- 239 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
SEV DELİSİ KADIN
SEV DELİSİ KADIN
(Anı)
Bakırköy Kız Meslek Lisesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi bölümü ikinci sınıfta okuyorum o zamanlar..
Birinci sınıf seçmeli bütün bölümleri gördüğümüz sene sonunda da ilgi alanına başarılı olduğun branşa ders notlarına ve branş öğretmenlerinin kanaat notuna göre bölüm seçiliyordu.
Biçki dikiş işlerinden hiç anlamam.Zar zor bir etek bir gömlek dikmişim o kadar.Model çıkartma işleri tamamdı da iş dikiş kısmına geçince bir iğneyle ince ince teğellemek sonrasında kusursuz bir şekilde o eteği, elbisenin parçalarını kusursuz birleştirip dikip bitirmek sabır işi..
Seven için güzel de sevmiyorsa zor ve sıkıcı geliyor insana...
Hiç unutmam o zamanlar okuldan etek dikmek için düz renk kumaş istemişlerdi..
Okul masrafları var üç kız okutuyor annemgil meslek lisesi olunca masraf daha dolayısıyla daha fazla artıyor. Annem dışarıdan almaya hiç yetitemeyince evdeki çeyiz sandığını karıştırmış düz renk sadece bir beyaz kumaş bulmuştu bende ilk acemiliği beyaz renk bir etek ile başlamıştım..
Etek mi beni dikti ben mi eteği bilemem..😀
Elim iğneden kanar beyaz kumaşa istemrsemde iz bırakır sonra beyaz iplik hemen kirlenir tegelleresin dikişte belli olur..
Beyaz kreme döner di😀
Yani bayağı bir azapti benim için..
Tabi dikiş ogretmenim için de ..
"Bula bula beyaz renk mi buldun?" derken utanirdim başkayoktu demeye..
Güzel şeyler öğrenmiştim.Artik kalıp da çıkarabiliyordum .. Ama dedim ya sevemedim bir türlü "zor geldi bana."
Ev ekonomisi zevkliydi ama yeni yemekler öğrenmek..Yemek terbiyeleri sofra düzeni merakla o dersi beklerdim.Severdim yani..
Resim bölümünü sevemedim bir türlü çizim yetenek istiyor nede olsa..O da bende yok "Cin Ali’den hallice..
Bir de Bakırköy de okuduğumdan Ermeni kız öğrenciler de vardı..
Kültür ve din farklılıklarına rağmen onlarla olan güzel dostlugumuz vardı. Çoğunun yeşil olan gözleri sarı saçları hep aklımda kalmıştır..Ne de olsa biz genelde esmeriz ve kahverengi siyah gözlüyüz..(İstisnalar kaideyi bozmaz tabi)
Mesala onlar domuz etinden bahsedince biz "iyyyy "derdik..İnadına da bazen domuz etli hafta sonu menulerini anlatırlardı.😉
Formalarının içide koynunda sakladığı haçları bize hep ilginç gelirdi..Hatta bakırköy meydanda kiliselerine gidip dilek tutup mum yakmislığımızda Meryem Ana resimleri ile kürsüdeki binlik tesbihi koca haçı görmek için gitmisliğimizde vardır meraktan..😀
Gençlik işte .
Bide parası olanlar okul sonu İskender yemeğe giderdi oradaki meşhur iskenderciden..
Biz gariban çocuğu tokuz biz derdik hep😀
Ertesi gün bir gazoz içmek için bir saat yol parası yerinede yürüdük öyle işte..
Farklılıklar arasında güzel dostluklar güzel anılar kaldı bize..
Bir de kız meslek lisesi çıkışına kız tavlamak için soteye yatan averaller vardı neyse iralsra hiç girmeyeyim çıkamam ..🤭
Bilmem bunlar nereden aklıma geldi şimdi bilemem..
Kalem işte yazıyor sızıyor bir yerlerden oysa ben direk staj kısmına girecektim..
Ama bunlarında yazılması anımsanması gerekiyormuş demek ki..
Evet neredeydik..
Sonunda okuyacağım bransı seçmiştim..
Giyim hocasi ile hatta kapışmışlardı benim için "yaratıcılik yönü çok iyi diye"
Çocuklarla aram hep iyi odugundan onları çok sevdiğimden.Cocuk gelişimi ve eğitimi bölümünü seçmiş/geçmiştim en nihayetinde.
Okulum üç günü ders iki günü staj zamanıydı.
"Yardımcı anaokulu öğretmeni" olarak staj görecektik..
Bazılarımızda "Bakırköy Akıl ve Sinir hastalıkları" hastanesinin içinde bulunan genelde orada çalışan doktor ve hemşirelerin çocuklarının olduğu anaokuluna staj hakkı tanınmıştı.
Neyse öğretmenimiz sınıfca staj yerini görelim diye onunla birlikte yürüyerek onbeş yirmi dakika olan hastanenin önüne geldik..
Kızlar hepimiz korkuyor, birbirimizi korkutuyoruz
Ya bizi keser bıcaklarlarsa😀
Ya saldırırlarsa diye..
Ne de olsa deliler dolu.
