- 172 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Anne ve Annecik
Anne ve annecik
Bugün 12 Mayıs, “Anneler Günü”.
Herkes, yani annesi yanında olanlar, annesinin etrafını çiçeklerle süsler, anne sevinsin ve kendini özel hissetsin diye hep birlikte kahvaltılar edilir.
Evet, anne sevgisi, anneye saygı elbette bir güne indirgenmez ve “Her gün anneler günüdür” deriz ve birçok yerde böyle yazılar okuruz.
Bugün yine, bir “Anneler Günü” ve birçoğumuz çiçeklerle gittik annelerimizin kapısına, dünya böyle kabul etmiş diye oyunu bozmak istemeyiz. Zaten güzel bir oyun, güzel bir gelenek bozulmasın da. Kimi zaman İslamî camiadan bazı insanlar, Avrupa geleneği diye tamamen sırtını dönüyor buna. Belki haklılar belki haksızlar, biz işin orasıyla ilgilenmiyorum bu kez.
Benim ilgilendiğim mesele, aslında bir anne tarafından değil, tamamen anne olamayacakların, anneliği asla tadamayacakların veçhesinden bakmak.
Bir kez de anne olamamış, anne olup da evladını yitirmiş birilerinin penceresinden bakmak.
Bu sefer bari böyle hüzün edebiyatı yapmayalım demek isterdim. Ancak bazı gerçekler biz ne kadar gözlerimizi kapatsak da değişmiyor.
Bazı kadınlar anne olamıyor. Ya sağlık sebebiyle ya da başka sebeplerle Allah onlara çocuk vermiyor. Oysa annelik bir kadının fıtratının ayrılmaz bir parçasıdır.
Her kadın biraz da anne olmak için yaşar. Fakat pek azı gerçekten anneliğe gerçek manada namzettir. Birçok anne çocuğunun kıymetini bilmez, çocuk olgusunu kavramaz ve onu sadece bir oyalanma vesilesi kılar kendine. Çünkü çocuk olmasaydı belki eşiyle geçimi hiç olmayacaktı, çünkü paylaşacak bir şeyleri olmayacaktı. Baz anneler, anne olmak için anne olurlar. Bazıları ise dünyanın bir çocukla, bir insanla değişeceğine inandıkları için.
Anneliği dünyanın en önemli işi olarak görmek yerine, sadece iş olsun diye doğuran annelerin aslında hem kendilerine hem de çocuklarına ne kadar büyük bir kötülük yaptıklarının farkına varmaları acaba ne kadar muhtemel?
Her halükârda doğuruyor kadınlar, anne oluyor herkes. Ama çok azı “Anne” oluyor.
Allah bazı kadınlara anneliği tattırmıyor, bu onlara kötülük olsun diye mi? Elbette ki hayır. Allah yarattığı kullarının fıtratlarını en iyi bilendir. Bu sebeple, bazı anne adayları kadınlara anneliği cismen vermek yerine, onlara başka bir annelik şefkatlerini yansıtabilecekleri mecralar nasip ediyor.
Gerçekten bir bebeği baheşttiği kadınlar ise, anneliği çok farklı bir şekilde yaşayıp ete kemiğe büründürmeleri gerekiyor. Çoğu anne sınıfta kalsa da, anneliğin hikmeti ve rahmaniyetin bir tezâhürü olan bazı anneler ise dünyadaki cennet oluyorlar.
Evet, bazı kadınlar bir insan evladının cismen annesi olamıyorlar bu dünyada belki. Fakat Cenâb-ı Allah, onlara anneliği farklı bir şekilde yaşatıyor, şefkat ve Rahmân isminin tecellisini onların kalplerine yansıtıyor.
Dolayısıyla anne olup evladının kıymetini bilmemekten ve anne şefkatini yansıtamamaktansa, belki başka insanlara bir anne kucağı mesabesinde belki bir dostluk belki bir yol arkadaşlığı bağı kurmak daha evlâ değil midir?
Yazımı bitirirken annemin bir sözüyle bitirmek istiyorum, annem hep derdi ki, “Kızım, bir anne var bir de annecik var.”
Anneler çok bu dünyada, fakat gerçek manada anneliği içselleştirmiş annecik çok az.
Annecik olmak için de illa bir çocuk doğurmaya da gerek yok. Nice analar var, evlatlarının gözlerinden zerre bir şey anlamaz, nice kadınlar var annecik gibi bir dostun gözünden bir insanın gözünden derdi kederi anlar...
Anne var, annecik var...
Zeynep Zuhal Kılınç
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.