- 207 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HEPİMİZ '' KOMUNİST '' MİYİZ ?
Dünya çapında süper güçler, özellikle ABD ve o zamanlar ki adı SSCB olan bu günkü Rusya, Dünya ülkelerini ve halklarını yanlarına çekebilmek için çok büyük faaliyetler yürütmektedir. Bu, dün öyleydi, bu gün de öyle. Bir taraftan, rakiplerinin sınırlarına yaklaşmasından korkarlar, diğer taraftan da, yandaş edindikleri ülkeler aracılığı ile, onların burunlarına kadar sokulmaya, oralara önemli silâh sistemlerini yerleştirmeye çalışırlar. Bunun için de , akıl almaz planlar, senaryolar hazırlayıp uygulamaya koyarlar. Bence bunun en canlı olayı 11 Eylül olayları sonrası uygulanan Irak işgalidir. Sözde Demokrasi getirme vaadi ile girdikleri Irak’ta, tarihin en vahşi katliamlarını yaptılar.
Türkiye’de ilk Demokrat Parti iktidarı ile başlayan Menderes döneminde , tam bir Amerikanlaşma ve sömürgeleşme adımları atılmıştır. Her şey onların istediği gibi yapılıyor, tarımdan, hayvancılıktan ve hatta sanayileşmeden bile vaz geçiliyordu. Özellikle savunma sanayi tamamen sıfırlanmış, bin bir emekle ve umutla gerçekleşen uçak fabrikası bile kapatılmıştı. Bunun için adice bir oyun düzenlenmiş, çok sayıda uçak siparişi verilip ,almaktan vazgeçilerek iflas ettirilmiştir. Savaş artığı tanklar, toplar orduya verilip, çocuklara sözde gıda yardımı diye verilen süt tozları, göstermelik yardımlar, bolca verilen borçlarla ülkede suni bir bolluk görüntüsü yaratılmıştır. Eskiler o dönemi bolluk diye anlatırlar. Evini, tarlasını satan adamın zengin olduğunu sanması gibi bir şeydi bu.
Özellikle 68 kuşağı ile başlayan uyanma, zamanla Devrimci güç haline gelip, Üniversitelerde uyanmalar, eylemler başlayınca, ABD endişelenmeye başladı. Senaryo gereği, Devrimci gençliği, SSCB yanlısı Komunistler olarak yaftalamaya başlayarak, karşılarında, Anti Komunist, Milliyetçi bir gençlik örgütleyip onların üzerine saldılar. Devlet güçleri de Devrimcilere karşı, onlardan yana tavır aldı. Zamanında, SSCB’de din yasağı uygulaması, Türk halkının Komunist deyince dinsiz, din düşmanı olarak anılmasına ve çok kolay ve etkili tepki göstermesine sebep oluyordu.
Kızıl Goncalar adlı dizide geçen bir diyalogu örnek olarak vermek istiyorum : Yaşlı bir derin devlet temsilcisinin , tarikatlara karşı mücadele eden aydın bir doktora söylediği sözler şöyleydi : ’’ Onları onlar yapan da, sizi siz yapan da biziz. ’’ 12 Eylülden yıllar sonra ABD yetkilisi de aynı itirafı yapmış, Türk halkını sağcı- solcu diye biz böldük demişti.
Zamanla ülkemizdeki bu bölünme, çok şiddetli çatışmalara döndürüldü ve darbe için ortam hazır hale getirilince düğmeye basılıp 12 Eylül darbesi yaptırıldı. Sağcılar da yıllar sonra kullanıldıklarını anladılar. Onları Devrimcilere karşı kışkırtanların temsilcisi olan darbeciler ’’ Bir sağdan, bir soldan deyip onlara da işkence ve hatta idamlar uyguladılar.
17 Mart 1978 ’de Ümraniye’de beş işçi katledilmişti. Ülkücüler, bunu Devrimcilerin uyguladığı bir katliam olarak kabullenip eylemlere başladılar. Ertesi gün Pendik Lisesi basıldı. Fizik dersindeydik. Bir yıl önce okulumuzun öğrencilerinden biri olan, iri yarı Yıldıray, kapıyı tekmeleyip sınıfımıza girdi. Hocamız Ayşe hanımı kolundan tutup ’’ Herkes dışarı, ön bahçede toplanacaksınız ! ’’ diye bağırdı. Hocamız, sakin bir şekilde ’’ Korkmayın çocuklar. ’’ diye bizi sakinleştirmeye çalıştı. Biraz sonra bütün okul ön bahçede toplanmıştı. Bütün öğretmenlerimiz, henüz ilk hamileliği olan kadın hocamız ve resmî kıyafetli Albay olan Millî Güvenlik hocamız dahil, hepsi çay ocağına kilitlenmişti. Öğrencilerin arasına yerleştirilen baskıncıların ellerindeki silâhlar gazete kâğıtları ile kamufle edilmiş.
Yine bir yıl önce aynı okulun öğrencilerinden olan başları, merdivenlerin başına çıkıp nutuk atmaya başladı. Ülkücü işçilerin Komunistler tarafından katledildiğini, birazdan hep birlikte trene binerek, cenazeye gidileceğini söyledi. Müdür yardımcımız İbrahim Deliktaş , kız öğrencilerin götürülmemesi için ricada bulundu ve kabul edildi. Kızlar sınıflara döndüler. Az sonra polis bastı. Nutukçu başları komisere silâh çekti ama çatışma olmadı. Hiç kimse yakalanmadan olay bitirildi. Ben o arada gözümü SB.’den ayırmadım ve onu korumak için hazır olduğumu hissettirmeye çalıştım. Sınıflarımıza döndüğümüzde olayın şokunu uzun süre atlatamadık ama kimseye bir şey olmadığına sevindik.
Şimdi bu olay neden olmuştu, okulumuz niye basıldı ve neden rehin alındık ? Bir yıl önce ders aldıkları, saygı duydukları öğretmenlerini çay ocağına nasıl kapattılar ?
Öldürülenlerin sağcı, öldürenlerin Komunist oldukları söyleniyor. Peki, biz neden cezalandırılıyoruz ? Biz, bütün okulun öğrenci ve öğretmenleri, hepimiz Komunist miyiz ? Bunun adı kahramanlık mı oluyor, Ülkücülük mü, Milliyetçilik mi ? Siz bu olaydan sonra, ne kadar antipati kazandığınızı ve davanıza ne kadar zarar verdiğinizi hiç düşündünüz mü ? Gücünün yetmediğine kızan birinin evdeki ailesine, çocuğuna şiddet uygulamasından farkı var mı bu olayın ?
Kahrolsun Komunizm, diye slogan atanların, kendilerinden olmayan herkese Komunist yaftası vuranların , Komunizm hakkında ne kadar bilgileri var, Komunizmin ne olduğunu acaba ne kadar biliyorlar ?
Fikret TEZEL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.