- 487 Okunma
- 8 Yorum
- 8 Beğeni
Ben Demek İstiyorum
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Benim kitabımda herkesin yaşadıkları yazıyor. Sıradan bir evlilik,alışılmış bir mutsuzluk, tüketilmiş umutlar.
Dayak yiyerek yaşayan bir kadın, dayak yemeden yaşayan bir kadın.Yemek yaparken eteğinden asılan çocukların ağlanmalarına eşlik eden arabesk şarkılar. Sonunda ölü bir adam ve bir de törelere kurban edilmiş bir hayat.Acım başka acılardan farklı değil, sevincim de öyle diyebilmeyi isterdim. Birbirine çok benzemesine rağmen yine de birbirinden çok farklı olan ama aynı hayatlar dediğimiz hayatlardan bir tanesi benim hayatım. Benim hayatım benim değildi.
Belki yirmi yaşıma kadar olan zaman bana aitti, yarısını yine aileme sayarsam, bütün ömrümden bana kalan on yıl. Sadece on yıl. Ömrümün geri kalanı benden çalınmış zamanlar. Bir Adama, üç çocuğa,akrabalara, komşulara, sözde arkadaşlara ve sokakta tanımadığım insanlara çaldırdım hayatımın geri kalanını.Kararlar insanların hayatlarını etkilerler ama bazen hayatınızın tamamını etkileyen bir tek karar olur.Sadece bir tek karar bütün hayatınızı belirler.
Yaşadıklarınız ne olursa olsun, sebebinin aldığınız o kararın olduğunu en iyi siz bilirsiniz, başkaları yaşadıklarınıza kader dese de. Kader olmadığını siz bilirsiniz. Bütün bunların sebebi, zamanında aldığınız o yanlış karardır, bunu sadece siz bilirsiniz.Başlarda anlatmaya çalışırsınız ama zamanla pes eder,kendiniz de buna kader demeye başlar ve bu yaşananları herkesin kabullendiği şekliyle kabullenirsiniz.Hayat böyle, hepimizi bir şekilde ikna ediyor eninde sonunda.
Eşyaların eskimesini, eskiyenin atılmasını ve bazen yerine yenisinin alınmasını kabul eder gibi, umutlarımızın, sevgimizin ve kendimizin eskimesini, atılmasını ve bazen yerine bir yenisinin konulmamasını kabulleniyoruz.Bizi bizden çalan, bize kendimizi unutturan ve nihayetinde bizi yok eden ne kadar çok şey var bu hayatta.Biz, kim bu biz? Ben demek istiyorum, artık ben. Kim bu ben? Babamın elini tuttuğu kızı olan ben mi, örgülü saçlarıyla terzilik kursuna giden ben mi, annesinin hışmına uğrayan ben mi, abisinin orospu gözüyle baktığı ben mi, erkeklerle arkadaş olabileceğini düşünen ben mi, inat uğruna evlenen ben mi, kucağında üç çocuk bulan ben mi? Hangi ben? Okul bahçesinde gelecek hayalleri kuran ben.Halk dansları öğreneceğim, voleybol oynayacağım, yabancı dil kurslarına gideceğim, dünyayı gezeceğim, evlenmeyeceğim diyen ben. Aşık olan yaşıtlarıma gülen ben, bana aşık olduğunu söyleyen erkeklerle dalga geçen ben. Saçlarımı örerken kurduğum hayallerimi istiyorum. Hatıra defterime yazılan dileklerin gerçekleşmesini istiyorum.
Bir inat uğruna harcadığım hayatımı geri istiyorum. Yanlış bir karar aldım ama bu sadece benim yanlışım değildi. Hepinizin bir payı var, hepinizin. Gözlerinizin,dilinizin, umduklarınızın, beklentilerinizin, korkularınızın, sanılarınızın payı var. Aslında kararım yanlış değildi, hakkında karar kıldığım insan yanlış insan çıktı. O da benim istediklerimi isteseydi, aldığım bu karar hayatımın en doğru kararı olabilirdi. O yaşarken benim hayatımdan çaldığı yetmezmiş gibi, ölüp giderken de beraberinde hayatımın geri kalanını da alıp gitti. Bir insanı tüketmek bu olmalı. O beni tüketti. O diyorum, onun bende bir adı bile kalmadı.
Yoruldum.Yoruldum artık kendime sarılmaktan.
YORUMLAR
Anlamlıydı.Bunca etki ve tepkiler karşısında bir hamur misali yoğurulmadan ben olabilmek...Arkamızdaymış gibi görünüp hayatı çöpe çevirip ortadan kaybolanlar ile yolların ayrılması zaten en güzeli.Başarabiliyorsak ben olma yolunda ilk adımı atabilmişiz demektir.
Muhteşem bir yazı ile hayata açılan peceredeki ışık güne yansımış zaten.Çaresiz iseniz çare sizsiniz demek oluyor bu.Kutluyorum haklı başarınızı.Sağlıcakla.Saygıyla.
Murat Kayali
Evet...
Belki bilinçli ya da bilinçsiz olarak hapsolma durumu bu.
Yaşamı felce uğratan tabuların kara döngüsü içinde olmayı kabullenmek, ne acı...
Trajikomik dahi olamayan ve dışarıdan musmutlu bir cephesi olan çoğu zaman... Ah ne derin bir aldanış, ne anlaşılmaz kayıplar...
İç dünyamızın tükenişi ve onun kairkatürüydü bu kıymetli yazı...
Teşekkürler, saygılar olsun kaleminize ve size, sayın Kayalı.
Murat Kayali
Bir dönem ben kimim dediğim zamanlar geçti gözümün önünden ben olabilmek için nelerden vaz geçmek gerekti
Bütün kadınları içine alan her duygunun içinde olduğu karışık bir hayatın içinden çıkıp özgüveni kaybetmeden kendimiz olabildik herşeye rağmen
Günün yazısı aklımın bir köşesinde asılı kaldı
Kutlarım kaleminizi
Saygıyla selamlıyorum yüreğinizi
Murat Kayali
her insanın baş ucuna koyması gereken bir yazı olmuş. okuyup okuyup ders alması gereken. tükeniyor ve tüketiyoruz maalesef. ve akillanmamak için büyük çaba gösteriyoruz. hâlâ. umarım aklımız daha fazla kalbimize hükmetmez.
teşekkürler yazı için
hürmetler
.
Murat Kayali
"Insan tercihini yaşar" denir ya toplumumuzda, o tercihe insanı götüren yola hiç bakılmaz!
Ziyan edilmiş bir hayatı yaşayan ben de son yıllarda sıkça, beynimde kurulu bir mahkemede buluyorum kendimi. Çoğunlukla sanık sandalyesindeyim ve sadece ben biliyorum beni o sandalyeye götüren yolda yaşananları....
Güne seçilen yazınızı tebrik ederim 🙏
Murat Kayali
Son cümleler, çok farklı bir yere götürdü beni. Değişik, değişik bir his...
Murat Kayali
Yüzlerce kadının sancılı hayatı.mukemmel anlatımından dolayı tebrik ediyorum.basarilar