- 173 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kuran ve Bilim
Geçmişten günümüze sürüp gelen bir tartışma vardır. Bu tartışmanın temel sebebine bakıldığında; İslam’a ve Kur’an’a cepheden saldırmalar olduğu görülür. Hiçbir araştırmaya gerek duymayan bu tür insanlar, Kur’an’ı okuduklarını ancak deist ya da ateist olduğunu ileri sürmektedir. Daha da ileri gidip, “Kur’an ilme karşı değildir” anlayışını da şiddetle reddetmektedir. Ve diyorlar ki; Kur’an bir ‘çöl’ kitabıdır, hiçbir evrenselliği yoktur, Arap toplumuna hitap etmektedir. Ayrıca Hz. Muhammed’i peygamber olarak görmeyip, Arap toplumu içinden çıkan bir önder olarak görüyorlar ve Kur’an’ı da Hz. Muhammed’in yazdığını ileri sürüyorlar. Hızını alamayan bazı deist ve ateistler, Kutsal kitaplarda Sümer yazıtlarından alıntılar olduğunu söylüyorlar. Hızını alamayan deistler ve ateistler ve onların düşüncesine destek verenlerden duyuyoruz ki, Kur’an’dan çok sayıda ayet çıkarılmış!
Bu ve benzeri mesnetsiz iddialara cevap niteliği taşıyan çok sayıda Kur’an üzerinde yerli ve yabancıların bilimsel çalışmaları bulunmaktadır. Ben bu kitaplardan bazılarını okudum, bir takım notlar aldım ve sizlerle kısaltarak paylaşmak istiyorum.
Kur’an’ın temel amacı; Tanrı varlığını insanlara en doğru biçimde anlatmak; toplumda adaleti, barışı, huzuru sağlamaktır. Yüce Allah, yarattığı kullarının yeryüzüne, gökyüzüne bakarak kendi kudretinin anlaşılmasını istemiştir. İşte ilgili ayetler:
Ankebut Suresi 20 ayet: “De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın da Allah’ın varlıkları ilk defa nasıl yarattığına ibretle bakın. Allah, kıyametten sonraki ahiret hayatını da işte böyle yaratacaktır. Şüphesiz Allah’ın her şeye gücü yeter. 21: Allah, dilediğine azap eder, dilediğine de merhamet eder.”
Hac Suresi 46. Ayet: “Onlar, hiç yeryüzünü dolaşmadılar mı? Dolaşsalardı eğer, gördüklerini düşünecek akılları, kalpleri olurdu, söylenenleri duyacak kulakları olurdu. Unutmayın, gözler görmemezlik, akıl ermemezlik etmez. Fakat göğüslerin içindeki kalpler, basiretler kör kesildiği için keyfiliğe, taklide ve saplantıya dayalı olarak akıl kötüye kullanılmıştır. Gözlerin gördüğünden, muhakemeler, mukayeseler yaparak faydalanmaz.”
İnsanların aklını kullanmasını öğütleyen çok sayıda ayet vardır. Hangi ayete bakarsanız bakın, insanları düşünmeye, anlamaya ve araştırma yapmaya teşvik etmektedir. Yüce Allah, hiçbir ayetinde ilme sırt çevirmemiştir. Kur’an’ın ilk ayetinin ‘oku’ olduğunu da aklımızdan çıkarmayalım. İlmin ilk basamağı okumaktan geçmektedir. Pek çok ilahiyatçı Allah’ın ‘oku’ emrini sadece yazı okuma olarak değil, ayetlerde belirtildiği gibi kâinatı incelemek ve araştırmak anlamına geldiğini söylemektedir.
