- 293 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ARİFE GÜNÜ
Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan... Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç... ________________ Benim adım SABAH... Sevgiye başlangıcım ben…
Her sabah dünya yeniden kurulur, her sabah şartlar yeniden oluşur, her yeni gün umutları yeniden getirir…
Değerli dostlarım; işte ramazan geldi selam verdi misafir oldu artık elveda deme zamanı geldi bugün arife günüdür… Arefe, İslam dininin kıymet verdiği günlerdendir. On bir ayın sultanı olarak adlandırılan Ramazanı Şerif’in son günüdür. Arife, İslam dininin kıymet verdiği günlerdendir. Arife günü bayramı karşılamanın coşkusuyla, mübarek Ramazana veda etmek demektir.
Müslümanlar en büyük mutluluk ve sevinç günlerinden biri olan Ramazan Bayramını heyecanla bekliyor.
Peygamberimiz Muhammed Mustafa’nın (SAV) bildirdiğine göre: “Günlerin en faziletlisi Arife günüdür. Faziletçe cumaya benzer. O, cuma günü dışında yapılan yetmiş hacdan faziletlidir. Duaların en faziletlisi de Arife günü yapılan duadır. Benim ve benden önceki peygamberlerin söylediği en faziletli söz de: "Allah birdir, O’ndan başka ilah yoktur, O’nun ortağı da yoktur" sözüdür.” (Muvatta, Hacc 246)
Arefe Günü, İslam dinine göre bayramı müjdeleyen gün olarak tanımlanıyor. Arefe günü, kıymetli geceye kendinden sonra gelen günün ismi verilir. Arife, Kurban Bayramı’ndan bir önceki gün, hicrî takvime göre Zilhicce ayının 9. günüdür. Başka güne arife denmez. Ülkemizde Ramazan Bayramı’nın bir önceki gününe de arife denmiştir. Resulullah’ın (sav) bildirdiğine göre: "Günlerin en faziletlisi arife günüdür. Faziletçe Cumaya benzer. O, Cuma günü dışında yapılan yetmiş hacdan faziletlidir. Duaların en faziletlisi de arife günü yapılan duadır. Peygamberimiz bayram gecesi hakkında bakın ne diyor: ’Ramazan ve Kurban bayramı gecelerini sevabını Allahtan bekleyerek, ibadetle geçiren kimsenin kalbi kalplerin öldüğü gün ölmez.’
İnsanoğlunda, yüce bir varlığa sığınma ihtiyaçtır. Bu sebeple dua, insanda doğuştan var olan bir duygudur. Her zaman dua tavsiye edilmekle birlikte, kabul olma ihtimalini artırmak için bazı zaman ve mekânları gözetmek ve bunlara uygun ifadeleri de seçmek gerekmektedir.
Bunlardan olarak Arife günü de bol bol şehadet getirmek gerekir.
Çünkü şehadet Allah‘ın bu günde tamamladığı dinin aslı ve esasıdır. Ahmed b. Hanbel‘in el-Müsned‘inde Muhammed b. Abdillah b. Amr‘ın belirttiğine göre Arefe günü Rasûlüllah (s.a.v.) en çok şöyle dua ederdi:
―Allah ‟tan başka ilâh yoktur. Onun ortağı yoktur. Mülk ve hamd ona aittir.
Hayr onun elindedir. O her şeye gücü yetendir.”33
Tirmizî‘de (v. 279/892) ve Mâlik b. Enes‘in (v. 179/795) Muvatta‘ında ifâde
―Duanın hayırlısı Arefe gününde yapılan duadır. Benim ve benden önceki Nebîlerin söylediği en hayırlı dua şeklindedir.
Allah Teâlâ bazı zamanları diğer zamanlara fazilet bakımından üstün kılmıştır. Ramazan ayının diğer aylara, Kadir gecesinin diğer gecelere ve Cuma gününün diğer günlere üstünlüğü gibi…
Arife günü de faziletli günlerden birisidir. Arife günü mübarek bir gündür; çünkü Hac ibadetinin önemli bir rüknu olan vakfe bugünde yapılmaktadır.
Allah Teâlâ, insanlar içinde Hz. Muhammed‘i (s.a.v.), Şehirler içinde Mekke‘yi, aylar içinde Ramazan ayını, geceler içinde Kadir Gecesi‘ni, günler içinde de Cuma gününü seçmiştir. O, Şehirler içinde Mekke‘yi seçti; çünkü yeryüzündeki ilk mescit oradadır. Aylar içinde Ramazan‘ı seçti; çünkü onun bünyesinde Kadir Gecesi bulunmaktadır. Geceler içinde Kadir Gecesini seçti; çünkü o gecede Kur‘an inmiştir. Günler içinde Cuma gününü seçti; çünkü o gün kılınan Cuma namazı, Müslümanların bir araya geldiği anları ifade etmektedir.
