- 519 Okunma
- 10 Yorum
- 8 Beğeni
Mektup Yazdım Hasan'a !
Ben çok kitap okuyorum. Evin her tarafı kitap kaynıyor..
Sigara tiryakiliği gibi. Habire alıyorum. 100’den fazla da henüz okumadıklarım var.
Bir kısmı da arabamda.
Fırsat buldukça okuyorum.
Yıllar önce bir kitaba başladım. Gitmiyor. Ham armut gibi boğazıma durdu gitmiyor. Eskişehir Yolunun ıssız bir yerinde sağa yanaşıp yavaşladım. Sağ ön camı açıp -hiç yapmadığım bir şey yaptım- kitabı camdan dışarı fırlatıp attım.
Sonra üzüldüm.
Bulan biri, kitap buldum diye sevinecek, okumaya çalışacak. Olan ona oldu!
Yaşamımızda okumakta var, yazmakta!
“Mektup yazdım Hasan’a, ha Hasan’a ha sana” demiş birisi.
Hasan’a yazdığın mektup anlaşılır olmalı kardeşim.
Daldan bir yaprağın yere düşüşünü beş sayfada anlatmak maharetse varsın beş sayfada anlatsın mektubun sorun değil. Ama yaprak yere düşsün arkadaş. Net olarak düşsün.
Havada kalmasın.
Soyut ve anlaşılmaz kavramlarla kelime karmaşası yapıp okuyucunun kafasını karıştırmaya, yaprağı havalarda bırakmaya ne lüzum?
“Ahmet sabah saat 06 ‘da parkta yürüyüş yaptı, eve geldi.”
Gelsin abi. Bir an önce gelsin.
Tamam sabah erkenden kalksın. Sıcak yatağından çıkıp üzerine bir şeyler giysin. Sabahın serinliğinde birazcık üşümeyi göze alıp parka gitsin. Bir saat (hadi iki saat) yürüsün. Baharın, hatta yılın en güzel günlerinde ağaçların çiçek açmasını, dalların tomurcuklanıp yaprağa durmasını gözlemlesin. Çimenlerin yeşilliğinden, çiçekten böcekten, kuşların cıvıltısından, havuzdaki suyun şırıltısından, kulaklığındaki şarkıcının mırıltısından zevk alsın.
Ama!
Eve gelsin abi. Oralarda üşütüp hasta masta olmasın Allah muhafaza…
-
İnce Memet’te “ve” var. Sayfa 13’e bakın.
-
Deprem sonrası askerler komutanlarına hırpani kılıklı birini getirdi.
- Yıkıntılar arasından bir şeyler alırken yakaladıklarını söylediler.
Elinde çantası vardı. İçinde bir şeyler…
Komutan
- Neler aldın, çıkar bakalım, dedi.
Adam çantasından bir küçük su, bir kitap çıkardı. Gayet mahcup bir de Atatürk resmi çıkarınca komutan boğazı düğüm düğüm, gözleri nemli,
- Onu gizlemene gerek yok. O hepimizin dedi.
Suat Zobu
YORUMLAR
Anton Çehov'un yazım aşamasında konu ile ilgili ayrıntıların önemine ve bu ayrıntıların işlevselliğine değindiği bir sözü vardır.
'' eğer ilk sahnede duvarda bir silah asılıysa, sahne sonunda o silah mutlaka patlamalıdır''
velhasıl yazan kalem okuyucuyu gereksiz ayrıntılarla sıkarak boğmamalıdır. ki aldığımız kitapları emeğe hürmeten son sayfasına kadar rahatlıkla okuyalım.
suat bey kaleminize sağlık
ilgi çekici bir konuydu
selam ve saygı ile
Ahmet eve dönsün, Ayşe tatile çıksın...
Durun o pencereden atılan kitabı tahmin edeyim: Marcel Proust'un Kayıp Zamanın Peşinde'nin ilk cildi Swann'ların Tarafı'yla!
Bazı kitapları okumak zordur. Bazen de okuyucu olarak biz durumu zorlaştırırız. Daha bu sabah kahvaltıda (İş seyahatindeyim) okumaya çalıştığım kitabın hemen her cümlesi bende ayrı bir çağrışım yapıyordu. Kitabın bir ahım şahımlığı yoktu ama nedense aklım her kelimeye reaksiyon veriyordu. Bir bakıyordum hayal ederken iki sayfa "okumuşum". Dönüp baştan okumaya başlıyordum ve bir yerde yine kayboluyordum. Proust'un Madeleine bisküvisi gittiğim yerden gelemiyorum (Proust'un geri gelmesi 3313 sayfa sürmüş)
Öte yandan şöyle romanlar yazmayı da hayal ediyorum:
"En baştan söyleyeyim, katil uşak. Şimdi geri kalan 612 sayfada katilin niye adamın karısı, kızı, sevgilisi, patronu, asistanı ve köşedeki bakkal Muhittin Efendi olmadığını anlatacağız"
Bence elinizdeki bir yol hikayesiymiş, varmanın önemli olmadığı.
Çok güzel, kendini okutan bir yazıydı. Saygılarımla.
Anlamlıydı.Bazı kitaplar vardır, Leb 'i tanımlamadan leblebiyi önüne koyar okuyucunun.Giriş bölümünden sonucu bilirsiniz.Bazı kitaplar da vardır.İçine girince derin bir kuyudur.Her kulaçta yükselmek yerine derinlere inersiniz.Güneşi göremezseniz sıkılırsınız.Bazı kitaplar da bulmaca gibidir.Her kareden sonra büyük bir haz alırsınız ilerledikçe.Sonuçta insanın bir saati bir satini tutmuyor.İlk başta anlamadığımız bir kitap bir gün sonra tekrar ele aldığımızda çorap söküğü gibi ilerliyor adeta.
KONU ATATÜRK OLUNCA AKAN SULAR DURUR.HER TÜRLÜ ANLATI YÜREĞE VURUR.
Üstadı selamlıyorum.Sağlıcakla.Saygıyla.
neneh. tarafından 13.4.2024 18:12:18 zamanında düzenlenmiştir.
Biliyorsun bayramda Antalya'daydım.
Antalya da tanıdığım bir sahaf var. Bizim topraklardan.
O na uğradım:
"İşler nasıl hemşerim?"
"İnternet yaygınlaşınca sahaflığın pek tadı kalmadı. Ama birisi Eskişehir yolunun ıssız bir yerinde bir kitap bulmuş. Bana getirdi. Kitap çok değerli her okuyanda anlayamaz. Verdim eline üç beş kuruş meraklısına 100 bine sattım. Rahatladım.
Arada bir Eskişehir yolunun ıssız yerlerini dolaşıyorum. Belki birileri yine kitap atarda değerlendiririm diye."
Sevindim tabii. Ne de olsa toprağımız.
Sitemizde de gerçek edebiyat yapan, bir paragrafı bir cümlede anlatan çok değerli yazarlarımız var. Bir gün onlarda kitap bastırır. Senin benim gibi ne dediğini anlamayanlar arabanın camından atar. Kıymet bilenin eline geçerde değer kazanır.
Bayram dönüşü evime döndüm. Bu yazını okudum. Hem güldüm hem düşündüm.
GARDAŞIM BENİM...