DARBELER ve GERÇEKLER
DARBELER ve GEREKÇELER
Türkiye Cumhuriyeti, 29 Ekim 1923’ten günümüze kadar pek çok “İHTİLAL, DARBE, POST-MODERN DARBE, MUHTIRA, E-MUHTIRA, BİLDİRİ, KALKIŞMA” gördü, yaşadı.
1950 yılına kadar tek parti olduğu için iktidar olan CHP, 1946 yılında çok partili döneme geçildikten sonra iktidarı kaybetmiş, bundan sonra neredeyse her on yılda bir “DARBE – İHTİLAL” yapılmıştır.
Milletin vermediği hükümet görevinin, CHP’ye darbelerden sonra verildiği görülmektedir.
Bunların hepsini gerçekleştiren, darbecilerin ifadeleriyle “MİLLETİN SİNESİNDEN ÇIKMIŞ” Türk Silahlı Kuvvetleri’ydi.
Amaçları ise, kanunun kendilerine verdiği yetkiyle “DEVLETİ, CUMHURİYETİ, ANAYASAYI, ATATÜRK İLKE VE İNKILAPLARINI (DEVRİMLERİNİ) korumak, kollamaktı.
Bugün hâlâ 12 Eylül 1980 “DARBE ANAYASASI” yürüklükteyken, yani kendi kendilerine verdikleri yetki geçerliyken darbeden bahsetmemek mümkün mü?..
Bugüne kadar, yani 98 yılda 66 hükumet kurulmuştur.
1960 ile 2002 yılları arasında, 42 yılda 33 hükumet kurulmuş.
Son 20 yılı dikkate almazsak, neredeyse her yıl 1 hükümet kurulmuş sayılır.
İşte Bizim Cumhuriyetimiz ve Demokrasimiz…
*
DARBELERDEN CÜMLELER
27 MAYIS 1960 BİLDİRİSİ
Dikkat… Dikkat…
Muhterem vatandaşlar,
Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla…
…
Gayemiz Birleşmiş Milletler Anayasası’na ve insan hakları prensiplerine tamamıyla riayetti.
Büyük Atatürk’ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” prensibi bayrağımızdır.
Bütün ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sadığız. NATO’ya inanıyoruz ve bağlıyız. CENTO’ya bağlıyız.
(Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildiler.)
*
12 MART 1971 MUHTIRASI
“…mevcut anarşik durumu giderecek, yerine getirerek anayasanın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılap kanunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir hükûmetin demokratik kurallar içinde teşkili zaruri görülmektedir.
Bu husus süratle tahakkuk ettirilemediği takdirde, Türk Silahlı Kuvvetleri kanunların kendisine vermiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamak görevini, idareyi doğrudan doğruya üzerine almaya kararlıdır.
Bilgilerinize…”
(Süleyman Demirel Başbakanlığındaki hükumet istifa ettirilir.)
*
12 EYLÜL 1980 BİLDİRİSİ
“Atatürkçülük yerine irticai ve diğer sapık ideolojik fikirler üretilerek, sistemli bir şekilde ve haince, ilkokullardan üniversitelere kadar eğitim kuruluşları…”
…
Girişilen harekâtın amacı, ülke bütünlüğünü korumak, milli birlik ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek, devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmaktır.
…
Gece saat 03.00’te darbe ilan edildikten sonra, saat 05.30’da Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan’a, Kenan Evren’in imzasıyla birer tebliğ gönderildi.
Tebliğde:
“TSK yönetime el koymuştur. Hükümetiniz feshedilmiş, parlamento üyeliğiniz düşmüştür. Talimatı getiren subayın ikazlarına uyunuz” ifadeleri ile gidecekleri adresler belirtildi.
Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel için Hamzaköy/Gelibolu’da yasaklı ve sürgün günleri başlar.
Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş ise Uzunada /İzmir adresinde yasaklı ve sürgün günlerine tabi tutulurlar...
…
12 Eylül Darbesi ile sıkıyönetim ilan edildi.
TBMM feshedildi.
Sendikalar ve derneklerin faaliyetleri durduruldu.
1970’ten sonra değiştirilen 1961 Anayasası rafa kaldırıldı.