Ramazan Bayramının arifesinde öncelikle Ramazan’ın kazanımlarını unutmamız gerekir.
Bir Müslüman olarak arife gününü hangi ibadetler yapılır ondan bahsedelim.
Arife günü kuşluk namazı ve şükür namazı kılınmalıdır. Gündüzünü ve ramazanın son gününü ihyaya çalışılmalıdır. Fitre veremeyenler filtrelerini vermelidir. Fakir, muhtaç, muhacir, evsiz, yurtsuzlar ve yetimlere elimizi uzatmalı, onları da yarınki bayrama hazırlayarak bayram sevincine ortak etmeliyiz. Hediyelerle çocukları ve büyükleri sevindirmeliyiz. Unutmayalım ki, ihtiyaç sahiplerini sevindireni Allah sevindirir. Gariplere, yoksullara sığınak olanlara da Allah yardım eder, merhamet edene merhamet edilir. Kabir ziyaretleri ederek ölülerine, Kuran okumak, onlara hediyeler göndermek çok faziletli ibadetlerdendir ziyaretleri, yapılarak anne, baba ve akraba ziyaret edilerek hayır dualarını almak gerekir Yine Arife günü imkânı olanların cami ve mescitleler de birlikte hatimler yapmak, istiğfar, salavat, kelime-i tevhitler okumak, faziletli ibadetlerdendir.
Çocukluğumuzda büyüklerimizin bu günü, yani arife gününü sünnete uyarak önemsediklerine, tatlı telaşların yaşanmasına imkân verdiklerine şahit olurduk.
Çocuklar serbest bırakılır, evlerin tüm bölümleri baştanbaşa elden geçirilir; camlar, çerçeveler, yüzeyler, basamaklar, bahçeler temizlenir, odalar tam gün havalandırıldı. Bayramlıklar almak için ailece çarşı ve pazara gidilirdi. Bayramda gelecek olan misafirlere ikram edilmek üzere şerbet, tatlı ve börekler hazırlanırdı.
Şehirlerde belediye görevlileri rutin temizliğin dışına çıkarak ekstradan cadde, sokak ve meydanları temizlediği gibi ilave olarak şehir mezarlığını da temizler, kabir ziyaretçilerine hazır hale getirirlerdi.
Duaların en faziletlisinin Arife günü yapılan dua olduğuna inanılırdı. Bunun için de ikindi vaktinden sonra evlerde Kur’an-ı Kerim’den sureler okunur (Yâsin, Mülk, Nebe’), o akşama özel olduğu bilinen dualar edilir, vefat edenlerin ruhlarına ulaşması için dilek ve temennide bulunulurdu. Kur’an okumasını bilmeyenler de Arife gününe hürmeten bilen birisini eve davet eder, iftar öncesinde ya da sonrasında insanlara verilen en kıymetli vakitleri ibadet ve dualarla tamamlamaya çalışırlardı. Evlerde okunan Kur’an-ı Kerim, hep bir ağızdan getirilen Kelime-i Tevhid ve Şehadet sesleri sokaklara taşardı.
7’i den 70’e herkes Allah-ü Teâlâ’nın kıymet verdiği Arefe gününe hürmet ederek bilinçli bir şekilde yaşamaya çalışırdı. Hürmet; verilen nimeti idrak etmekle, verileni bilmekle, görebilmekle, şükürle olur.
Sünnete sadık kalarak, gelenek ve görenekleri gözeterek Arefe gününü ve gecesini de ibadetle geçirenlere ne mutlu,
Mübarek gün ve geceleri, insanların, hayatın tek düzeyliğinden çıkmaları için bir fırsat olarak değerlendirmek gerekir. Bu durumda, mübarek gün ve geceleri, mutluluklarımız için şükrümüzü, sıkıntılarımız için de sabrımızı artırmak için karşımıza çıkan önemli bir fırsat olarak görmek mümkündür. Ayrıca günahların bağışlanmasında, iyiliklerin artmasında zaman ve mekânların katkısı büyüktür.‖
Bundan dolayı bazı ayların, günlerin, gecelerin diğer ay, gün ve gecelere üstünlükleri vardır.
