- 296 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
Yıldızlı bulutlar
Ne oldu ki uçtu ruhu? Gerçek hissetti. Hissedemediği o ’yaşamak’ duygusunu gördüğü an çocuksu bir heyecan ve aceleyle onu çekiştirip durdu. Hayatta kalmak yerine yaşamak tarif edilmesi zor farklılıklarla onun hayatına renklerden fazlasını katarken zarif bir dalga gibi akan zamanın içinden geçip gittiğini ve giderken de bazı şeyleri götürdüğünü hissetti.
"Yok..artık..be.."
Hiç içinde yıldız olan bulutlar gördünüz mü? Ben bu gün gördüm. Kıytırık bir ’kaliteli içkiyle’ elde edemeyeceğiniz kadar sarhoş edici ve dakikalar içinde ölecek bir hastaya umut verecek kadar güzeldi.
İşin en büyük sırrı neydi, biliyor musunuz? Her bulut farklı bir tat verirdi. Bulutunuz ne kadar büyükse o kadar lezzetli ve özeldi...
...
’Bu gün yiyebiliceğim en masum ve büyük haltları zevkle yedim ve üstüne bir de devamını getirdim. Dünyayı hiçbir şekilde umursamazken saniyeler ve dakikalar benim için peri masallarında geçen sihirli ormanların büyülü kokuları kadar saydam ve güzeldi.’
’O, bu gün özgürlüğü tattı. Bazı mazi düşünceleri bir daha mantıklı gelemeyecek...’
Yönlendirdiği en büyük eserlerden biri de bu simli, göz alıcı sadelikte ve çekicilikteki gündü. O, tam olarak tüm bir günü zevkle yönetmişti ve güneşin batmasına rağmen henüz yüzündeki sırıtış solmamıştı.
O bitti demeden bitmeyecekti. Neden mi?
Çünkü inanılmaz bir sevgiyle ve inanılmaz zevkli bir istekle zarifçe kumların üzerinde dans eden bir balerin gibi ya da buzun üzerinde ağır çekimde süzülen bir sanatçı gibi görünmez bir koroyu zarafet ve kararlılıkla yönetiyordu. Bu işi o kadar çok seviyordu ki ışığa ihtiyacı yoktu.
Çünkü kalbi her attığında ay ışığı kadar zarif, deniz kadar gizemli ve güneş kadar sıcak bir şekilde parlıyordu. Sadece kan değil, etrafa büyülü bir duygu da pompalıyordu.
Ne güzeldir ki gözleri kapalı güvendiği bu koro, görünemeseler bile çok samimi ve şefkat doluydu...
"Hayatta bazen çamura bulanmak gerekir. Bazen biraz toz yutmak belki biraz da yıkılmak gerekir. Fakat bu, takılı kalmamanız gereken süslerdir. Asıl olay, çamurunuzu atmak için girdiğiniz banyonun verdiği sıcaklık, içtiğiniz suyun boğazınızdan bir iksirmiş gibi süzülüşü ve ya tekrar kalktığınızda yıldız yakalamış bulutların danslarını görmektir.."
Ne kadar da güzel bir söz.. sahi, bazı şeyler o kadar güzel ki verilen bedelleri unutturuyor ve sanırım nutkumuz dilimizle senkronize bir şekilde tutuluyor...