- 164 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
KİMİM BEN EY İNSAN?
KİMİM BEN EY İNSAN?
Yaş günleri gençlik zamanlarında iyidir, heyecan verir insana. Ama belli bir yaştan sonra o eski heyecanı vermez, aksine insanın yüreğine bir ateş düşürür. Her geçen yıl eksikleriyle çıkar gelir yanınıza ve her geçen yıl saçlarınıza aklar düşer. Belli etmeseniz de bir hüzün kaplar içinizi. Her şeye çare bulmaya çalışan insanoğlu maalesef buna bir çare bulamadı, bulamayacak da… Çünkü her canlı doğar, büyür ve ömrünü tamamlar. Bizi bekleyen son da o. Ama bugün ama yarın. Şairin de dediği gibi bir namazlık saltanatımız olacak, o taht misali musalla taşında.
Bu yüzden insan her zaman şu soruyu sormuştur, sormaya da devam edecektir: Ben kimim? Yerinde ve itinayla cevaplanması gereken bir soru aslında. Öyle kaçamak cevaplarla geçiştirilemeyecek kadar da önemli zannımca. Öyleyse herkes kendine bir sorsun ‘’ Ben kimim?’’diye. Vereceğiniz cevaplar, kendinizi ne kadar tanıdığınızı gösterecektir. Durun bakalım nereye çıkacak bu işin sonu? Ben de kendime sorayım o vakit. Ben kimim?
Ben her şeyden evvel garip bir yolcuyum bu dünyada. Öyle uzun uzun kalamayacağım burada. Çok değil elli altmış sonra pek çoğumuz kaybolup gideceğiz bu dünyadan. Diğer bir deyişle misafiriz bu dünyada. Misafir bugün vardır, yarın yoktur. Gözü gitmektedir elbet. Sonrasında bu dünyaya aitim biraz. Yıllardır burada yaşıyorum, burada yaşayacağım. Dünya üzerinde sorumluluklarım var. Hayatımı devam ettirebilmem için yapmam gerekenler var. En önemlisi çalışmak durumundayım. Mesela bir işim var, bir eşim ve çocuğum var. Sevdiklerim, sevmediklerim, sevenlerim ve sevmeyenlerim var. İşim gereği bir öğretmenim, bir çiftçiyim, mühendisim, bir yazarım; bir eşim, bir babayım, bir arkadaşım, bir kardeşim vs… O kadar çok şey yazdım ki, nereye varacak bu işin sonu bilmiyorum. Ama her şeyden önemlisi ben bir insanım. Etten, kemikten bir insan… Koşunca yorulan, üzülünce ağlayan, mutlu olunca gülen ve sevince özleyen bir insanım.
Dünya üzerinde pek çok sıfat yapıştırıveriyoruz kendimize. Şuyuz, buyuz… Eyvallah. İnsan geldik bu dünyaya, diğerlerinden farklıyız. Haliyle yükümüz de ağır, sorumluluklarımız da... Ye, iç, s..ç, yat diye gelmedik elbette dünyaya. Bunun farkında mıyız bilmem ama olmak zorundayız. Her şey olabiliriz bu dünyada. Biraz çalışır, biraz çabalarız en sonunda şansımız da yaver giderse olamayacağımız şey yok. Ama insan olabilmek, insan kalabilmek öyle değil. Evet, neticede insanız ama insan olmanın sıfatlarını kaçımız layıkıyla taşıyabiliyoruz? Çivisi çıkmış dünyada insan kalabilmek, insanca yaşayabilmek ve insanca davranabilmek; sanırım başarması en zor şeylerden olsa gerek. Yaşam koşturmacası öyle bir hale sokuyor ki bizleri. Bazen insanlığımızı yitiriyoruz, bazen insan olduğumuzu unutuyoruz. O yüzden boş sorularla kendimizi kandırmayalım lütfen. Ben şuyum, ben buyum diye kandırmayalım. Kendimize soracağımız en güzel ve en basit soru ‘’ Ben insan mıyım?’’, ‘’Ben insanca yaşayabiliyor muyum?’’ olmalı.
Çünkü herkes sözde değil, özde insan kalırsa ve insanca yaşarsa şimdilerde sorun olarak görünen pek çok şey belki de her şey kendiliğinden çözülecek inanıyorum. O yüzden bizim ona, buna değil insan olmaya ve insan kalmaya, her şeyden öte insanca yaşamaya ihtiyacımız var. Bunu başarabilirsek dünya daha güzel olacak. İnsan düzelirse dünya da düzelecek. Tüm bunlardan sonra sizce de birazcık insan olmaya ihtiyacımız yok mu?
NECATİ DİLEK
YORUMLAR
Çok anlamlı bir yazı tebrikler efendim 👏🏻 bu dünyada; insan olabilmek herşeyin üstündedir. Onu bilirim ona inanırım