- 204 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Veysel'in Elmalığı
Emin Özüdoğru’dan derlediğim bir Aşık Veysel anısıdır.
(Gülören köyü, eski adı: Peyik köyü)
Babam Ali Özüdoğru’nun Aşık Veysel ile bir anısını anlatmak istiyorum.
Babam birikimli bir Bektaşi ozanı idi. 1950’li yılların sonlarında muhtarken Şarkışla’dan köyümüze dönerken yolu Sivrialan köyünden geçiyor.
O yıllarda Aşık Veysel köyü olan Sivrialan’da bir elma bağı yetiştirmiş. Hatta bu elma bağı Tarım Bakanlığı tarafından derece almıştır.
Babam da önceden Aşık Veysel ile ozanlığından dolayı tanışıyor olması nedeniyle kendi kendine "şurdan Aşık Veysel’in bağından biraz elma alıyım, Aşık da orada ise biraz takılıyım" demiş. Babamın yanında bir arkadaşı da var. Bağın nizamiyesinden giriyorlar. Aşıksa bir minder üstünde oturuyor. "Selam Aşık" diyor, o da "Aleykümselam Ali Ağa" diyor. Sesinden tanıyor. Bekçiye sesleniyor; "Ağaların atını bağla birer de elma ver" diyor. Atlar bağlanıyor, elmalar geliyor, sohbet koyulaşıyor. Babam Aşığı kızdıracak konular seçiyor bilerek. Sonra laf arasında "Yahu Aşık bizi birer elma ile mi savacaksın?" diyor. Aşıksa "Ali Ağa burdan günde ortalama 100 kişi geçiyor, herkese birer ikişer elma versem bana bir şey kalmaz" diyor. Sohbetlerinin sonunda Aşıkdan izin isteyip kalktıklarında babam aşığı kızdıracak şeyi yakalıyor ama Aşık yaş olarak babamın babası yaşına yakın olduğu için izin isteyerek konuşuyor. "Yahu Aşık bir şey söyleyecektim de cesaret edemedim" diyor. Aşığın dediği "Yahu Ali Ağa beni bir çift sözü kabul etmeyecek kadar ham mı görüyorsun?" cevabını fırsat bilen babam "Ulan işe bak, ben sağlam gözümle böyle bir bağ yetiştiremedim de sen bu kör gözünle bu bağı nasıl yetiştirdin?" diyor. Öyle deyince Aşık ustalık hüneriyle "Ulan ben kör müyüm, kör diye senin gibi bir şey bilmeyen cahillere derler" diye veriyor cevabını.
Sarılıp görüşüp ayrılıyorlar. Babam bu anısını hep anlatırdı.
Derleyen: Öğr.Gör. Deniz Karakurt
Kaynak Kişi: Emin Özüdoğru
Yaş: 81 (Mart 1943 doğumlu)
Görüşme tarihi: 18 Nisan 2024
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.