Yüce Allah, Hz. Muhammed’in gönlüne-zihnine yazdığı ayetleri koruma altına aldığını ve bu sebep ile Kur’an’ı bozmaya hiç kimsenin gücünün yetmeyeceğini beyan etmiştir. Şimdi bu konuyu ayetler ve araştırmalar ışığında görelim:
“Şüphesiz o Kur’ân’ı biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.” (el-Hicr, 15/9)
Şimdi sırasıyla Kur’an’ın hangi ilahi ilim ile koruma altına alındığını ve asla insan yazması olamayacağını kısaca belirtelim:
a-) Kur’an’daki kelimeler ve harfler tam sayı haline getirilemez.
b-) Batılı bir bilgisayar uzmanı Kuran’daki sayı sistemi için sadece besmeledeki kelimeler için ilgili hesapları tutturabilmek için 62 septilyon kez yazılması gerektiğini tespit etmiştir. Yani Kuran’ın matematiksel entegrasyonunun sağlanabilmesi için gerekli olan deneme sayısıdır ki; bu sayı tam olarak 8 milyar yıla denk gelmektedir, diyerek Kur’an’ın bir insan eseri olamayacağını bilimsel olarak kanıtlamıştır.
c-) Kur’an’ın pek çok ayeti, 19 sayı sistemine göre indirilmiştir. Bunu fark eden Elmalılı Hamdi Yazır’ın tespitleri şöyledir: Besmelenin 19 kelimeden oluşması, bu kelimenin her bir harfinin insanın bir yanından ilgi kurmasındandır. Cehennemde 19 meleğin oluşu, Kuran’ın 114 sureden oluşu ki; bu sayı 19x6 olması, Kuran’ın baştan sona matematiksel sırlarla şifrelendiğinin apaçık ispatıdır.
d-) Kuran ve İslam üzerine çok sayıda araştırma yapan Batılı araştırmacı Roger Garaudy, Kur’an hakkında şöyle söylemiştir: “Kur’an, çağların en önünde giden Allah kelamıdır. Bu sebeple benim doktrinim Kur’an’dır. Çünkü Kur’an, yeryüzünde eskimeyen, çağları arkasından sürükleyen bir kitaptır.”
e-) Merhum Onk. Haluk Nurbaki’nin bilimsel tespitlerine göre Kur’an’da pek çok ayetin kelime ve harf sayısı 19 ve katları kadardır. Ayrıca besmele 19 harftir ve Sure-i Yusuf’ta insanın 19 özelliğine işaret etmektedir.
f-) Haluk Nurbaki devam ediyor: Alak Suresinin ilk beş ayeti 19 kelimeden kuruludur ve harf sayısı da 19’un tam katıdır. (4x19)
g-) Kur’an, Müdessir suresinin 30. ayeti ile 19 sayısı hakkında insanlara şöyle sesleniyor: “Üzerinde 19 vardır, (üzerine 19 mu-sallat edilmiştir.”
h-) Pek çok batılı araştırmacı, Kur’an’ın 19 sayı sistemi hakkında şöyle demişlerdir: Bu sistemin oluşabilmesi, 626 septilyonda bir ihtimaldir. Bu sebeple Kur’an ancak Allah’ın kelamıdır.
ı-) Furkan Suresi 53. Ayet: “Ve iki denizi serbest bırakan O’dur. Biri lezzetli ve tatlı, diğeri tuzlu ve acı. Aralarına bir perde koydu; birbirine karışmasını engelledi.”
Kaptan Kusto, Atlas Okyanusu ile Cebeli Tarık Boğazı’nda yaptığı bir deniz araştırmasında Akdeniz ile Atlas Okyanusu’nun bir birine karışmadığını, iki suyun birleşmesini engelleyen deniz dibinden gelen güçlü su tazyikleri olduğunu tespit etmiştir.
i-) Dağların durumu: Enbiya Suresi 31. Ayet: “Yeryüzünde onları sarsmasın diye sabit dağlar yarattık.” Nebe Suresi 6 ve 7. Ayetler: “Biz yeryüzünü bir döşek kılmadık mı? Dağları da birer kazık.”
