Faziletli olmak, keskin bir kılıca oturmak kadar güçtür.-- bhartrıharı
Hayrullah
Hayrullah
@hayrullah1

Çocuklarla Sohbet Edin

13 Mayıs 2024 Pazartesi
Yorum

Çocuklarla Sohbet Edin

1

Yorum

5

Beğeni

0,0

Puan

198

Okunma

Çocuklarla Sohbet Edin

Çocuklarla Sohbet Edin



ÇOCUKLARLA
SOHBET EDİN

Akatlar’da yürüyordum; kadın beni tanıdı ve selamlaştıktan sonra, sorusunu sordu;

--“Oğlum dersleri tamamen bıraktı; ne söylesem hiç fayda etmiyor. Ya arkadaşlarıyla buluşuyor, ya telefonda mesajlaşıyor ya da bilgisayarın başında oyun oynuyor. Ne yapacağımı şaşırdım, Hocam ne yapalım?”

--“Sohbet ediyor musunuz?”

--“Valla, konuşuyorum, ama hiçbir faydası yok.”

--“Kaç yaşında?”

--“On yedi yaşında.”

--“Mesela ne diyorsunuz?”

--“Sınavların yaklaştığını söylüyorum; derslerine çalışması gerektiğini söylüyorum; böyle giderse sınıfta kalacağını, arkadaşlarından geri kalacağını, ilerde çok pişman olacağını,ama o zamanda duyulan pişmanlığın işe yaramayacağını anlatıyorum.”

--“Siz konuşup, nasihat ediyorsunuz.”

--“Evet.”

--“Ama, onunla sohbet etmiyorsunuz.”

--“Valla bilmem; biz bildiğimiz kadarıyla elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz, konuşuyoruz, anlatıyoruz.”

--“Doğru, bildiğiniz kadarıyla elinizden gelenin en iyisini yapıyorsunuz. Ama konuşmak, nasihat etmek, sohbet etmek değildir. Siz sohbet etmesini bilmiyorsunuz.”

Kadın haklı olarak “neden bahsediyorsunuz,” diyen bir yüz ifadesiyle bana baktı.

İçim burkuldu. Anne acı çekiyordu ve çocuğuna yardım etmek istiyordu, ama kendini çaresiz hissediyordu.



Öğrencileri ve anababaları birlikte çağırdım.

Danışmalığını yaptığım okulun küçük tiyatro salonunda buluştuk, öğrencilerle birlikte anababalar da oturdu.

Ufacık sahneye çıktım, bir sandalye attım oturdum, yanı başıma bir boş sandalye koydum.

--“Buradaki öğrencilerden kim benimle sohbet etmek istiyor?” diye sordum.

Kalkan ellerden birini gelişigüzel seçtim...

Selim adıyla anacağım bir öğrenci yanımdaki sandalyeye geldi oturdu.

--“Adın ne?”

--“Selim.”

--“Kaç yaşındasın?”

--“On iki.”

--“Bugün ayın kaçı?”

--"24 Aralık 2008.”
(Gerçek tarihtir; bu uygulamayı o gün yaptım.)

--“Selim, gözünü kapa, beni iyi dinle. Gözünü açtığın zaman aradan yirmi yıl geçmiş olacak. 24 Aralık 2028 tarihinde gözünü açmış olacaksın. Tamam mı?”

Anladığını belirtmek için başını salladı.

--“Lütfen gözünü aç.”

Selim, gözünü açtı.

--“Bugünün tarihini söyler misin?”

--“24 Aralık 2028.”

--“Kaç yaşındasın?”

--“Otuz iki.”

--“Ne iş yapıyorsun?”

--“İç mimarlık.”

Göz ucuyla anneye babaya bakıyorum; yüzlerinde hayret belirten hafif bir tebessümü var.

Belli ki, onlar da Selim’in söylediklerini benimle birlikte ilk defa duyuyorlar.

--“Nerede çalışıyorsun?”

--“New York, Manhattan’da.”

Anne, babanın yüzünde saklayamadıkları büyük bir şaşkınlık ifadesi.

--“Evli misin?”

--“Hayır.”

--“Arkadaşlarından evlenenler oldu mu?”

--“Kızların hepsi evlendi.”

Gülüşmeler..

--“Çalıştığın yere beni götürür müsün?”

--“Ofisim, Manhattan’da 86 katlı bir binanın 42. Katında.”

Gülüşmeler devam ederken hayalen o binaya yürüdük, asansöre bindik, 42. Katta indik.

--“Burası ‘home office,’” dedi.

İçeri girdikten sonra açıkladı:

--“Dubleks daire: aşağıda salon ve mutfak var. Yukarda yatak odası ve ofis odam.”

--“Selim, salonda neler var?”

--“Salonda masa var, koltuklar var, sandalyeler var; komodin var, sehpalar var.”

--“Duvarlarda ne var?”

--“Resimler var, fotoğraflar. Ailemin fotoğrafı da var.”

--“Ailenin fotoğrafına bakınca neler görüyorsun? Beraber bakabilir miyiz?”

--“Annem ar, babam var. Ailece çektirdiğimiz bir fotoğraf. Abim var, ablam var, ben varım.”

--“En küçük sen misin?”

--“Evet.”

--“Selim, bu fotğrafa baktığında, içinde ‘keşke!” duygusu beliriyor mu? İçindeki herhangi bir ‘keşke’nin sesini duyuyor musun?”

Hiç beklemeden;

--“Evet,” dedi.

--“Haydi, anlat bize,” dedim.

--“Ben, babamla birlikte futbol maçına gitmeyi çok istedim. Bir de hafta sonları onunla top oynamak, kırlara gitmek istedim. Güreşmek istedim. Ama babam çok yoğundu; çalışmak zorundaydı, olmadı, zaman bulamadı. Ne yapalım, böyle oldu.”

Baba’ya baktım; gözlerinin yaşını tutmaya çalışıyor, ağlamamak için dudaklarını ısırıyordu.

Selim’e teşekkür ettim. Ve sordum:

--“Selim, bu konuşmamızda, sana büyüklük tasladığımı, sana nasihat etmeye çalıştığımı hissettin mi?”

--“Hayır!”

--“Olanla ilgili olarak mı konuştuk, olması gereken üzerine mi?”

--“Olanla ilgili olarak konuştuk.”

--“Selim, seninle yeniden böyle sohbet etmek istesem, benimle konuşmak ister misin? Konuşmamızdan zevk aldın mı?”

--“Yeniden konuşmak isterim; sohbetimizden zevk aldım.”



📚📚📚🧿📚📚📚



Sohbet özel türden bir konuşma, kendine özgü özellikleri olan bir söyleşidir.

Sohbet içinde olan iki insan o an için güç, onur ve değer yönünden eşittir ve olanı paylaşırlar; olması gereken üzerinde konuşmazlar.

Korku kültürünün olduğu yerde sohbete izin verilmez.

Türkiye’nin aydınlık geleceğinde anababaların çocuklarıyla sohbet içinde olmasını diliyorum.


Doğan Cüceloğlu*



📚📚📚🧿📚📚📚
Not: Yazı alıntıdır

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Çocuklarla sohbet edin Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Çocuklarla sohbet edin yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Çocuklarla Sohbet Edin yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
deniz_tayanç1
deniz_tayanç1, @deniz-tayanc1
13.5.2024 12:53:28
10 puan verdi
Hocam güzel ve etkili bir yöntem.
Maksat hâsıl oldu.
Kimse kurılmadı.

Çocuktan şikayet etme, bütüncül düşün.
Çok teşekkürler Hocam.
Çok saygımla Üstadım.



© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.