- 166 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HALA KANAYAN KALBİMİ AŞK ATEŞİ DAĞLAR (*)
Ekonomik koşullar nedeniyle belki de biraz ütopik olacak ama bu akşam yine canım, eskiden olduğu gibi gönül dostu, rind ehli kadınlı erkekli arkadaşlarla birlikte, beyaz örtü serili masaları, sahibi de garsonları da, müşterileri de ’’bizden olan’’ salaş bir meyhanede rakı içmek istedi...
Onlarla, yerel seçim sonuçlarının bizler için ne denli kıymetli ve başarılı olduğunu...
Laik Cumhuriyetin ve Atatürk sevgisinin, tüm siyasal İslamcıların ve bölücülerin örgütlü çabalarına karşın sonsuza dek süreceğinin inancını...
Bundan böyle CHP nin ve memleketin halinin ne olacağını...
İlk kadehler tükenene dek konuşmak, sakin sakin tartışmak isterdim...
İkinci kadehler doldurulurken de ustaca bir manevrayla konuyu siyasetten uzaklaştırıp, eski okul ve avare yıllarımıza nostaljik bir gezinin penceresini açardım...
Tebessümlerin gülmelere ve kahkahalara evrilmesini, neşenin ve mutluluğun masayı bir meltem rüzgarı gibi sarmalamasını dikkatle ve derin bir keyifle, kimseye hissettirmeden izler, o birlikte bulunmanın güzelliğini ve derinliğini, bir sigara yakıp, ’bu an hep bende kalsın’ diye içime çekerdim...
Çok severim rakı masasının bu anlarını...
’’Gönül Dostu’’ kadın ve erkek arkadaşlarımın o nostaljik anılarından çok özel olanlarının, kimselere belli etmeden nasıl bir yağmur bulutu gibi kısacık bir an diliminde gözlerinden gelip geçtiğine bakardım...
Kimisinin sır olarak bana aktardığı buruk hatıraları bilmemin bir lahzada yüreğimi yakmasını ve ardından soğutmasını tenimdeki ürpermeden anlardım...
Havayı dağıtmanın ve üçüncü beyaz bulutu kadehe koymanın zamanın geldiğinin de işareti olurdu bu ürperme...
Sonra?
Sonrası ne !...
Elbette ki taş plaktan bir mahur şarkı (*)...
Yorgo Bacanos ve Müzeyyen Abla...
Ve, ’’oğlum masaya bir yetmişlik daha’’...
kemal gürleyen
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.