- 157 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Milli Bürokraside Ehliyet
Milli Bürokraside Ehliyet
Yönetim becerilerine sahip olmak ve yapılan işte ehil olmak, başarılı bir yönetimin olmazsa olmazlarındandır. En önemli sacayağı ise işini severek yapmaktır. Yöneticinin işini severek yapması çoğu olumsuzluğu bertaraf edecektir. Sevilmeden yapılan işlerde verim alınamayacak ve boşuna pösteki saymak olacaktır. İşler iyi ve yerinde yapıldı mı insanın zamanı, zevki ve emeği israf olmamış olacaktır. Mecburi yapılan her uğraşta heves ve alaka da eksik olacaktır. Ve yapılan işin niteliğini baştan düşürecektir. "Çok işte çırak olacağına, bir işte usta ol" diyen İmam-ı Gazzâlî, yüzyıllar öncesinden eskimeyecek bu düsturu sadece bizlere değil bütün insanlığa armağan etmiştir. En önemlisi de yönetimde akıl dizginini elimizden bırakmama gibi bir yükümlülüğü her daim yanımızda bulundurmalıyız.
Her işte olduğu gibi yönetimde de doğruluk, dürüstlük, çalışkanlık, cesaret gibi lokomotif hasletler vardır. Şeyh Sadî’nin "Üç şey sürekli kalmaz: ticaretsiz mal, tekrarsız bilgi, cesaretsiz iktidar" sözündeki gibi cesaret ve erkle bakmak gerek yönetimlere. İnsan bu hasletlerin hangisinden vazgeçerse, karakteri de becerisi de o seviyede kalacaktır. Yapılan her işte, küçüğünden büyüğüne her bir yönetimde, insana dokunmak gerekmektedir. “Adam, adam gölgesinde yetişir” anlayışında, insan odaklı olan yöntemler daha çok başarıya ulaşacaktır. Her şeyin bir sonu olacağı anlayışıyla, vicdan, hak, adalet kavramlarının içini gerçek manada doldurmak bizleri daha iyi noktalara taşıyacaktır. Makam ve mevki sahiplerinin sahip olması gereken bir diğer haslette mütevazılıktır. “…Sakın büyüklenme/ elde neler var/ bir ben varım deme/ yoksan da olur…” Hz. Mevlâna çağlar öncesinden, her devir güncelliğini koruyacak sözünü ne güzel söylemiş değil mi? Her bir makam, günü gelince sesini alıp da gitmiş insanlarla doludur değil mi?
Yapılan işle alakalı, yöneticinin olumlu taraflarının kaliteyi artırdığı kadar olumsuz cihetlerinin bertarafı da iyi bir yönetim için elzem olacaktır. Yönetime gelenlerin tırsak, çıkarcı ve garantici olmaları gibi istenmeyen kimi yönleriyle de bu listeyi pekâlâ genişletebiliriz. Yönetimde jakoben anlayıştan ziyade alttan kademe kademe tecrübe edinerek yükselmek işleri daha da kolaylaştıracaktır. Açılması gereken bir parantez de iyi bir yönetim ile beraber, yönetilenin işini iyi yapmasının sağlanmasıdır. İşini iyi yapma hem yöneten hem yönetilen için olması gereken elzem bir durumdur. Birindeki bir aksaklık diğerini ve bütünü doğrudan etkilemektedir. Doğru zamanda ve doğru atılımlarla bitişik nizamda görülür bu değerler. İnşirah suresinde buyurulan; “Bir işi bitirince hemen diğerine başla” düsturuyla hareket etmek, insanı daha çok başarıya götürecektir. Başka bir ifadeyle gerek bürokraside gerekse de hayatın her alanında ehil olma, ehliyet hep çalışkanlıkla, hep bir üretkenlikle birlikte anılmaktadır. Eskilerin dediği gibi, "at nalına bir mıh çakmak için bile iki yıl mengenenin başında, iki yıl çingenenin yanında eğleşeceksin" Ehil olma halini bundan daha iyi ve yalın bir şekilde anlatılamazdı herhalde.
Ayranım ekşi diyemeyen insan profili, her türden gerekçelerini de beraberinde taşımaktadır maalesef. Hatta torpille bir yere gelen kimi insanlar dahi bir süre sonra bu durumu kanıksayıp başarılı oldukları havasına dahi kapılmaktadırlar. Yönetim de ehil anlayışları mümkün mertebe hâkim kılmak gerekiyor ki bunlara fırsat doğmasın. Bunlara rağmen arızaların çıkması da muhtemel dahilindedir. Hatasız bir yönetimin pek mümkün olamayacağını da düşünürsek, hatanın azlığına ve yoka yakınlığına dikkat etmek gerekir en azından. Şeytana ilk taş atacak hatasızı bulamasak dahi hataları minimize etmek gibi bir erkimiz olmalıdır. Ayrıca elden pek bir şey gelmediği durumlarda, ehven-i şer’e maruz kalmakta mümkündür. Ehven-i şer içerisinden seçimlere duçar olmakta hayatın gerçeklerindendir. Kötünün iyisini seçmekte bir değerdir sonuçta.
Her makam sahibi, her yönetici kendinin değerli yapan şeyin sadece yöneticilik yönünde olmadığını görmelidir. İnsanî yönü, karakter sahipliği ve başka alanlarda ki becerileri kendisine daha da değerli kılacaktır. Başka bir ifadeyle titrlerin arkasına sığınmadan daha çok karakteriyle, kişiliğiyle birey olmak çok daha güzel olsa gerek. İsminin önündeki sıfatlar silinince ismiyle var olmak en güzeli değil midir?
Son olarak, bürokrasi başta olmak üzere, hayatın her alanında ehliyet önemlidir. Bize özgü, soylu yükselişimizi her dem destekleyen hipotetik ortak bir anlayış şiarımız olmalıdır. Her insanın nasibine düşen murakabe ve düşünme halini de buna dahil edebiliriz. İşlerin iyi yapılmasına yönelik olarak, kadim kültür ve değerlerimizin öğretilerinden faydalandığımız kadar çağımızın teknik ve yöntemlerinden de istifade etmeliyiz. Bu anlayışı hem kadim medeniyetimizden gelen birikimlerimizle hem de çağımızın bilgi birikimiyle teksif olunan bütüncül bir anlayışla hareket edilmelidir ki patriotism’de denen vatanseverlik bunu gerektirir. Yöneticilerin ikna edilmiş değil adanmış ve hissikablelvuku gibi daha birçok özellik taşıması istenir ki daha az hata ile karşılaşılsın ve doğru kararlar alınabilsin.
İlkay Coşkun
Haber Ajanda Dergisi
Sayı 210, Mayıs 2024
YORUMLAR
Ehliyet ve liyakat yönetici konumunda olan insanlar için hayati bir konu Kur'an da bile geçer ''Şüphe yok ki Allah, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Gerçekten de Allah, size ne de güzel öğüt vermede. Şüphe yok ki Allah, her şeyi duyar, görür.'' NİSA/58 Basiretsiz, yeteneksiz ve yüreğinde Allah korkusu olmayan insanlar hak etmedikleri yerlere gelirlerse ülkeyi de kaosa sürüklerler. Egoları tavan yapmış insanlar bizlerden ve ülkemizden uzak olsun tevazu sahibi yöneticiler her zaman baş tacımız olmalı... Kutlarım yürekten İlkay Bey anlamlı bir yazıydı...