- 186 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Takıntı
Çıkışı olmayan karanlık ve bir o kadar da sessiz sokakların kollarında sıkılan fakat suyu çıkmayan insanlarla, tıbbi atık kimyasına bürünmüş bir yalnızlık. Gözlerde buzulsuz kutupların çarpışmasıyla oluşan soğuk bir sonbahar şimşeği. Kafalardaki tek hareket yanıp sönen soru işareti. Evimizin karşısındaki duvara çizilmiş faili meçhul bir aşk resmi, ne çizen belli, ne de sen.
Göç mevsimine aldırmayan akbabalar karartıyor gökyüzünü. Güneş sakarinli bir çayda doğuyor ve akşam gözyaşlarıyla batışı. Geçici bir süre için yayınına ara verilmiş bir su kanalından akmaya çalışan nehir ve uzaklardaki denize hasreti. Deniz, göremiyorum onu, dedim ya, çok uzaklarda. Ayçiçekleri de hala aynı aşkla seyrediyor güneşi.
Onlar başlarını eğdimi öne anlıyorum ki başlıyor gece. Geceler bir başka... kırlara yatasım geliyor ama, akbabalar uyur mu acaba? Gece bir başka, varsın uyur gezer olsun akbabalar. (ne çıkar) Herkes dalınca uykuya dinlemeye başlıyorum sessizliği,
sesin rüyalarda... tek umudum horlama ihtimalin.
Geceleri daha kolay sevmek, yaşamakta öyle. Soru soran olmayınca düşünmesi de kolay. Her şeye rağmen sessizliği yırtmaya yetiyor son senfonisi çekirgenin. Yıldızlarda bir çift mahmur göz aysa yinede çıkarmıyor güneş gözlüğünü. Geceleri bile güneşle baş başa olmak ne tuhaf. Evet evet geceleri sevmek çok kolay... bide şu çekirge olmasa.
Rüyalar çok garip. Uyuyabilseydim... seni de görürdüm belki. İçim doluyor, bir sigara yakacak oluyorum, izin vermiyor rüzgar. Duysan ‘uyu artık’ der gibi, yalnız kalmak isteyen bir tavırla, ama uykuda sigara içemez ki insan.
Ben senin hayalini kurarken derme çatma umutlarla, gece ilerliyor olanca hızıyla geride kalanlara Allah’tan sabır dilemek geliyor içimden... ve birden bir sarsıntı, başı dönüyor dünyanın yine. kimisi buna deprem diyor, ne demekse...
Her şey normale dönünce çektiğim ama asla koparamadığım acım geliyor aklıma. Sonra olanca gücümle bağırmaya başlıyorum, ağzımda soru edatı yüklü cümleler. Yalan mı diyorum, söyleyin yalan mı... Gaipten bir ses “doğrudur” diyor ve ben doğru duruyorum. Gece olanca hızıyla ilerliyor ve benim bir emniyet kemerim bile yok.
Başımı gökyüzüne kaldırınca yıldızları görüyorum, göz kırpıyorlar ben başkasını seviyorum diyorum, duymuyorlar. Oysa sen ne kıskandın yıldızlardan beni, ne de uyandın bir kez olsun çığlıklarıma. Keşke öpülmeyi bekleyen bir kurbağa olsaydın,
öpülsede prenses olamayan bir kurbağa...
Boşver hayat bir oyun deyişini hatırlıyorum, umursamaz tavırlarla. Hayat gerçekten bir oyun olsaydı güzelim inan hakemi döverdim. Hayat oyun olamaz, çünkü oyunlar adaletsiz olmaz hayat gibi, tek taraflı olmaz.
Olsun aldırmıyorum, aldırmıyorum gayri meşru ümitlerimi, ben seviyorum.
Gecenin bir yarısı, bak yıldızlarda bir çift mahmur göz, aysa mışıl mışıl uyuyor,
gece olanca hızıyla ilerliyor ve ben seni seviyorum.
Yeter, yoruldum. Artık benimde uykum geldi rüyalar ülkesinden.
Kırlara uzanıyorum ama...
akbabalar uyur mu acaba?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.