- 221 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
HİÇ ÖLMEYECEĞİZ BİZ
HİÇ ÖLMEYECEĞİZ BİZ
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyoruz bu dünyada. Hiç bir zaman ölmeyi düşünmüyoruz, aklımızdan bile geçirmiyoruz. Ebedi yaşayacakmış gibi hareket ediyoruz. Hep dünya için yaşıyor, dünya için çalışıyor, dünya için ebedi yaşayacakmış gibi mal mülk biriktiriyoruz.
Bu dünyadan başka dünya yokmuş gibi davranıyoruz. Demirdenmişiz, hiç hastalanmayacakmışız, hep sağlıklı olarak kalacakmışız gibi yaşıyoruz. Argo tabirle dünyaya kazık çakacakmışız gibi yaşamımızı sürdürmekte ısrarcıyız. Ahiret yokmuş, gibi, hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşıyoruz. Bize göre hep başkaları ölecek.
Sabah oluyor, akşam olsun diye uğraşıyoruz. Akşam oluyor ,sabah olsun diye bekliyoruz. Günler geçiyor, öbür güne endeksleniyoruz. Haftalar geçiyor, öbür haftaları kolluyoruz. Haftalar haftaları kolluyor, ayları bekliyoruz. Hep memur ve işçi olarak ay başılarını hayal ediyoruz. Aybaşıları geliyor, değişen bir şey olmuyor. Öbür aybaşlarını gözlüyoruz. Dahası ayın sonunu elimize geçen paralarla geçirmeye çalışıyoruz. Esnafsak çeklerle ömrümüz geçiyor, birini ödüyor, öbürüne koşturuyoruz. Hiç bitmiyor bu kavga.
Bir kaosa sürüklenmiş gibi yaşıyoruz. Yaşadıkça kargaşa daha derinleşiyor. Bir bakmışız ki yaşlanmışız. Çocuklar büyümüş, kiminin evlilik zamanı gelmiş, kiminin üniversite sınavı. Oysa daha dün biz üniversite sınavına girmiştik. Oysa biz daha dün gibi yeni evlenmiştik. Çocuklarımız olmuştu, onları büyütmüştük. Okula yazdırmış, okulları bitirmesini beklemiştik. Hatta ondan da öncesi akşam olup eve gelmelerini gözlemiştik. Biraz gecikince korkuya kapılmış, onları bin bir telaş ve korku içinde aramaya başlamıştık.
Onlarla sevinmiş, onlarla üzülmüştük. Onların masraflarına yetişmeye çalışmıştık. Kredi kartlarını ve faturaları ödemeye çalışmıştık. Süt paraları, pazar paraları, kent kartlar bizi kovalıyordu.
Hasılı bir hayat böyle sona geldi. Sona geldi ama biz hala farkında değiliz. Farkındayız diyoruz ama umursamıyoruz. Nüfus kağıdımız olmasa kendimizi 18’inde sanacağız. 18’den büyük çocuklarımızın olması bile durumu değiştirmiyor.
Biz Peygamber Efendimiz (as) ın "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışın" emrine canla başla uyduk, hala da uymaktayız. "Yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışın" emrine ise uyduğumuz şüpheli. Bu gidişle uyacağımız da pek kesin değil. Çünkü hayatı seviyoruz, hayatı seviyoruz ama ölümü sevmiyoruz. Bu hayat geçici de olsa biz ona ebediymiş gibi dört elle sarılmışız.
İşte bu sonsuz yaşama fikri aslında bizim ruhumuza yazılmış ezel aleminde. Ama biz onu yanlış yerde aramaktayız. Ölümün bir son olduğunu sanıyor, üzerimize alınmıyoruz. Çünkü biz fani değiliz, başkaları fani. Oysa bu dünyaya gelen her şey ve herkes fani.
Bir gün bakacağız ki hayatla ölüm arasına gelmişiz. Ama hala dünyada yapacağımız işler kalmış. Oysa bitireceğiz sanmıştık biz bütün işlerimizi. Ama olmadı, olmayacak her istediğimiz. Bizim istediğimiz şey de pek normal değil. İmkansız iş. Biz Sultan Süleyman gibi bin yıllık ömür istiyoruz. Hayat çok kısa. Günler de pek çabuk geçiyor yazık.
Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 21.6.2014
YORUMLAR
Ölüm aslında Allah cc.'nın adaletinin en büyük tecellilerinden birisi. Zenginde ölecek fakir de, haksızlık yapanda ölecek haksızlığa uğrayanda ve tabi hesap kitap çok da çetin olacak Mahkeme-i Kübra'da. Savcı da Allah cc. Hakim de Allah cc. Şahit de Allah.cc... Yahudiler sadece dünya için yaşarlar, çok severle hayatı ölümü de hiç düşünmezler oysa ki ''dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir,'' der Kur'an... O hiç beklemediğimiz kıyamet gün gelecek kopacak ve ahiret bizi bekliyor unutmayalım ki... O zaman Hakkın rızasına uygun yaşamaya çalışmak en akıllıca yapılacak iştir... Kutlarım...