- 189 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DÜĞÜNÜM VAR
Üniversite sınavına Maltepe Orhan Gazi Lisesi’nde girdim. Kazanacağımdan emin olarak çıktım. Coğrafya dersinden bütünlemeye kaldığım için diplomamı alamamıştım. Sekiz yaşıma kadar çocukluğum hariç, hayatımda ilk defa, yıllar sonra, Ramazan ayını annemle birlikte geçirdim. Ramazanda sinema oynatmıyorduk. Her akşam iftara yakın Kurtköy’den Pendik’e gelip, annemle ağabeyim, yengem ve kardeşim S. ’nin birlikte oturduğu evlerine geldim. Sahuru da onlarla birlikte yapıp oruç tuttum. Sabah erkenden yine Kurtköy’e babamın yanına dönüyordum. Babam oruç tutmuyordu. Çok mutlu oldum, anneme, ağabeyime ve kardeşime ısınmaya çalıştım. Bir taraftan da, kazanıp başlayacağımdan emin olduğum Üniversiteler açılmadan, düğünü yapıp evlenmek istiyordum. Bunun için de daha bir sürü masraf yapmam, eşya almam gerekiyordu. Arsayı satmaktan vaz geçtiğim için, emlakçı arkadaşım bana çok gücenmişti. Alım, satım vergilerini bile ödemiş, müşterisine de mahcup olmuştu. Şimdi ağabeyimden, verdiği sözü tutmasını, maddi olarak yardım etmesini bekliyordum. Fakat o, acele etmememi tembih edip, beni oyalamaya çalışıyordu.
Ramazan ayı içerisinde, sınav sonuçları geldi. Hatta, biraz gecikince, Pendik Postanesi’ne kadar gidip, bizzat elden aldım. ? İstanbul Teknik Üniversitesi, Maçka Makine Fakültesi’ni kazandım. 521.880 Fen puanıyla, ülke çapında ,ilk % 5’e girmişim. Eğer, sağlıklı olsaydım, çok daha fazlasını alacağımdan eminim. İdealim öğretmenlikti. İlk önce Fizik hocam Ayşe hanım karşı çıkmıştı öğretmenlik hevesime. ’’ Öğretmen olup da sürünmek mi istiyorsun ? ’’ demişti. Ağabeyim de , hiç istemediğim halde, Makine Mühendisliğine yönlendirmişti ve kendi iradem dışında, asla sevemeyeceğim ve de başarılı olamayacağım bir bölüm seçmiş olmuştum. Yine de mutluydum. Sonucu babama da müjde olarak verdim. ’’ Emeklerimiz boşa çıkmadı baba ! ’’ deyip sarıldım, ellerinden öptüm. Çok sevindi, mutlu oldu, gurur duydu. Kısa sürede Kurtköy’de de duyuldu.
Bütünlemeye kaldığım Coğrafya dersini de kolayca geçip diplomamı aldım. Sıra Üniversiteye kayıta gelmişti. İTÜ’ye vardığımda, kapıdaki Polis memuru üzerimi arayıp içeri aldı. Hemen girişte, okul sıralarına yerleşmiş, çeşitli Sol siyasi guruplar vardı. Devlet dairesi gibi, her bir masanın üzerinde tanıtım yazılarını gördüm. ’’ Devrimci Yol, Devrimci Sol, Halkın Yolu, İGD, Halkın Kurtuluşu ’’ şu anda aklıma gelenler. Sağcıların giremediği , tamamen Sol fraksiyonların hakim olduğu yıllar. Burası Gümüşsuyu, İTÜ Ana binaydı. Benim Fakültem Maçka’daydı ve kayıt için de oraya gitmem gerektiğini söyleyip tarif ettiler. Yürüyerek Maçka’ya, Fakülteme ulaştım, kaydımı yaptırdım. Makine- 78, 7378105. Şimdi okulların açılmasını bekleyecektik. O günlerde, çeşitli olaylar yüzünden eğitim aksamış ve bir önceki dönem eğitimi hala devam ediyordu.
Bir çok fabrikada grevler yüzünden üretim olmuyor, okulların çoğunda da eğitim yapılmıyordu. Benim asıl derdim ise, okul açılmadan düğünümü yapıp evlenmekti. Fakat, ağabeyim sürekli oyalıyordu. Anladığım kadarıyla işleri bozulmuş, parlak günleri geride kalmıştı. Tekrar emlakçı arkadaşa uğrayıp arsamı satmak istediğimi söyledim. O müşterisine başka yer verdiğini, tekrar müşterisi olunca arayacağını söyledi ama benim artık acelem vardı. Arsayı aldığım emlakçıya gidip , onlara satmak istedim. Bir iki defa gittikten sonra, emlakçının asıl finansörü olan adam arsamı almaya karar vermiş, fakat altmış bin lira veriyor ve kalan borcum olan, on beş bin lira da kesilecek. Yani elime, doksan değil kırk beş bin lira geçecek. Çaresiz razı oldum ve düğün hazırlıklarımı hızlandırdım.
Ablamın da düğünümde yanımda olmasını arzu ettim. Ablamın çok hoşuna gitti ve kendine bir bavul hazırladı. Yıllarca baktığı Ferhat ve ablamı evlâtlık alan Sabiha hanım da rahmetli olmuş, sadece onun ablası daha yaşlı olan kadına bakıyordu artık. Birlikte yola çıktığımızda, heyecandan yolun çok uzun olduğundan bir türlü bitmediğinden şikayetçi oluyordu ablam. Çünkü , on beş yıldır hiç görmediği, öz annesini görecekti biraz sonra. Sonunda, annemin evine vardık, kapı açılıp ilk gördüğünde düşüp bayıldı annem. Çok duygulu anlar yaşadık o gün. Bir kaç gün orada kalınca, zaten temelli gelmeye kararlı olarak evden çıktığı anlaşıldı ablamın. Artık oraya dönmeyecekti. Sonra birlikte Kurtköy’e gelip düğün hazırlıklarına başladık . Babam, ablamın geldiğine sevinse de, bir daha gitmeyecek olmasına ve annemle kalacak olmasına biraz bozuluyordu.
Düğün davetiyelerimi Kurtköy’ü ev , ev gezerek birlikte dağıttık. Bir çok kişi nişanlım sandı ablamı ama herkese ablam olduğunu anlattım. Pendik’te, bana köyden davetiye gönderen arkadaşın düğün yaptığı salonda evlendim. Ablam, annemle kalmaya devam etti. Düğün olduğunda Ekimin on beşiydi ama okulum hala açılmamıştı. Eşimle birlikte, hem gezmek olsun, hem de okulumu görüp, açılacağı günü öğrenmek için birlikte gittik. Fakülte sekreteri Kemal beye, okulun ne zaman açılacağını sorduğumuzda, çok acı bir cevap aldık :
- Ne açılması ! Bir daha hiç açılmayabilir bu okul artık ! Daha dün, Ordinaryüs Profesör hocamız, Bedri Karafakioğlu’nu katlettiler !
Fikret TEZEL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.