KRALİÇE ARI İLE İŞÇİ ARININ AŞKI
KRALİÇE ARI’YA
Sevgilim, kraliçe arım, kalemimde dilimde hizmetindeki işçi arındır. Sırf seni mutlu etmekiçin petek petek şiirler düzerim.
Kölem, işçi arım. Ben senin hem kraliçen hem cariyenim. Tahta kutu hükmündeki sarayım ancak senin varlığınla ve aşkınla içi bal dolu kovana dönüşür.
Kraliçemmmm, yaşamak benim için seni sevmek demek. O yüzden kokluyorum tüm güzel çiçekleri. Eve gelip sana anlatmak için.
Kovanımın, aşkımın muhafızı, anlamıyorum ağzından nasılda her zaman böyle bal damlıyor? Ben nasıl öpmem o bal dudakları !!!
Gönül sarayımın sultanı, macesteleri, biliyorsunuz; sizin dışınızdaki insanlara şifa olsun diye yazıyorum bal damlalarını. Size ise, sizi sevmenin ne kadar tatlı birşey olduğunu göstermek için
Tatlım, arım, seni dinlerken, ağzından çıkan her kelimede bin çiçeğin kokusunu duyarım. Ama ben en çok sustuğun anlarda sessizliğe karışan kokunu, senin kokunu severim. Bin çiçekten güzel, dikenli kelebeğim.
İnsanın sevdiği senin kadar güzel olunca, her gün bin çiçek toplayıp önüne seresi geliyor. Fakat bin çiçeğin ne biri ne de hepsi, size hediye edilecek kadar güzel değil ki!
Herkesin kocası ara sıra eve çiçekle gelir. Benimkisi ise hergün kalbinde taşıdığı tüm çiçeklerin, dünyanın tüm güzelliklerin özü, sevgi ile AŞK ile gelir. Tanrım çok şanslıyım.
Bana soruyorlar. yaptığın bal neden bu kadar tatlı?
: )
kimden ilham alıyorum ki !!!
Güzelliklerle hemdem olmuş birinin sevgilisi olmak ne kadar güzel biliyor musun? sevgilim tüm gün üzerine konduğun çiçeklerin kokusu var üzerinde. Gözelerine baktığımda hepsini birden görüyorum sanki
Evden ayrıldığımda en çok güler yüzlü papatlayaların üzerine konuyorum. Papatyanın beyaz yaprakları tenini hatırlatıyor bana. Hasrtine ancak böyle dayanıyorum
Her sabah sen evden çıkınca içimi bir korku sarıyor. Ya bir çiçeği benden daha çok seversen : (
Ama gün batıyor. Eve dönüyorsun. Korkum yersiz çıkıyor İnan bana benim için gün o zaman doğuyor. Evimin ışığı, aydın sevgilim.
]Kıızz içinde bir kır mı gizliyorsun ne? Nefesin sanki taa ılgazdan geliyor. Öyle taze öyle çam kokulu. Saçların sümbül, göz kapakların su üstünde yüzen nilüfer, dudaklarınsa kan kırmızısı nar içi
Her akşam onca güzel çiçeği bırakıp evine dönüyorsun ya, kendimi dünyanın en güzel çiçeği gibi hissediyorum.
Dünyanın en güzel balını ben yapıyorum. çünkü dünyanın en güzel çiçeğini ben kokluyorum
sevgilim, balımm, benim yakışıklı arım, vızzzzzz vızzzzzz
kraliçem, vızzzzzzz vızz vızzzz (*)
(buradan sonrasını tercüme edemedim dilimize. kelimeler bu noktadan sonra kifayetsiz kaldı. İki arının kendi arasında geliştirdikleri ve sadece onların bildiği bil dille konuşma devam eder. kelimelerin kullanılmadığı doğal bir lisanla)
KEMAL PİŞMİŞOĞLU