Dünyaca ünlü denizaltı jeologlardan olan Prof. Siaveda şöyle söylüyor: “Kıtalardaki dağlar ve okyanuslardaki dağlar arasındaki temel fark materyalindedir. Fakat her ikisinde de dağları destekleyen kökleri vardır. Kıtalardaki dağlarda hafif ve yoğunluğu az madde yerin içine doğru kök olarak uzanır. Okyanuslardaki dağlarda da dağı kök gibi destekleyen hafif madde vardır. Köklerin fonksiyonu, Arşimet Kanunu’na göre dağları desteklemek içindir.
Amerika Bilim Akademisi eski Başkanı Frank Press, Eearth (Dünya) adlı eserinde dağların kazık şeklinde olduğunu ve yeryüzüne derinlemesine gömülü olduğunu ifade etmiştir.
Zümer Suresi 6. Ayet: “O, sizi annelerinizin karnında bir yaratılıştan sonra başka bir yaratılışa dönüştürerek üç karanlık içinde yaratır.” Bu ayeti Onk. Haluk Nurbaki şöyle izah ediyor:
-Birinci karanlık: Karanlık bir tünel olan fallop.
-İkinci karanlık, doku fazıdır. Anne rahminin iç derisi içindeki karanlık bir ormanda.
-Üçüncü karanlık: Organ fazı. Amnion suyu dediğimiz bir sıvı ile kapalı olan ve deniz dibini andıran bir bölge.
-Kara delikler: Vakıa Suresi, 56-75. “…Hayır, yıldızların çöktüğü yere (karadeliğe) yemin ederim.
Günümüz bilim insanlarının gözlemlerine göre kara delikler, yıldızların enerjilerini kaybetmesiyle yani içe çökmesiyle meydana gelir. Enerjisini içe hapseden yıldızlarda muazzam bir çekim gücü ortaya çıkar.
-İndirilen demir: Hadid suresi, 25. Ayet: “Pek sert olan ve insanlara birçok faydası olan demiri Biz indirdik.”
Kur’an’da demirin önemine dikkat çeken bir başka gizli gerçek daha vardır: Demiri ifade eden Hadid Suresi oldukça ilginç iki matematik kodu içerir. “Al-Hadid” Kuran’da 57. Suredir. Harflerinin numerolojik değerleri toplandığında Arapça “Al-hadid” kelimesinin ebcedi de 57’dir. Nümerolojik olarak yalnız hadid kelimesinin değeri 26’dır ve 26, demirin atom numarasıdır.
-Denizlerdeki karanlıklar: Nur Suresi, 40. Ayet: “Yahut yoğun bir sisle birlikte dalga üstüne dalganın örttüğü engin bir denizin ortasındaki karanlıklara benzer. Üst üste yığılmış karanlıklar... İnsan elini uzattığı zaman nerdeyse onu bile göremez. Allah’ın ışıktan yoksun bıraktığı kimsenin hiçbir ışığı olamaz.”
Konumu, makaleme sığdırabilmek için çok özet geçtim yine de makale sınırlarını aşmış durumdayım, fakat finalini de deistlere ve ateistlere bazı sorular sorarak tamamlamak istiyorum.
-Kur’an’ın evrensel olmadığını ileri sürenler, ilgili ayetlere baktılar mı? Bu ayetlerde tüm insanlığa bir çağrı yapılmıştır.
-Kur’an’ın bir çöl kitabı olduğunu ileri sürenler, evet Kur’an çölde inmiştir ve buradan azgınlıkta sınırları aşmış olan Araplara ve diğer azgınlıkta sınırları aşan hadsizlere barış çağrıları yapmıştır. Kur’an’ın çağrısı, yanlış din algılarını doğru din anlayışı ile düzeltmeye yönelik olmuştur. Hz. Muhammed, bir peygamber ve önder olarak üzerine düşen görevi yerine getirmek için Doğu Roma İmparatoru Herakleios’a, Pers Kralı II . Hüsrev’e, Etiyopya kralı Necaşi’ye, Mısır valisi Mukavkıs’a, Bizans Suriyesinin kralına ve Arap satrapına, İran Hükümdarı Kisra’ya, Doğu Arabistan’ın bazı aşiret reislerine elçiler ve İslam’a davet mektupları yollamıştır.
