- 184 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
ÜÇ FİDAN ANILDI
ÜÇ FİDAN ANILDI
Bu yıl da 68 kuşağı liderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan Ve Hüseyin İnan Türkiye’nin çeşitli şehirlerde anma etkinlikleri düzenlendi. Bu anma etkinliklerden biri de Mersin 68’ler Barış Ormanı’nda yapıldı.
Mersinde yapılan etkinlikten önce hepimizin kafasında temel sorunlardan biri, Neden Her 10 yılda bir Türkiye’de askeri darbeler, neden ve nasıl yapılıyor? Bu köşe yazımda bu soruya yanıt arayacağız.
Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Türkiye’de demokratik haklar tepeden verildiği için, tepeden alınması kolay oluyor. Gelişmiş ülkelerde ise durum bunun tam tersidir. Demokratik hak ve özgürlükler tepeden değil halkların mücadelesi ile bedel ödenerek kazanılan haklardır. Bu haklar kurum kuruluşlarla güvence altına alınmış. Bu nedenlerden darbelerle i tepeden alınması zor oluyor diye düşünüyorum.
Türkiye tarihinde her 10 yılda bir kara bir leke olarak yer alan kanlı darbeler, emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirilen ilk darbe Osmanlı İmparantorluğundan başlayarak, cumhuriyet döneminde de devam ediyor. 27 Mayıs 1960 Darbesi, ikincisi, 12 Mart 1971 darbesi ardından yapılan12 Eylül 1980 askeri darbesi üçüncü açık müdahalesi olarak tarihteki yerini aldı. Bazen de 28 Şubat’ta olduğu gibi "postmodern" olarak adlandırıldı.
On yılda bir yapılan darbelerin amacı, demokrasi ve insan haklarını ortadan kaldırmayı hedefleniyordu. Darbeler dikkatle incelediğinde, bazı kesimleri sindirme ve yok etme projesi olarak devletin içinde illegal organizasyonlar tarafından gerçekleştirildiği sonradan ayan bayan görüldü. Amaçlarına ulaşmak için, darbeler öncesi, Provakatif eylemler ve faili meçhul cinayetlerle darbelere zemin hazırlandı. Sonuç itibariyle siyasi kurumlar buna çanak tuttu. Siyaset kurumunda siyaset yapan erkler, olabilecekleri ya tahmin etmediler ya da kendi siyasi menfaatleri gereği müdahale etmediler. Sonuç olarak askeri kanlı darbeleri topluma yaşattılar. Kara leke olarak tarihe geçirdiler.
12 Mart 197 1971 yılında yapılan darbenin ağır bedelleri oldu. Gezmiş, İnan ve Aslan’ın idam cezalarının infazı, Türkiye’nin idam tarihinde de önemli bir yer tutuyor.
O dönem 25 yaşında olan Gezmiş ve Aslan ile 23 yaşındaki İnan, 6 Mayıs 1972 tarihinde sabaha karşı idam edildi.
Deniz gezmiş idam öncesi şöyle açıklamalarda bulunmuştu;
– Burada ölen yalnızca bedenimdir ki zaten ölümlüydü, ölecekti ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz, düşüncem yaşayacak
– İddianamede geçen ve bana atfedilen bir cümleyi kabul etmiyorum. Ben silahımı halka ve orduya karşı kullanmadım, ancak vatan hainlerine karşı kullanmak maksadıyla taşıdım ve ‘halka ve orduya karşı kullanırım’ şeklinde beyanda bulunmadım.
– Öteden beri arz etmiş olduğum gibi, bu ülkede anayasayı en fazla savunanlar bizleriz. Anayasayı ihlal edenlerse ortadadır. Anayasanın uygulanmasını isteyen gene bizleriz.
– Anayasayı uygulamayan yavuz kimselerse hâlâ ortadadır ve yine o kişiler bizim kellemizi istemektedirler. İddia makamı bizim vermekte olduğumuz bağımsızlık savaşına karşıdır, Türkiye Cumhuriyeti anayasasının hukukuna karşı, reformlara karşıdır.
– Vatan, onu parsel parsel satanların değil; uğrunda darağacına gidenlerin vatanıdır.
– Biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmen Türkiye’nin bağımsızlığını temin edemedik. Bugüne kadar da bu özlem içinde kaldık.