Türkiye üç yıl süresince askeri yönetimle idare edildi.
*
28 ŞUBAT 1997 (POST MODERN DARBE) MUHTIRA KARARLARI
Milli Güvenlik Kurulu’nda alınan kararlar sonrasında 54. Türkiye Cumhuriyeti Hükumeti istifa etmek zorunda bırakılır. (Başbakan Necmettin Erbakan’dır. Tansu Çiller, başbakan yardımcısıdır.)
"İRTİCAYLA MÜCADELE EYLEM PLANI" ile anılan bu süreçte verilen kararların ve yaptırımların uygulanıp uygulanmadığını denetlemek için Çevik Bir öncülüğünde “BATI ÇALIŞMA GRUBU” kurulmuştu. Ergenekon davası ile yargılamalar başlamıştı.
1.- Laiklik ilkesi büyük bir titizlik ve hassasiyetle korunmalı,
2- Genç nesillerin körpe dimağlarının öncelikle cumhuriyet, Atatürk, vatan ve millet sevgisi, Türk milletini çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma ülkü ve amacı doğrultusunda bilinçlendirilmesi ve çeşitli mihrakların etkisinden korunması…8 yıllık kesintisiz eğitim, tüm yurtta uygulamaya konulmalı.
3- Cumhuriyet rejimine ve Atatürk ilke ve inkılaplarına sadık, aydın din adamları yetiştirmekle yükümlü, milli eğitim kuruluşlarımız, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun özüne uygun ihtiyaç düzeyinde tutulmalıdır.
*
15 TEMMUZ 2016 DARBESİ
Türkiye Cumhuriyeti’nin değerli vatandaşları,
“… anayasa ve kanun ihlalleri devletin temel nitelikleri ve hayati kurumlarının varlığı açısından önemli bir tehdit haline gelmiş,..
GAFLET, DALALET VE HATTA HIYANET İÇERİSİNDE OLAN CUMHURBAŞKANI VE HÜKÛMET YETKİLİLERİ TARAFINDAN TEMEL HAK VE HÜRRİYETLER ZEDELENMİŞ…
Kuvvetler ayrılığına dayalı laik ve demokratik hukuk düzeni fiilen ortadan kaldırılmış...
Devletimiz, uluslararası ortamda hak ettiği itibarını yitirmiş…
Evrensel temel insan haklarının göz ardı edildiği, korkuya dayalı, otokrasi ile yönetilen bir ülke haline getirilmiş…
…
Bu ahval ve şerait altında yüce Atatürk’ün önderliğinde milletimizin olağanüstü fedakârlıklarla kurduğu ve bugünlere getirdiği cumhuriyetimizin koruyucusu olan Türk Silahlı Kuvvetleri, "YURTTA SULH, CİHANDA SULH" ilkesinden hareketle;
• Vatanın bölünmez bütünlüğünü, milletin ve devletin bekasını devam ettirmek,
• Cumhuriyetimizin kazanımlarının karşı karşıya kaldığı tehlikeleri bertaraf etmek,
• Hukuk devleti önündeki fiili engelleri ortadan kaldırmak,
• Temel evrensel insan haklarını, mezhep ve etnisite ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşlarımız için geçerli kılmak,
• Laik, demokratik, sosyal ve hukuk devleti ilkesi üzerine oturan anayasal düzeni yeniden tesis etmek,
• Uluslararası ortamda barış, istikrar ve huzurun temini için daha güçlü bir ilişki ve işbirliğini tesis etmek maksadıyla yönetime el koymuştur.
Devletin yönetimi teşkil edilen “YURTTA SULH KONSEYİ” tarafından deruhte edilecektir. Yurtta Sulh Konseyi, Birleşmiş Milletler, NATO ve diğer tüm uluslararası kuruluşlarla oluşturulmuş yükümlülükleri yerine getirecek her türlü tedbiri almıştır.
*
4 NİSAN 2021 EMEKLİ AMİRALLER BİLDİRİSİ
EMEKLİ 104 (103+1) AMİRALİN BİLDİRİSİ
"Yüce Türk Milletine,
Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır.
…
… Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesi’nin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.
Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan “kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar” ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur…
Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders;
Tsk’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.
