- 206 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
YAPAY ZEKÂ
Akşamları haberleri dinlemek için televizyonların karşısına oturup haberleri dinleriz. Yurtta ve dünyada dönen olaylar hakkında bilgiler ediniriz; kimi haberler geleceğe dair içimizi ısıtır, ümidimizi yeşertir. Bilim ve teknolojinin insanlara sunduğu derin hizmetleri gördükçe dünyanın daha iyiye doğru gittiğini sanırız, ancak bilim ve teknoloji insanların geleceğini karartmaya, insan neslini yok etmeye odaklı olduğunu gördüğümüzde içimiz kararır, geleceğimizden ümidimizi keseriz.
Neden böyle oluyor? Diye sorarız kendi kendimize. Hangi insani bilimsel gelişmeler insanın geleceğini yok etmeyi amaçlayabilir ki? Düşünüyoruz doğal olarak! Bir yandan insanlara daha konforlu hayat sunmanın gayesinde olan bilimsel çalışmalar yapılırken, diğer yandan nükleer silahlar üretiliyor. Yediğimiz, içtiğimiz tüm gıda ürünlerinin GDO’su değiştiriliyor, insanlar çeşitli hastalığın pençesine düşüp ölüyor.
Yapay zekâ son günlerin en popüler gelişmesi. Ev işlerini yapmaya programlanmış yapay zekâların yanında endüstri alanında da yapay zekâların kullanılmaya başlaması insanların gelecekte işsiz kalma riskini getirmektedir. Bu durumda, ne olacak bu insanların hali, diye soruyoruz.
Üniversitelerimiz, artık teknoloji üreten nesiller yetiştirmek isteyecektir. Ya diğer meslek grupları ne olacak? Düşünelim bir an! Hasta tedavileri ve ameliyatları da robotlar tarafından yapılacak ise tıp fakülteleri ne olacak? Maden ocaklarında yüzlerce metre derinlikte ekmeğini kazmayla kazanmaya çalışan o emekçilerin hali ne olacak? Bu maden ocaklarına da mı robotlar girecek?
Ya tarımın hali ne olacak? Robotlar mı ekip, biçecek? Gübresini, ilacını ve yağmurunu da mı robotlar sağlayacak? Tarlaları da robotlar mı sürüp, nadasa bırakacak? İnsanlık için yeni bir dönem mi başlayacak acaba?
Aracımıza bindiğimizde, varacağı yere programlanmış araçlarımız mı bizi taşıyacak? Şoförlük mesleği ne olacak? Uçaklar da mı yapay zekâ ile yolcu taşıyacak. Bu durumda pilotluk mesleği ne olacak? Ya savaş uçakları? Masa başında bir tuşa basarak bir ülkenin başına tonlarca bombayı pilotsuz; yapay zekâlı uçak lar mı atacak? Bu teknolojiye erişemeyen ülkelerin hali ne olacak?
Hayat şartları zorlaştıkça ülkemizde ve dünyanın fakirlikten beli kırılmış insanları çektiği zorluğun neticesinde sosyal patlamalar yaşayacak ve yaşatacaktır. Bu insanlar yaşamak zorundadır! Ailesine bakmak zorundadır. Şöyle bir düşünelim bir an. Her insanın mühendis olma imkânı var mı acaba? Elbette her insanın böyle bir imkânı olmayacak. Peki bu durumda bu insanlar nasıl yaşayacak? Kimi insanlar, yaşamak için vur-kaç taktiği uygulayacak; yani yankesicilik yapacak. Ya da hırsızlıkta yeni metotlar geliştirecek. Dolandırıcılığın en modern yöntemini keşfedip, yaşamaya çalışacak. Son günlerde bile dijital ortamda insanların nasıl dolandırıldığına şahit oluyoruz ve aklımız dumura uğruyor; “bu insanlar, şeytana bile pabucunu ters giydirir” diyoruz öyle değil mi?
Ya öğretmenlik mesleği? Her ebeveyn, çocuğuna bir robot öğretmen mi alacak? Dersleri robotlar mı verecek? Böyle bir durumda yetişen öğrencinin nasıl bir sonuçla karşı karşıya kalacağını hiç düşündük mü acaba? Hazırcı nesiller yetişecek. Kitap okumayan, araştırmayan ve düşünmeyen bir nesil sizce nasıl olur? Robotlar tarafından eğitilip, yetiştirilen gençler hangi iş kolunda istihdam edilecek? Robotların her iş kolunda egemen olduğu bir dünya düzeninde hangi gencimiz iş bulabilecek? Teknoloji gelişmelidir, hem de çok gelişmelidir. Günümüz bilim insanları uzayda yeni yaşam alanları arıyor; uzay turizmini çoktan başlattı bile. Türkiye bu gelişmelerin neresinde acaba?
