- 235 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Mektup
Şimdi başladım sana yazmaya…
Belki doğmadan önce, belki öldükten sonra,
şimdi işte, şimdi ne zamansa.
Nereden başlasam,
bittiği yerden mi acaba?
Başladığı yerde bitenlerden,
bittikçe çoğalanlardan mı yoksa…
Duyduğum her ses senin biliyorum,
sen bana duyurmak için konuşuyorsun aslında,
seni bana duyurmak için bu muamma.
Kimsin sen, nerdesin bilmiyorum,
sen diye bir şeysin sadece.
Sadece sen… ne demeksen?
Kendimi bildim bileli bilmiyorum kendimi,
ölü şairlerin mısralarından öğrendim bilmemeyi.
Unuttuğumuz kadar varız çünkü,
bildiğimiz kadar yokuz…
bu yüzden işte böyle bilmeden konuştuğumuz.
Anlaşılamayan cümleler var ellerimde,
yine de ellerim dolu diye yüreğimle yazmıyorum sana,
yüreğim dolu diye ellerimle yazıyorum
bile bile bilmediğimi…
Denizini kaybetmiş kayıp sandallara bindim yalnızlığımla,
dalgaları aradım.
Sen denizden uzak olsan da bana,
denizden ıslak olsan da,
seni aradım gözlerimi yumup, kendimi kaybettiğim yollarda.
Seni aradım sen olduğunu bilmeden,
beni aradık senle ben…
Başlayan bir gün kadar uzun sensizliğim,
biten ömürler kadar kısa
yine de başlı başına senim.
Seni kaybetmekten çok korkuyorum bulmadan,
belki bulmaktan daha çok.
Anladığım her şeyde sen varsın çünkü,
çünkü çünkülü her cümlede gerekçemsin.
Çünkü sensin…
Peki neden sen,
sen neden biliyor musun?
Bildiğim sen nedensiz mi, sensizlik kadar?
Her neden sen misin yoksa yaşamak için?
Yaşamak sen misin?
Sen uçmayı yeni öğrenen serçe yavrususun,
uçmama neden.
Düşmeme gerekçe yer çekimisin, çeken.
Dinlediğimde konuşan, dinlendiğimde koşansın benden…
Sen diye bir şeysin sen.
Kopan uçurtma kuyruğusun bazen, telefon tellerine değen.
Bazen her zamansın, her zaman bazen.
Benzettiğim tüm tanımadıklarım,
tanıdığımda benzetemediklerim sen.
Sen benimsin, benden habersizken.
Ben, sen…
Senli cümleler çoğalıyor içimde, sensiz kalmıyor içim
dışım rüzgar güllerine bakıyor,
güller rüzgara vehim.
İmla hatalarım oluyorsun ister istemez.
İster istemez, ben isterim.
Şiirler kadar akıcısın, bu yüzden kayıyorsun ellerimden,
bu yüzden adını anmaktaki yüzsüzlüğüm.
Sağlığa zararlıdır ibarelerimsin,
aynaya her baktığımda gördüğüm.
Sana kavak yelleri yolluyorum,
henüz başımdayken, başındayken henüz hayatın.
Hayatım
seni bebeklere veriyorum elma şekeri gibi,
martılara atıyorum
bilmediğin neyim varsa anlatıyorum seni.
Parmak uçlarımsın benim, her şeye seninle dokunuyorum.
Seni yazıyorum sana, seninle okunuyorum.
Ne desem, ne yapsam sana sokuluyorum.
Yağmur yağıyor şimdi, ıslanıyoruz seni düşünürken.
Islanıyoruz, sen, ben, kuşlar, çiçekler,
sen, sen, sen, tüm evren.
Biz oluyorum seni seviyorken.
Sabahları ben uyandırıyorum seni,
dudağındaki ıslaklık öpücüğümden.
Bana sarılmak istediğinden açılıyor kolların esnerken.
Her yanında benim, saçındaki dağınıklık, pijamandaki kırışık,
gözlerindeki ışık hep ben.
Sebebini bilmeden seviyorum seni, seni bilmeden seviyorum.
Nefret ediyorum artık bildiklerimden
ve tek seni bilmiyorum.
Hatalarım kadar yakınsın bana, günahlarım kadar benden.
Gözlerimi yumsam ışık oluyorsun,
hiçbir gece uyuyamıyorum senden.
Dışarıda ağaçlar anlatıyor seni, duvarda saat.
Dursan, zaman duracak gibi,
seninle ölsem, hayat.
Durdurmaya ramak kalıyor içimden geçen taksileri.
Yol bulsam gelemem, kaybolsan bulurum seni.
Sana harcıyorum en bakire kelimeleri.
Gayrimeşru babasıyım artık söylenmemiş cümlelerin,
sen anneleri.
Anahtar deliğinde yaşıyorum gizli saklı.
Pinokyodan yalancıyım, burnumdan uzun.
Beni kaybettiğinde bulursun, aradığında yokum.
Ben yanındayım çünkü, senim.
Seni aradığında bulursun, işte o benim.
Küçük harflerle yazıyorum sana,
gürültü yapmadan, bozmadan sesli uyumunu.
Huysuz ihtiyarlara seni anlatıyorum.
Seni düşünürken huzur evinde huzursuzluğum.
Bir varmış bir yokmuşum,
uyku öncesi hikayelerinde bulmuşum seni.
Ya o kulede saçlarını uzatan prensessin,
ya da seni canavardan kurtaran prens olmuşum.
Kimi zaman fark edilmeden yanımdan geçen yabancı gölgesisin.
Gölgen yabancı sen değilsin.
Gölgen benden tedirgin, ben gölgelerden kıskanç.
Sen benimsin…
Sensiz hiçbir şey kalmadı artık
sensizlikte bile sen varsın.
Uyuduğumda gözlerime kapanan,
uykusuzluğumda rüyamsın.
Çayla şeker gibiyiz seninle.
Birimiz olmasa yetim kalır demini almış sevinç
birimiz olmasa geriye kalan koskoca hiç…
Senle başlayan cümleleri bitiremiyorum bir türlü.
Ölene dek durmadan yazsam sana,
son tadan ben olurum ölümü.
Ölesiye acıktım kendime, susuzluktan boğuluyorum.
Susamlı can simidimsin benim,
yüzemezken karnımı doyurduğum.
Küçük kara bir civcivdi çocukluğum,
kalabalık pazarlarda hırpalanan.
Haylaz oğlanların ellerinde katledildim durmadan.
Kimseler acımadı benim acıdığım kadar,
kimseler bilmiyordu, acıydı aslolan.
Çocukça korkularım var, oldum olası korkuyorum.
Karşı balkonda elbise silkse komşu kadın,
kıyamet koptu sanıyorum.
Her ateş edildiğinde vurulan benim,
durmadan kanıyorum
Sen diyorum yine, ağız dolusu kusar gibi istemeden,
sen.
Neyim kaldıysa elimde,
ya da kaybettiğim neyim varsa, senden.
Arkadaş sohbetlerimsin, en sıkıcı tavla partilerim.
Son anda mars olmaktan kurtaran düşeşimsin benim.
Sadece nakaratını bildiğim şarkılar gibisin.
Tek sesli korolarda söylenirken ismin,
dinlesem.
Kekelesem söylerken,
se se sen…
bu mektup hiç bitmeyecek.
hep yazılacaksın sen
bittiğinde öleceğim,
öldüğümde biteceksin zaten.
Yeri bilinmeyen gizli bir gömüsün,
haritan ben.