BU GEREKÇELERLE; TSK VE DENİZ KUVVETLERİMİZİ bu değerlerin dışına çıkmış, ATATÜRK’ÜN ÇİZDİĞİ ÇAĞDAŞ ROTADAN UZAKLAŞMIŞ gösterme çabalarını KINIYOR VE TÜM VARLIĞIMIZLA KARŞI ÇIKIYORUZ…
AKSİ HALDE, TÜRKİYE CUMHURİYETİ, TARİHTE ÖRNEKLERİ OLAN, BUNALIMLI VE BEKASI İÇİN EN TEHLİKELİ OLAYLARI YAŞAMA RİSK VE TEHDİDİ İLE KARŞILAŞABİLECEKTİR.
“TÜRK MİLLETİNİN BAĞRINDAN ÇIKAN” şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan’ın koruyucusu deniz kuvvetleri komutanlığı personelinin ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİ DOĞRULTUSUNDA YETİŞTİRİLMESİ ELZEMDİR.
…
“TAMAMIYLA TEHDİTKÂR CÜMLELERDEN OLUŞAN, KENDİLERİNCE HÜKUMETE AYAR VERME AMACI GÜDEN BİR BİLDİRİ DEĞİL DE NEDİR?”
*
DARBELERİN ve DARBECİLERİN TEMEL GEREKÇELERİ
İKTİDAR, BASKICI (DİKTATÖR) POLİTİKALAR İZLEMEKTE.
İZLEDİĞİ EKONOMİK POLİTİKALAR ÜLKEYİ DARBOĞAZA SÜRÜKLEMEKTE.
ANAYASA İHLAL EDİLMEKTE, ÖZGÜRLÜKLER KISITLANMAKTA.
VATANIN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜNÜN, MİLLETİN VE DEVLETİN BEKASININ TEHLİKEDE OLDUĞU GÖRÜLMEKTE.
ÜLKE HIZLA KAMPLAŞMAYA DOĞRU GİTMEKTE.
ATATÜRK İLKE VE İNKILAPLARINDAN (DEVRİMLERİ), ÇAĞDAŞLIK VE LAİKLİKTEN UZAKLAŞILMAKTA.
İRTİCAİ FAALİYETLER ARTMAKTA.
…
Çatışmalar (öğrenci olayları; sağ – sol; Alevi – Sünni; laik – dindar; ilerici (çağdaş) – gerici (yobaz, bağnaz); Turancı, Türkçü, milliyetçi, cumhuriyetçi, faşist - Atatürkçü(!), halkçı, ulusçu, sosyal demokrat devrimci, sosyalist, komünist…
Temel sebep bu zihniyet farklılıklarından ve iktidar olma isteğinden kaynaklanmaktadır.
Çok genel bir ifadeyle “SAĞ – SOL” dünya görüşünün iktidar olma arzusudur.
Kendilerini “AYDIN – ÇAĞDAŞ - İLERİCİ” görüp, başkalarını “GERİCİ – YOBAZ –BAĞNAZ” görenlerin millet ve yönetim üzerindeki etkilerinin azalmasıdır.
Derinde yatan gerçek sebep, Türkiye’deki Masonların, Siyonistlerin, diğer azınlıkların ve grupların ellerindeki her türlü gücü (iktidar, ekonomik, siyasal, medya, basın, silahlı güçler…) kaybetme korkusudur.
Türk milleti kendi olmaya çalıştıkça, özüne döndükçe, kendini yönetmek istedikçe, tam bağımsız olma arzusu ve amacını gerçekleştirdikçe, teknolojisini geliştirdikçe, savunma sanayiinde başarılı oldukça, ekonomisini güçlendirdikçe, dışa bağımlılıktan kurtuldukça, Türk Birliği kurmayı düşündükçe, vatanına sahip çıktıkça…
Bu gibi melanetler, hıyanetler, engellemeler oluyor, belki de olmaya devam edecek.
Ümidim odur ki, özellikle kendi içimizden, bizden olan unsurların bir daha bu tür lüzumsuz ve mesnetsiz hallere girmemeleridir.
Hikmet Çiftçi
05 Nisan 2021
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.