Bunlar güzel gelişmeler ancak teknolojiyi insanların alın terinin karşılığında kazandığı ekmeğini robotlara teslim etmenin bir mantığını göremiyorum. Bence bu durumda yapay zekâ veya robotlar, ölümün kol gezdiği iş kollarında kullanılmalıdır. İnsanların meslek alanlarına robotların egemen olması kesinlikle düşünülmemelidir.
Düşünelim bir an! Yapay zekâyı keşfeden insanlar olduğuna göre çağın hızla gelişmesi karşısında robotların beynine yeni bilgiler yüklenecek. Böylece yakın gelecekte askeri, sanayi, bilim ve endüstri alanında robotlar savaşı mı başlayacak acaba? İnsanın devre dışı bırakıldığı bir dünya düzeni nasıl bir düzen olacak, hiç düşündük mü?
İnsanoğlu, yaratılışı gereği meraklıdır. Bu merak insanları araştırmaya, incelemeye yöneltir. Her araştırmada yeni bilgiler edinir, bilgileriyle yeni keşifler yapar ve insan olmanın gereği yaptığından büyük bir mutluluk duyar. Robotların egemen olduğu bir çağda insanın bu duyguları da yok olup, gider. Düşünelim bir an! İnsan, kitap okuduğunda kitap okumanın ne olduğunu bilir ve mutlu olur. Şiir okur, şiire hayran kalır ve şiir yazma kabiliyeti olmasa da şiir yazmaya heveslenir. Robotların egemen olduğu bir düzende insani olan bu duygular hem aklımızı ve hem de hissiyatımızı yok edecektir. Robotlardan uydurma romanlar, hikayeler, şiirler ve destanlar dinleyeceğiz. Film senaryoları da artık robotlar tarafından yazılacaksa, oyuncuları kim olacak acaba? Perde ve sahne sanatı da böylece güme gidecek gibi gö-rünüyor. Böylece İnsanoğlu artık düşünsel faaliyetlerde de mi devre dışı kalacak acaba? Bilmediğimiz bir konuyu robota sorup, öğrenme kolaycılığının sonuçlarını hiç düşündük mü acaba?
Sonuç olarak; insanların egemen olduğu alanlara yapay zekâlı robotları doldurmak yerine insan odaklı projeler üretilmelidir. İnsanların hayatını tehlikeye atan işlerde robotlara yer açılmalıdır. Robotları üreten, düşünen ve insanlığın ufkunu ilimle, fenle ve teknolojiyle aydınlatan insanoğludur, robotlar değildir. Dünyayı ele geçirme amacı güden bu tür teknolojik gelişmeler kesinlikle insanlığı yok edecek çalışmalarda bulunmamalı; aksine insan beynini geliştirmenin yolunu ve yöntemini bulmalıdır.
Evrenimiz, tüm canlı türlerinin yaşam alanıdır. Para, şan, şöhret gibi tutkular asla insanlığın yok oluş fermanı olmamalıdır. Düşünelim bir an! Teknoloji ve endüstri alanındaki baş döndürücü gelişmeler, ozon tabakasının yırtılmasına sebep olmaktadır. Daha şimdiden bu yırtık Antarktika kıtası büyüklüğüne ulaştı bile. Bunun doğal sonucunda güneş ışınları doğrudan yeryüzüne gelmekte ve insanlarda, bitkilerde ve diğer canlı türlerinde farklı hastalıklara neden olmaktadır. Bu durum karşısında ister istemez “insanoğlu kendi dünyasını cehenneme çeviriyor” demekten kendini alamıyoruz. Ben, bu durum karşısında bir hayli endişeliyim! Ya sizler?
