- 277 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
GÜNE BAKIŞ, YARINA UZANIŞ
Belki de çok klişe olacak fakat “Dün biti, yarın meçhul, gün bugündür.” sözü pek değerlidir kıymetini bilene. Çoğumuzun serzenişleri hep düne ve güne dair değil midir? Yarın dediğimiz ise bugünlerin hasadı. Meçhul de olsa matematik olarak şu ihtimali göz önüne alarak, güne yansıyana çabanın, iradenin ve emeğin bir yankılanışının olacağını ümit etmek daha aklî ve rasyonel olan akıldır. Hal bu iken kendimize, başkalarına, dünyaya sataşmanın bir çözüm getirmeyeceğini de bir kenara koyarsak, aramakta olduğumuz şeyin çözümünün yine bizde olduğu gerçeği ile karşı karşıya oluruz elbette.
İnsanların durumlara, zemine, zamana ve olaylara bakış açıları pek bir önemlidir kanaatindeyim. Karşımıza çıkan seçenekler her durumda değişmez ve bu değişmezlikler yarın için farklı yolları hayata geçirir. Sorunları görmezden gelen, sorunların farkında olan ve sorunların üstesinden gelmek için adım atma şeklindeki bu seçenekler farklılıkların da kırılma anıdır. Başarıdan yana sorunlarının olduğu gerçeğini uzunca bir süredir bilmekte olan öğrenci, bu durumu ya görmezden gelecek, ya bu durumla yaşamaya devam edecek ya da bu durumu düzeltmek üzere ilk adımı atacaktır. Durumu görmezden gelmekle hiçbir şeyin değişmeyeceğini bilen ve bunu kendi iradesiyle belirleyene bir öğrenci, başarısızlıklarla yoluna devam etmeyi, onun sonuçlarının da katlanılması gereken şeyler olduğunu kabul etmiş demektir. Sorunları farkındalığında olup onları yokmuşçasına görmek veya bun durumun kendi kaderinin bir tecellisi olduğunu düşünmek de aynı çizginin değişmeyen alternatifidir ancak. İçinde bulunduğu durumu daha konforlu ve olması gereken bir yöne doğru taşımaktaki adımlar ise bambaşka bir tercihtir. Belki de küçücük bir adım, bir öncelik sıralaması, küçücük bir gayret ve veya yerinde bir özeleştiri yarın için ne büyük bir adımdır aslında. Hayatı büsbütün sorunsuz olacakmış gibi algılamaktan kaynaklı ne de çok örnek verilebilir aslında. Oltası ile balık avlamak keyfi için yola koyulmuş bir genç, yolun kapalı olduğunu gördüğünde bir seçim yapmak durumundadır. Ya bu planını askıya alacak ya yolun kapalı olduğu gerçeğini görmezden gelerek güzergâhın tüm risklerini üstlenecek veya alternatif ve sağlıklı bir yol arayışına girerek planına sadık kalacaktır. Belki de küçük ve sıradan bir örnek gibi görünen bu şey, bütün hayatımız için de geçerli değil midir? Sorunların üstesinden gelebilmede gösterilen o ilk adım yarınımızdaki ne de çok kapalı kapının aralanmasını sağlar oysa.
Hayatın farklı farklı mekânlarında ister istemez kulak misafiri olduğumuz çokça serzeniş, bize bazı şeyleri de düşündürüyor olmalı. Her birimiz karşı karşıya kaldığımız sorunları sadece dile getiren olursak veya bunları görmeden gelen, sorunlar nasıl çözüme kavuşacaktır. Kanımca, sorunları farkındalığındaki her birimizin onların çözümü için de kafa yorması ve çözüm için kendi gücünü, iradesini veya başkalarının da işbirliğini sağlamalı ki, hayatın önündeki engellerden biri daha ortadan kalksın. Çözüm odaklı insanlar da var elbette. Çoğumuzun aldırış etmediği, kabullendiği sorunların üstesinden gelebilmek için kendilerini doğrudan ilgilendirmese de özverili girişimleri ile hayata renk katabilenler var. O insanlar çoğumuz için örnek durumundadır. Başkaları için dahi özveride bulunmaktan çekinmeyen bu girişimci ruhun, doğrudan o sorunlarla yüzleşenlerken bir adım dahi atmaktan uzak diğerlerine bir şeyler anlatması gerekir düşüncesindeyim. İnanç varsa, irade varsa bir şekilde çözüm de hayata geçecektir.
Yıllar boyunca daracık ve oldukça sıkıntılı yollar ile köylerine, beldelerine ulaşmaya çalışan insanları duymuş, okumuş, izlemişizdir. Zaman, para ve enerjice bonkör olmayı dikte eden bazı koşullar, hayatı da çekilmez hale getirmişlerdir. İşin kötü tarafı, bu durum uzadıkça, o sorunları her gün yaşamakta olanlar öylesine benimsemişlerdir ki, belki de binlerce insanın değişmez kaderi haline gelmiştir o zorluklar. Yeri geldiğinde kara suyun yatağını değiştiren, devasa dağları delerek tüneller açan ve derince vadiler üzerinden teleferikli metotlarla zorluklara güvenli ve pratik çözümler üretebilen insan, daha küçük sorunların altında neden ezilmeyi göze almakta ve bir gayret ortaya koyarak çözümün peşinde olmamaktadır? Yenilgileri peşin peşin kabul etmek, sorunları hayatın rutin özneleri gibi görmek ve en kötüsü de onlar yokmuşçasına davranmak ne de onursuz bir duruştur. Hayatın her sunumunu sıfır sorunla bizlere bahşetmesini bekleyemeyiz. Bazı küçük ve pratik adımlar ve yerinde de işbirliği hayatı daha yaşanılabilir kılacaktır bizler için.