Hababam sınıfı gibi firar etmeyi düşünmedik değil ama yemedi disipline gidip okuldan tasdikname elde gönderilmek de var yani..
Kapıdan öğrenci de olsak polis araması eşliğinde içeri girdik..
Böö deyip birbirini korkutup arkadan sarılmalar çığlıklar eşliğinde gülüşmeler ve tedirginlik ikisi bir arada duygular ile
"Akıl hastanesindeyiz ve o zamanın gencligiyle hepsi zır deli diye düşünüyoruz..
Pek haksız da değiiliz aslında.Tam içeri girdik delinin biri almış tencere kapağını eline direksiyon yapmış" dadi dadi dütt dütt kenara çekilin " diye aklınca korna çalmasın mı?
Hepimizde bir çığlık yol veriyoruz tabi ne de olsa acemi şoför ezer gezer bizi istersen yol verme..🤭
Hadi biz akıllı delilerde peşinden gitsek mi şoförün diyen de var Kemal Sunal misali o başka ..."Espri mi gerçek mi o an anlamak mümkün değil bilemiyoruz o duygu karmaşasıyla...
Biraz ileri de yol kesip ondan bundan sigara var mı diyen ler ..?🚬
Çimenlere uzanıp ağacın dallarındaki kuşa bakıp kendini karga ile dost edinip "gak gak" diyenler.🦅
Bir taraftan gülüyor birt taraftan tedirgin halde iç kapıdan da sonunda içeri girdik..
Öğretmen öğlen yemeğini burada yiyecez dedi..
Yemekhane misafirleyiz.
Hepimiz birbirimize sarılıp kol kola koloni halinde "adım adım yavaşça "öyle ilerliyoruz..
Öğretmenlerinde biraz aklında zoru olmalı.Staj yapacak başka yer kalmadı sanırım.😲
Sanırım bizi delirtmek istiyorlar heralde derken...
"Beni sevin beni sevin "diye orta yaşlarda pek de normal görünüşü olmayan bir kadın yanımda bitti.
Elimi tuttu..🤐
Nabız bende en yüksek ne ise ben de rekor sayıda...
Korkudan öleceğim..
Götürdü ellerini yüzüne "beni sev beni sev" diye yüzüne "
"Sevdirtiyor zorla"
Ben tabi çekemiyorum..Ölü taklidi misali üstelik gülümsemeye çalışıyorum.
Kolaysa çek ellerini yüzünden...😱🙅
Deli bu..🧟
Bende seviverdim ne güzel gözlerin var dedim.
Öyle deyince gülümsedi.
Gitti yanımdan..
Bende derin bir nefes aldım tabi..
Sonra bana tebellaş olan kadını görüp kaçan bir arkadasimın peşine gitti..
"Beni sev beni sev" diye..
Arkadaşım korkudan ödü patlayıcak onu da alacaklar acil servise neredeyse zaten çok da narin biri kaçmaya başladı.O’ da onun peşinden başladı koşmaya,hasta bakıcı doktorlar da hastanın peşinde..
Kızı yakaladı sımsıkı sarıldı bir güzel kızı bırakmıyor. Dilinde hep aynı nakarat "beni sev beni sev beni sev"
Doktorlar zor ayırdı ondan kızı..
Biz de iştah mı kalır kimse tedirginlikten yemek yiyemedi yemekhane de.. Okul çıkışı akşam altıya kadar hepimiz mecburen çubuk krakere talim ettik.
Orada dolaşan görevli doktor bunların zararsız olduğunu zararlı hastaların bölümlerinin farklı bir katta tedavi gördüğünü soylese de bize gördüklerimiz korkmamıza yetmişti..
Sonrasi hastane içinden çıkıp aynı bahçenin daha ilerisinde ayrı bir yerde bulunan staj yeri olarak anaokulu nu da ziyarete gittikten sonra okula dönmekten ve okulda olmaktan hiç öyle mutlu olmamıştık.
Hepimiz de ayrı ayrı stajımızın "Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’"ne düsmemesin diye o gün çok dua etmiştik..Her ne kadar anaokulunun stajına servis ile gidip hastalar ile muhatap olmayacağımız. söyleselerde..
Yıllar yıllar geçse de..
Aklıma hala gelir o "beni sevin beni sevin "diyen "sev delisi" ortalarda gezinen akıl sağlığı bozulmuş o kadın..
Psikologların da dediği gibi "bize asla gerçek hastalar gelmez, onların hasta ettikleri gelir" misali..
Tüm akıl hastalıklarının temelinde, meşru acıları yaşamayı reddetmek yatmiyor muydu?
O sev delisi kadın da nasıl bir sevgisizlik yaşamıştı ki küçük bir dokunuşa bile böyle hasret böyle muhtaç kalmıştı.
Kim bilir...😪
02/05/2024
Nevin Aktekin Gülfırat
YORUMLAR
Çok hüzünlü yerlerdir akıl hastaneleri... Bir kaç kere hasta ziyaretine gittiğim olmuştu geçmişte. Ünlü Avusturyalı Psikiyatr Sigmund Freud ''Bütün insanlık benim müşterimdir.'' der... Hor bakmamak, deli dememek lazım kim bilir başlarına neler geldi, bilemeyiz... Zor bir staj olmuş... Kutlarım...