YORUMLAR
Adı bile şaibeli, yapay zeka hocam
Nasıl ki, doğa doğallığını kaybetti, gıda, giyim, her türlü yaşam birimi sentetik bir hal aldı, bu da zekanın sentetiği
Kapitalist sistemin yeni ayak oyunları hocam
Sendika, grev, dernek, toplantı, gösteri her şey kalkacak, kısaca sokak devreden çıkacak
Robot sendika kurmaz, greve gitmez, gösteri yürüyüşü düzenlemez, acıkmaz, uyumaz
Birkaç sene önce peyda olup, insanlığın başına bela olan Covit ve Corona eski salgınlar kabilinden değildi zannımca da, insanoğlunu eve kapatmanın test sürüşüydü kanımca da, ileride bu hastalıkların yeni formatlamaları gelebilir de
Robotlar çalışacak, insanlara çıkma sokağa hastalanırsın, yersen hesabına
Vasıfsızlık kalkacak bir kere, düz işçi görülmeyecek piyasada
İnsan eğer meslek ve vasıf sahibiyse ekmek yiyecek, giderek o yönde sistem şekillenecek
Gelişen teknoloji öteden beri bazı meslekleri ortadan kaldırır ya, bu da onun gibi
Düz işçilik, vasıfsız alanlar ortadan kalkacak, yahut robotlar yapacak
Esnek çalışma adı altında, evde çalışma yaygınlaşacak, evler tımarhaneye dönecek muhtemelen
Elbette iyi tarafından da alabiliriz, doğa temizlenecek, arınacak
Pandemi'nin yasak dönemlerinde de trafik ve sanayi devreden çıktığında yeşillikler kirden pastan arınmadı mı? Doğanın rengi geldiydi hani
Distopik yaklaşımlar hep vardır ya, küresel güçler insanlığa kumpas kurmakta inceden desem dudak bükülür
Hayırlısı Allah'tan ne diyelim, kıyamet alameti belki de, ya da görülecek günler vardır, insanoğlu da doyumsuzluğuyla, kıymet bilmezliğiyle hak ediyor bazı şeyleri belki, kim bilir
Nihayet hocam
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Selam ve saygılarımla.
levent taner
"Robotlardan uydurma romanlar, hikayeler, şiirler ve destanlar dinleyeceğiz. Film senaryoları da artık robotlar tarafından yazılacaksa, oyuncuları kim olacak acaba?" demişsiniz
Hani bir söz vardır
“Aslanlar kendi hikâyelerini yazmadıkça, avcıların hikâyelerini dinlemek zorundayız.”. der
Bu söz de muhtemelen, insanlar kendi hikâyelerini yazmadıkça, robotların hikâyelerini dinleyeceğiz halini alır.
Af edersiniz, hıahhh! Hıaahhhh! Deme de dur şimdi, hahır hahır gülme sesleri, efektleri kaplar ortalığı artık
Evlerden sesler yükselir, yüho! Yühoha! Yühohohahaha!
O değil de
Çocukluğumda "Savaş Yıldızı; Galaktica" adlı bir uzay dizisi vardı
Senturyon adlı uzaylı robotlar insanlığın son kalıntılarının düşmanıydı
Başka gezegenden gelirlerdi, Saylonlu olarak geçerlerdi hani, yakın gelecekte başka gezegenden gelmeyecekler, onlar aramızda artık, içimizden geçecekler böyle giderse
Neyse canım
Enseyi karartmayalım temelli de, bekle gör hesabına
Doğan gün nelere gebe değildir ki
Gecenin en koyu karanlık anını takiben tan ağarmaz mı?
Çalışmalarınızda başarılar dilerim benim hocam
Selam ve saygılarımla.
İlhan Kemal
Battlestar Galactica'nın orijinal öyküsünde Saylon kökeni
'In a distant star system, the Twelve Colonies of Mankind were reaching the end of a thousand-year war with the Cylons, warrior robots created by a reptilian race that expired long ago, presumably destroyed by their own creations'
olarak verilir.
2004 teki serilerde ise köken
'In the past, the Colonies had been at war with an android race of their own creation, known as the Cylons.'
diye değiştirilir. Belli ki 2004 e gelindiğinde serilerin yaratıcıları sizinle hemfikir olmuşlar. Saygılarımla.
Halit Durucan
levent taner
Değerli hatırlatmanız için müteşekkirim
Açıkçası 2004 yılına ait seriyi izlemedim, bana uyuyor deyip oraya atlamanın dayanılmaz bir hafifliği olsa da bu, "var olmanın dayanılmaz hafifliği" kabilinden olmayacak
Bu arada İngilizce cümleleri Google kanalıyla çevirdim de, aabooo! Demekten alamadım kendimi, şöyle böyle anımsadım da şüphesiz
"Uzak bir yıldız sisteminde, İnsanlığın On İki Kolonisi, uzun zaman önce nesli tükenmiş bir sürüngen ırkı tarafından yaratılan ve muhtemelen kendi yaratımları tarafından yok edilen savaşçı robotlar olan Cylonlarla bin yıllık bir savaşın sonuna yaklaşıyordu." İfadesi karşısında bilim kurgunun insan zihnine yaptığı yüklemeleri, uyandırdığı tasavvuru düşünmedim değil şöyle bir
Lise matematik derslerimizin vazgeçilmezi Mantık ve Önermeler dünyasını da belli belirsiz uyardı açıkçası
Bir önermenin değili, değilinin değili gibi hususlar hani
Nihayet hocam
Sağlıklı, mutlu bir ömrünüz olsun dilerim
Selam ve saygılarımla.