Hayal kurmaktan vazgeçmeyen ve fakat bu hayallerin önünde duran sorunları aşmak için de hiçbir gayrete düşmeyen başka bir canlı var mıdır yeryüzünde? Hayallerin duygu zeminindeki renkleri hayat bulacak ise, onların önlerinde duran ve veya önüne çıkabilme potansiyeli bulunan engelleri de öngörerek çözümcül yaklaşımla ilerlemek, yarın için yepyeni sayfaları da açmak anlamındadır. Çözümü daima bir başkasına yüklemek yerine, bizlerin de biraz gayret ve farkındalık şuuruyla harekete geçmesi çokça şeyi değiştirebilir potansiyeldedir. Sadece iki adımlık bir yol için devletin araç ve ekipmanlarını yıllarca beklemek yerine, imece usulü ile belki de iki günde çokça sorunu yarının öznesi olmaktan çıkarmak pek mümkündür aslında.
Aşılması gereken çokça engelin, çözüme kavuşması beklenen sayısız sorunun içindeki bizler, iki yaklaşımdan birini seçmeye mecburuz. Bunlardan biri sorunları ve engelleri hayatın doğal bir tezahürü olarak benimseyip yola onlarla devam etmek ya da bu sorunların engellerin ortadan kalkması için harekete geçmek.
“Basit bir adamın elinden geleni yapmaya çalışması, zeki bir adamın tembelliğinden iyidir.” (G.Gracian) Sadece bu sözün içerdiği anlam bile, bir engel ya da sorun olup olmadığına bakılmaksızın gayret etmekle nelerin değişebileceğine dair büyük bir ilham vardır. Yarın için daha bugünden konulan her bir tuğla, görkemli mimarisyle gurur duyulabilecek bir eserin daha hayat bulması demektir. Hayatı ertelemenin ve yarın için hiçbir adım atmamamın bedeli çok ağor olabilir. Üstelik, yarınlarda bu adımı atacak gücümüz, isteğimiz ve enerjimiz de yetersiz kalabilir. Akarsu bile ilk devinimlerinde şekle sokmaktayken yatağını, hep sonralara ertelemelerin figândan başka bir şeye yaramayacağı da açıktır.
Yaşanmakta olan an, ondan sonraki anlara da kıvamı, şekli, yönü vermekte ise, onun daha istenen ve yenilir yutulur hale gelebilmesinde şu zaman farkındalığının anlamı da o denli değerlidir sonucuna varırız. Bu yaklaşım, yarına dair olası tüm sorunları çözmede yeterli gelmese dahi en azından daha kolay çözülebilecek sorunlar şeklinde önümüze çıkışlarına vesile olacaktır. “Çalışma; sıkıntıyı, kötülüğü ve yoksulluğu uzaklaştırır.” (Andre Maurois) Yarına uyanış için şapkadan tavşanın çıkmasını beklemenin veya onun piyangodan büyük ikramiye çıkabilme olasılığına yaslamanın ne mantığı olabilir? Ne denli zeki ve yetenekli olunursa olunsun, çalışma arzusuyla ortaya çıkılmadıkça bu değerlerin yarın için de bir katkısı olmayacaktır. Benzer şekilde bir zamanlar üzerine çokça düşülen ve zeki olmak dediğimiz şeyin başlı başına bir değer gibi göründiğü yıllarda, bu içeriğin ne de kof bir karşılığı olduğu yine zaman içinde anlaşılmıştır. Daha az zeki ve yetenekçe de daha kısır olmalarına karşın, yarınları için gayret edenlerin hayallerine daha yakın bir hayat sürdükleri veya en azından pişmanlıktan uzak kaldıkları da bir gerçektir.
Ne demişlerdi “Kader gayrete aşıktır.” Bugün bizleri eylemde tutan ve gayrete geçiren irade, yarın için daha aydınlık şafakların doğumunun müjdeleyici olacaktır. Gayreti sadece yarın değil, her şeyden önce sağlıklı düşünüş, hissediş, güzel işler ortaya koyuşun günü olarak da mihenk edinmelidir. Bizi daha değerli kılan ve veya bizim kendimizle daha barışık olabilmemizin de yegâne yolu budur. Siz ne dersiniz?
Oğuzhan KÜLTE
YORUMLAR
Eski bir Türk atasözü olan "Kader gayrete aşıktır", kaderin kararlılardan yana olduğu inancını çok güzel yansıtıyor. Değerli mutasavvıf şair Yunus Emre'ye atfedilen bu eser, kaderimizin sadece tesadüf olmadığını, aynı zamanda çaba ve azmimizin de şekillendiğini gösteriyor. Bu atasözü, hayatımızın her yönünü kontrol edemesek de eylemlerimizin ve kararlılığımızın kaderimizi şekillendirmede çok önemli bir rol oynadığını hatırlatır. Bu, bizi kendi hayatımıza aktif olarak katılmaya ve kaderimizi tamamen şansın kaprislerine bırakmamaya teşvik eden bir eylem çağrısıdır.
Kaderin gayrete olan aşkı, azmin ve çabanın önemini vurgular. Sözleriniz, gerçeklerin sadece bir yönünü değil, aynı zamanda şiir ve nesirdeki çeşitliliği de takdir ettiğinizi gösteriyor. Bu tür geri bildirimler, yaratıcı yolculuğumda bana ilham veriyor ve daha da iyisini yapmaya teşvik ediyor. Sizin gibi yazar ve şairin varlığı, bir yazar için biz okurlar için en büyük motivasyondur. Teşekkür ederim.