68 kuşağının simge ismi Deniz’in darağacındaki son sözleri ise şöyle oldu:
“Yaşasın, Türk Halkının bağımsızlığı!
Yaşasın, Marksizmin ve Leninizmin Yüce İdeolojisi!
Yaşasın, Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi, kahrolsun emperyalizm!”
Deniz’in asılmasından sonra sıra kendisine gelen Yusuf Aslan da son sözlerini şöyle haykırdı:
“Ben, halkımızın bağımsızlığı için bir defa ve şerefle ölüyorum.
Fakat, bizi asan sizler, şerefsizliğinizle hergün öleceksiniz!
Biz halkımızın hizmetindeyiz.
Sizler Amerikanın hizmetindesiniz.
Yaşasın Devrimciler!
Kahrolsun Faşizm!”
Deniz ve Yusuf’tan sonra gecenin 3’ünde son sözlerini o söyledi:
“Ben, hiçbir şahsi çıkar gözetmeden, halkın mutluluğu için savaştım.
Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım, bundan sonra da bu bayrağı Türkiye halkına emanet ediyorum…
Yaşasın işçiler ve köylüler!
Kahrolsun Faşizm!” şeklindeydi.
Tekrar Mersin’de yapılan üç fidanı anma etkinliğine dönersek; Mersin 68’ler derneği, Mersin’de yaşayan yurttaşlar, siyasi parti temsilcileri, gençlik örgütleri, sendikalar ve demokratik kitle örgütleri, Mersin belediye temsilcileri, ve mersin milletvekillerinden DEM Parti milletvekilli Ali Bozan katıldı.
Saygı duruşunun ardından anıta çelenk bırakıldı. Daha sonra grup adına konuşan Mersin 68’liler Derneği Başkanı Hasan Kapıkıran, Denizlerin idamının üzerinden 52 yıl geçmesine rağmen ülkede hala aynı sorunların yaşandığını belirtti.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının son
sözlerini hatırlatan Kapıkıran, “Bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesi bugün Türküyle, Kürdüyle ülke gençliğinin ve ezilen halk kesimlerinin gelecek mücadelesidir. Tüm Türkiye gençliğini ve ezilen halk kesimlerini geleceği kazanmak için Denizlerin devrettiği mücadeleyi güçlendirmeye, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm için örgütlenmeye ve mücadeleye çağırıyoruz” dedi.
Konuşmanın ardından şair Nevzat Çelik ve Sözyüzü Edebiyat dergisinden şairler Türkçe, Kürtçe, Lazca ve Arapça şiirler okudu.
Anma etkinliği okunan şiirler ve söylenen şarkılarla son buldu.
Son olarak, 6 Mayıs 1972 yılında idam edilen ÜÇ FİDAN’ı saygıyla anıyorum. Atfen yazılan şiirimi sunuyorum..
ÜÇ FİDAN
Onlar üç fidandı
Her biri asi
Her biri birer isyandı
Bağımsızlık
Kardeşlik diyorlardı
Bir de haykırıyorlardı
Değişmeli artık
Değişmeli bu düzen
’’Ne ezen olmalı ne ezilen’’
Kurulmalı yeniden
İnsanca yaşanacak
Dünyaya gururla bakılacak
Yepyeni bir düzen
**
Deniz dedikleri
Su gibi aziz
Umutları derya denizdi
İnan direncin adıydı
Eğilmedi hiçbir zaman
Aslan olanı
Zulme meydan okuyan
Asi yüreği vardı
Hem de kocaman
Ömrüne doymayan
Üç can
Dillere destan üç fidan
***
Onlar ki her biri
Birer cihan
Her biri birer destandı
Onlar gençlik sevdam
Onurlu kavgamdı
Şiş göbekli efendiler
Çıkardılar katlerine ferman
Ve gecenin şafağında
Kuruldu üç darağacı
Üç halkalı urgan
Üç kanayan yaram
Bilmem bu nasıl devran
Bu nasıl amansız ferman
****
Bir şafak vakti
Ayaklarda pranga
Elleri kelepçeli
Boyunlarda halkalı ipleri
Ölüme meydan okur gibi
Haykırdılar birer birer
Son nefeslerinde
’’Yaşasın halkların kardeşliği
Yaşasın bağımsız Türkiye’’
Ve devrildiler tabureleri
Devirdiler birer birer
Ölüme böyle gitti yiğitler
Muzaffer KALABA