- 181 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
-OLEMP YOLLARINDA SUKUTU HAYALE UĞRAMAK MI?-
Hayat bazen nazire yapar insanlara. Yunan devi Olimpiakos’a tarihsel haşmetine binaen Konstantiniyye’nin göbeğinde takılırsan, yaşam döngüsünün sarmallarına takılıp kalırsın.
‘Kartallar yüksek uçar’ denirken tam, bir cevap yükseliyor içeriden. Kanaryayım ben! Boğaz martıları misali süzülmekse, zaferi müteakip kameraların karşısında cereyan ederse taçlanır efendi derler adama.
İsmail hocanın yanılgıları var elbet, öte yandan hoca çıkıp oynayacak değil ya oyuncularında hataları yok mu denilecek noktalarda aranır. Daha geniş bir daire çizerek yönetimsel zaaflar, kusurlarda akla gelebilir.
Şöyle ki, zaman da geliyor hocaya yapılan eleştirilerin dozunun, ayarının kaçtığını düşünmüyor değilim. Hoca futbolculuğundan bu yana kulübe, takıma hizmetten ödün vermemiş dürüst, çalışkan, potansiyeli ölçüsünde kendini yetiştirmiş insan derim kimi vakit. Zaten birazda bu çerçevede ve yabancı hocalardan randıman alamadıkça görevlendirilen bir teknik adam değil mi? Sınırları belli, kapladığı alan belli hani. İnce belli kritiklerin çemkirmek makamında çaldığı hissine kapılıyorum. Ne yalan söyleyeyim.
Öyle ya, geçen yıl Jesus dünya çapında kariyere sahipti de ne oldu? O da Portekiz Brezilya ekolünün hücumcu şablonunu kalıp tatbik ederken çuvallamadı mı? Ya da daha önce Hollandalı Advocaat ne yapar, kariyerlidir de. Adı var kendi yok neticelere boğup ortalığı gitmedi mi? Phillip Cocu deriz kokusu çabuk çıkmaz mı? Küme düşüyorduk neredeyse ılan! Daha Türkçesi mi var bu işin denmez mi? Ersun Yanal iki defa gelir, birinde şampiyon yapar, ikincisinde kümede tutar takımı, minnet mi duyduk? Toprağı bol olsun Aragones İspanyayı şampiyon yaptı dedik, arada bul başarıyı. En sonunda bir müsabakada yedek kulübesinde gözlerinin daldığı anı görüntüleyip “İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı” şeklinde manşete taşımadık mı adamı?
“Kör ölür badem gözlü, kel ölür sırma saçlı olur” hesabına ah-ü vah nidaları arasında heba olup giden yıllarımız. İşin gerçeği Zico’dan bu yana belimiz doğrulmaz futbolda. Arada Aykut hocayı da atladım ya, kocaman bir aferin alırım artık. Öyle demeyin dostlar, gardaşlar, kırsalda aferinin neye delalet ettiğini bilen bilir. Bu kent soyluluk ayakları iyiden iyiye belimizi büktü, aman ha!
Ne çare ki, eğri oturup doğru konuşalım, ah aldık adamdan ah! Brezilya efsanesinin katkılarını ananda mı gördün babanda mı derler adama beyler! Yüzüncü yılında kulübün şampiyon yapar takımı, ertesi yılda şampiyonlar liginde çeyrek final görürüz vesselam. Deivid gibi başka zaman olsa ikinci sınıf adamdan dünya yıldızı çıkartmadı mı? Neredeyse Chelsea’yı da eliyorduk en iyi zamanında. Roberto Carlos Aziz başkanın hatırına mı gelir İstanbul’a? Kalsa Ronaldinho’yu bile getirirdi sırasında. Mazisinden gelen saygın bir şöhrete sahiptir ülkesinde açıkça.
Şimdi kalkmışız elin garibanına, vay efendim nasıl olur, vur abalıya gitsin. Hataları mı, elbette. Başarılı bir maziye sahip olmamanın getirdiği özgüven noksanlıkları var hocada. Çıtanın yükseldiği anlarda cesur bakamıyor. Akşam İrfan Can öylesine can bir gol atmış, erken golün rüzgarını ardına alıp pupa yelken açılacağın an. Aman diyorsun skoru dengeledik, penaltılara kadar imkan varken, eldekini kaybetmeyelim. Sonra Edin Dzeko gelmiş otuz sekize. Adam tamam fırsatçı da ligi götürür o artık. Gol krallığında önde misal. Ne ki, bu düzeydeki maçta hantal kalır, atacağı bir gol, o da meçhul, otuz sekizlik tabanca bir Batshuayi var elinde, patlamaya hazır. Dzeko’yu gidişata göre nöbetçi sürersin. İlk maçta Ferdi ve Fred’in sakatlığı dedin, dün niye Fred’i aldın oyundan? Bu işlerde filozofluk, feylesofluk gitmez hocaa!