-Kuran’da 19 sayı entegrasyonunu ve muazzam bir ahengin olduğunu gördük. Kuran ayetlerinin insan eseri olamayacağı bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. Hz. Muhammed, bir hesap uzmanı değilken nasıl olmuş ki, bir besmelenin bile 19 entegrasyonuna tam uyum sağlaması için 62 septilyon deneme yapmış? Ayetlerin tamamının uyum sağlaması için 626 septilyon defa denemeyi nasıl olmuşta başarabilmiş? Septilyon, bana göre sonsuzluğa işaret eder. Gelmiş geçmiş tüm insanlar bir araya gelse bile ayetlerden birinin bir benzerini yazamazlar. Kuran’da Yüce Allah inkârcılara Bakara Suresi 23. Ayetiyle şöyle cevap vermiştir: “Yok, eğer sizler kulumuza bildirdiğimiz Kur’an’dan şüphe ediyorsanız, haydi ona benzer bir sure getirin. Allah’tan başka bütün bilgiçlerinizi de yardıma çağırın, eğer doğru sözlü kimselerseniz.”
-Hz. Muhammed, bir deniz bilimci ve jeolog değilken, iki deniz suyunun birbirine karışmadığını, dağların köklerinin olduğunu nasıl bilmiş?
-Hz. Muhammed, bir jinekolog değilken, anne karnında üç karanlık bölgenin olduğunu nasıl bilmiş?
-Kuran’ın Sümer tabletlerinden alıntılar yapılarak yazıldığını iddia edenler oradan, buradan ısmarlama cümleler, Kuran’ın 19 sayı entegrasyonuna nasıl olmuşta adapte olmuş? Böyle temelsiz iftiralar ve iddialar bilime ve akla hakarettir!
-Hz. Muhammed, demir madeninin ebced hesabının 57 olduğu-nu, atom numarasının da 26 olduğunu nasıl hesap edebilmiş?
-Kuran’dan bazı ayetlerin yok edildiği iddiasına şöyle cevap verelim: Madem o ayetlerin yok edildiğini iddia ediyorsunuz, o ayetler hangileridir? Hangi ayet olduğunu o günden bugüne kadar ispat edemediniz! Şayet böyle bir şey olsaydı, Kuran’ın 19 sayı sistemi kendi içinde alarm verirdi; Kuran’ın sayı sisteminde uyumsuzluk ortaya çıkardı, diyerek konumuzu kapatıyorum.
YORUMLAR
Kur'an bir anlamı da bilenler bilir ''Okunan Kitap.'' tır. Sürekli okunduğu zaman, okuduğunuz zaman o da sırlarını bilgilerini size açıyor. Laf olsun diye okumamak lazım. Bir çok Hristiyan okuyunca Müslüman olmuştur. Örnek mi dolu... Muhammed Ali Clay, Kaptan Jak Kusto, Roger Geradiy... Hristiyanlar bilenler bilir Tanrıyı teslis insancıyla üç zannederler, ha keza Yahudiler de sadece dünyanın ve cennetin kendilerine ait olduğunu iddia ederler, Hazreti Üzeyir'e Allah'ın oğlu demişlerdir. Kur'an ifadesiyle ''Hak geldi batıl zail oldu.'' olacaktır da mutlaka... İlk emri ''OKU'' okuyalım ve okutalım çocuklarımızı, hayatı da okutalım, başka başka kitapları da okutalım. Geri kalmışlık zincirini ancak böyle kırabiliriz... Kutlarım yürekten değerli Hocam anlamlı bir yazı olmuş...