Mübarek ay, gün ve gecelerden değerlendirmek istenilen vakit ne kadar faziletli ise o zamanda yapılan ibadetten istifade de o derece fazladır.
Benim çok sevdiğim ve de çok hoşuma giden bir söz vardır ki bu her şey için geçerlidir.
"Yaşamadığın din senin dinin değildir…” Yaşamadığın boş geçirdiğin günün senin olmadığı gibi
Hz Ömer derki! “İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.” Gerçekten çok enteresan ve günümüzdeki yaşam tarzı aynı buna benziyor… Kim kime tım tıma… Herkes tatil derdinde…
İslam dini; İnsanoğlu toplum hayatında, huzur, mutluluk ve sükûnetin hâkim olmasını, seyyal hayatta dost ve birliktelik açısından ilahi emir gereği kardeşlerinin acı ve sevinçlerine ortak olmayı amaçlar.
Yine Kardeşler arasındaki güçlü bağın tesisi için, iyiliği, fedakârlığı, yardımlaşma ve kardeşler arasında dayanışma ve paylaşma ruhunu emreder, kötülüğü, bencilliği ve cimriliği ise yasaklar. İnsan, yaratılışı gereği bir diğerinin ilgi ve sevgisine, yardım ve desteğine ihtiyaç duyar.
Bu hususta Yüce Allah (cc) bizlere şöyle buyuruyor; “Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Bir kısmı diğerini istihdam etsin diye çeşitli alanlarda kimini kimine, derece derece üstün kıldık. (Zuhruf, 43/32.) buyurarak bu gerçeği bize haber verir.
Allah‘ın kulları ve Müslümanlar olaraktan bizlere düşen görev sahip olduğumuz imkânları bencilce kullanmak değil, kardeşleriyle paylaşmamız gerekmektedir.
İşte İslam’ın emri gereği insana paylaşma bilinci kazandıran, böylelikle hem dünya ve hem de ahiret mutluluğuna, nihayetinde Rabbinin rızasına kavuşturan tüm ibadetlerin ortak adı infaktır.
İnfak; kişinin Allah’ın kendisine emanet ettiği mal ve servetten, maddi ve manevi nimetlerden başkalarını da yararlandırmasıdır. Bütün canlılara iyilik yapma ve yardımda bulunma çabasıdır.
Bunu yaparken de en başta anne babaya, eş ve çocuklara, yakın ve uzak akrabaya, arkadaş ve komşulara hâsılı tüm insanlara faydalı olması gerekir…
Bayram sevinç, neşe, sevme, sevilme ve sevindirme günleridir. Bu anlamlarına uygun topluca bayramı değerlendirelim. Bayram, her yıl gelip geçen bir tatil günü değil, insani ve dini güzelliklerin birlikte yaşandığı, birlik, beraberlik, sevgi ve saygının en güzel örneklerinin sergilendiği, toplumun bütün kesimlerinin birbiriyle kaynaştığı paylaşma ve dayanışma günleri olarak değerlendirilmelidir. Kırgınlığa, dargınlığa bu bayramın getirdiği neşe ve sevinç ortamından faydalanarak son vermeye gayret edelim. Allah-ü Teâlâ Müslümanlar arasındaki kardeşlik bağının güçlenmesi için çeşitli vesileler yaratmıştır. İşte Ramazan Bayramı bu vesilelerden biridir. Bayram toplum olarak kutlanıldığı zaman bir anlam kazanır. Bayram günleri, tatil günleri olmaktan öte, bize bir takım yükümlülükler yükleyen günlerdir…
Hz. Mevlana’nın şu sözü ile sonlandıralım bu gün ki yazımızı; "Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün…
Olduğu gibi görünen, ya da göründüğü gibi olan herkese sevgi ve muhabbet ve selam olsun…
Güzelliklerle ve iyiliklerle geçecek bir Salı günü dilerim.
Kim; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım...’______Her bir yüreğe uzun sağlıklı ve mutlu bir gün daha dilerim, içi sevgi dolu hayat ağacınıza asılan.
Yaşamın kaynağı sevgi ise, sevgi bir tutku, tutku bir amaç, amaç bir şeyleri birileriyle paylaşmaksa, paylaşalım sevgimizi bir lokma ekmek gibi... Sevin, sevilin, hayat sevince güzel, güzelliklere gözünüzü açın gülün ve diyelim ki hep beraber her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun… Sağlık, bereket ve huzur ile hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir yerlerde bir gün görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#
(bu makalede dini yayınlardan ve Google asistanından istifade edilmiştir)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.