- 207 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ÖLÜMÜ ÖLDÜR, KABİR KAPISINI KAPA!
Güya çağdaş bir kadın, başörtülü bir kadına öfkesini kusuyordu.
-Sokaklarımızda sizin gibileri görmek istemiyoruz. Defolun gidin! Sizin kökünüzü kazıyacağız, diye gözleri ateş püskürüyordu.
Başörtülü kadın gayet sakin bir şekilde ve yumuşak bir üslupla:
-Ben Allah’ın emrini yerine getiriyorum. Bu emir sana da geldi. Sen de örtünsen iyi olur.
Çağdaş kadın:
-Yok öyle bir emir. Siz kendiniz uyduruyorsunuz. Gerici yobazlar sizi. Arapları taklit ediyorsunuz. Haydi Arabistan’a!
Başörtülü kadın:
-Bir şey, yok demekle ve inkâr etmekle yok olmaz. Ben şimdi seni yok saysam yok mu olacaksın? Elbette hayır. Allah’ın emirlerini de inkâr etmekle yok edemezsin. Gözünü kapayan sadece kendisine gündüzü gece yapabilir, başkasına değil. Hem başörtüsü sadece İslam dinine mahsus değil ki, Hristiyanlık ve Yahudilikte de var. Rahibe okullarını hiç mi görmüyorsun? Başörtüsü takmak illa da birilerini taklit etmek anlamına mı gelmeli? Sonra batılı başörtülü rahibelere benzetmek dururken neden illa da Araplara benzetiyorsun? Üstelik üzerindeki kıyafetler ne Müslüman, ne de Türk kıyafetine benziyor. Hepsi de batılıların tarzı olan kıyafetler. O zaman senin de buralarda durmaman, hemen batıya gitmen lazım.
Çağdaş kadın:
-Evet ben çağdaş bir kadınım. Çağdaş bir ülkede böyle böcük böcük gezemezsiniz, gezdirmeyiz.
Başörtülü kadın:
-Sen bilirsin. Biz hiçbir yere gitmiyoruz. İstediğimiz gibi de gezeriz. Bu memleket bizim memleketimiz. Atalarımız savaşarak kanlarıyla canlarıyla alıp bize emanet ettiler. Biz bu emaneti canımız kanımız pahasına koruyacağız. Bunda çok kararlıyız. Biz mukaddesatımızı üç kuruş dünya keyfine değişmeyiz. Vatan mukaddes olduğu gibi, insan bedeni de mukaddestir, üzerindeki tesettürü de mukaddestir. Bunu böylece bil. Sen gitmek istiyorsan işte yol. Nereye istiyorsan oraya git. Yolun açık olsun.
Çağdaş kadın:
-Neden ben gidiyor muşum? Burası çağdaş bir ülke. Sizin gibi çağdışı olanlar gitmeli ve gideceksiniz de… Gitmezseniz de zorla göndeririz, kökünüzü de kazırız.
Başörtülü kadın:
-Hiçbir şey yapamazsın. Eğer bir arada huzurlu bir şekilde yaşayacaksak bana saygı göstermek zorundasın. Öncelikle şunu iyi bilmelisin. Mülk Allah’ın. Bu şehir, bu ülke, bu dünya, bu kâinat yani her şey Allah’ın. Şu an emirlerini inkâr ettiğin ağzındaki dilin de Allah’ın. Eğer Allah’ın emirleriyle mücadele kastın varsa, ağzını, dilini, aklını, fikrini, bedenini, ruhunu, kalbini sahibine iade et, ondan sonra elinde ne sermayen varsa onlarla mücadele et. Yahu zaten elindeki bütün sermaye Allah’ın, utanmadan, sıkılmadan Allah’ın emirlerine kafa tutuyorsun. Bu hiç olacak bir iş mi? elbette olmaz, olamaz, olmamalı. Benim buraları terk etmem, ya da senin gibi giyim ve basmakalıp düşünce tarzına sahip olabilmem için bir şartım var. Eğer o şartımı yerine getirebilirsen, ben de senin gittiğin yoldan gidebilirim. Hatta senden daha da aşırı gider, yalanlar söylerim, zayıfları ezerim, kendimden başkasını dinlemez, çılgın isteklerimin peşinden giderim, dahası insanlığımdan bile çıkar, utanmayı sıkılmayı bırakır, değil başımı açmayı çıplak bile ortalıkta dolaşırım.
Çağdaş kadın:
-Tamam tamam. Kes gevezeliği. Neymiş o şartın? Bir anlayalım.
Başörtülü kadın:
-ÖLÜMÜ ÖLDÜR, KABİR KAPISINI KAPA! Ben de senin gibi ÇAĞDAŞ olayım. Anlaştık mı?
Çağdaş kadın:
!!!!!!!!!!!!!!!!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.