Yüz yirminci dakikada Bonucci’yi sokuyorsun oyuna. Duran top adamı ya! Mert Hakan’ın frikik hocası. Topçu mu aldık, mürebbiye mi belli değil. Ne hazindir ki, kaçırıyor penaltıyı. Tamam penaltı kaçırılır, kimler kaçırmadı bu mereti dünya futbolunda. Roberto Baggio göklere dikmiş topu zamanında da Bonucci kim bonus verecek? İyi de kardeşim Tadiç, Cengiz Ünder derken İtalyan işin çivisini çıkartır iyice. Spagettiye döndük mübarek. Tzolakis diye bir adam gelmiş bi toz olun gidin başımdan yapıyor. 2018 dünya kupasında arkadaşlarının, Danimarka milli takımında Kasper Schmeichel’i düzde bırakması misali Livakoviç’te sırıtıp kaldı adam. İsmail Yüksek oyundan alınmasa o penaltı golü yapardı belki de. Ya da İrfan Can sahada olsa. Bu hareketlerinle İsmail YK’ya dönersin hoca. Yüksek yüksek tepelere ev de kurdurmazlar adama sonrasında.
Şu kadar ki, en gerçekçi yorumu Faik Çetiner yapmış basında neme gerek. “Aslında ben İsmail Kartal’ın hala kafasının Süper Lig’de olduğunu düşünüyorum. Neden mi? Ne oyun planı, ne oyuncu hamleleri yarı finali istiyor gibi gelmedi. Ne dersiniz?” diyen yorumcumuza Allah denir, ne denir ki başka.
Aklıma vaktiyle Beşiktaş’ı çalıştıran Milne geldi. Üç sene üst üste şampiyon yapmıştı ya kartalı. Avrupa kupalarında her sene aynı senaryo sahnelenirdi halbuki. İlk turda elenirdi Beşiktaş. Zamanın yorumcuları da tartışmalı tertip ve taktiklerine yanıp yakılırdı İngiliz’in. Özünde kabahati yoktur belki. Disiplinlidir, saygıdeğer insandır, İngiliz beyefendisidir tam, vs. ama teknik adamlıkta ikinci sınıf bir kariyere sahiptir birader. Avrupa’da bir iki tur geçsem neye lazım, sezon sonunda yine benden şampiyonluk bekleyecekler demektedir hoca anlayana.
Hani derim ki, sevgili İsmail Kartal’da işin farkında. Bir Fenerbahçe klasiğidir nihayet, içeride Cimbom’u yenip şampiyon olmadın mı ağzınla kuş tutsan adamdan sayılmazsın. Görünen o ki, yine geliyor iş Fenerbahçe’nin sistemsel, yönetimsel zaaflarına.
L.T.
YORUMLAR
Yurtta ki futbol ve futbol muhabbeti bıktırdı. Ben Cimbomlu olsam da izlemiyorum artık. Futbol seyircisinin büyük çoğunluğu fanatik ve de aynı zamanda cahil ayak takımı. Yok arkadaş ben ''Ölmeye ölmeye geldik.'' diye bir tezahüratı kabul etmiyorum. Basket ve voleybol seyircisi de oyuncusu da daha efendi daha kaliteli, daha kültürlü bence. Şampiyonluk bu dört kulübün dışına çıkmadığı müddetçe bizden bir cacık olmaz. Nasıl ki seneler önce 3-1 lik Puşkaşlı Macaristan'ı yendiğimizi konuştuk durduk on yıllarca, senelerdir Galatasaray'ın UEFA şampiyonluğunu hala konuşuruz, ondan sonra elle tutulur bir başarı var mı yok. Böyle fasit bir dair içinde dolanır dururuz. Hala Trabzon'da olaylar çıkıyor, akıl da yok mantıkta... Sahan kapanacak işte geri zekalı kime ne yaptın kendine kulübüne yaptın. Paşa paşa geçer basket voleybol maçlarını izlerim. Futbolla işim olmaz...
levent taner
Ülkemizde maalesef spor algısı yaygın olarak futbola endeksli
Diğer branşlarda Avrupa, dünya, Olimpiyat şampiyonu olsan bu şaşaa, ilgi, alaka yok
Evet basketbol, voleybol, tenis, atletizm öne çıkmalı
Güreş, cirit, okçuluk ata sporumuz deriz, hava cıva
Okçulukta olimpiyat şampiyonu olan Mete Gazoz'u gazoz markası sananlar yok mudur sanki?
Nihayet hocam
Yüreğine, emeğine, kalemine, kelamına bereket
Katılım ve katkın dolayısıyla şükran duydum
Selam ve saygılarımla.