- 397 Okunma
- 6 Yorum
- 3 Beğeni
AYNADA KIRILAN KADIN
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
AYNADA KIRILAN KADIN
Tanrı, önce erkeği yarattı ve uzun bir süre yalnız bıraktı.
Yalnızlığa mahkum edilmiş olan erkek, bir başına ne üreyebiliyor, ne de çoğolabiliyordu. Ve hatta, Cennette olmasından bile zevk alamıyordu.
Bu yalnızlık içerisinde ne yapacağını bilmeyen erkek, oturdu Tanrı’ya bir mektup yazdı.
Mektupta şöyle diyordu erkek; beni Cennet diye tanımladığın bir mekanda yarattın! Ama bu cennette o kadar yalnızım ki, ne yediğim, ne içtiğim, ne gezdiğim, ne de gördüklerim bana haz vermiyor! Ve bu yüzden bulunduğum cennet bana bir cehennem gibi geliyor! Sevgili Tanrım, beni bu yalnızlıktan kurtarmak ve yalnızlığın vermiş olduğu bu ağır yükü paylaşabileceğim, onunla sohbet edebileceğim, onunla dertleşebileceğim, onunla gezip, koşup, yiyip, içebileceğim bana benzer bir varlık yarat ki, içinde bulunduğum bu yalnizlik cehennemden kurtulayım!
Tanrı, yalnızlık içerisinde kıvranan erkeğin mektubunu okudu ve onu kırmadı. Zaman kaybetmeden oturdu erkeğe benzer bir varlık yarattı.
Tanrının yarattığı bu varlık, erkeğe çok benziyordu. Bir an durdu ve düşündü yarattığı bu varlık birebir erkeğe benzetirse, erkek yalnızlıktan kurtulamayacak, hayatına renk katılmayacak, dolayısıyla üreyip çoğalması da mümkün olmayacak!
Epey düşündü ve sonra karar verdi.
Yarattığı varlıkta bazı çıkıntıları erkeğe benzemesi icin kesip attı. Yarattığı bu varlıkta birtakım yerleri de şişiriverdi. Böylece yarattığı varlığın adına kadın dedi.
Yalnızlıktan kurtulduğunu sanan erkek, yaşadığı cennete yeni renkler katıldığını düşündü.
Erkek ilk zamanlarda kadınla bir hayli güzel vakit geçirirken, artık sıkılmıyor yalnızlığın ağır yükünü kadınla paylaşıyordu. Derken, kendisinde olan çıkıntının kadında olmadığını keşfetti. Ve hatta kendisinde olmayan şişkinlikleri vardı kadının.
Erkek ne zaman kadına yaklassa, farklı bir heyecan duymakla birlikte, kendindeki çıkıntının da haraketlendigini hissediyordu. Bu durumdan utanan erkek, incir yaprağıyla çıkıntısı mı kapatırken, Ruhunu bir türlü ortemiyordu.
Kendisinden farklı olan kadının güzelliği ve cazibesi karşısında dayanamayan erkek, böylece, deneme-yanılma yöntemiyle, üreyebileceğini de öğrenmiş oldu.
İlk üremeyle birlikte kadının karnı şişiyor zaman ilerledikçe hantallasip cirkinlesiyordu.
Aylar sonra üremenin bedelini ödemeye başlayan kadin, yıllar geçtikçe şişkin olan yerlerinin sarktığını, bedeninde birtakım deformasyon olduğunu anladı. Ama bunu net ve detaylı bir şekilde göremiyordu.
Kadın kendisini bütünüyle görebilmek için erkekten bir nesne istedi.
Erkek kadın’ın bu isteğinin ileriki yaşamında kendi cehennemi olacağını anlamadan işe koyuldu. Ve uzun çalışmalar neticesinde erkek aynayı keşfetti.
Kadın, eşi benzeri olmayan bu icadı yani aynayı gördüğünde, Tanrıya isyan etmeye başladı.
Kadın aynada gördüğü siluetini beğenmeyerek kırıldı. Bu kadının ilk kırılışıydı. Dolayısıyla her kırıldığı noktaya makyajlar yaparak onarabilecegini sanirken, daha çok kırıldı.
Kadın artık bir türlü kendisi olamiyordu. Her kırıldığında bir yerlerini boyayarak kapatmaya calisiyor, her boyadıkça kendisi olmaktan, kendisini yaşamaktan feraget ediyordu.
Kendisi olmayı basaramayan kadın, ne kendisi mutlu olabiliyor, ne de erkeği mutlu edebiliyordu.
Her adımda başkalaşan, öteki olan kadın, yaşamı hem kendisi icin hem de erkek icin Cehenneme çeviriyordu.
Kim bilir belki de aynada kırılan kadın, farkında olmadan onu yaratan Tanrıyı arayarak kendisini yeniden yaratmak istiyordu.
Bu durumdan memnun olmayan erkek cehennemine dönüş yaparken, kadın her bakışında aynayı çatlatıyor, böylece kadın bin parçaya bölünüyordu!
Belki de bu yüzden Dünya mutsuzluğa bürünüyordu!
Efkan Ötgün
YORUMLAR
Sevgili Hüma, gerçekleri bu tür anlatımlarla yazmanın bir edebi sanat olduğuna inanırım. Bu tür gerçeklerin ironilerle harmanlanarak yazılması daha da bir güzel oluyor, diye düşünüyorum. Yazınızda, neyi, nasıl anlatmak istediğinizi anlıyorum. Yazınız, bana güzel göründü. Kaleminize sağlık.
Hüma Efkan
Yazınız güzeldi, ancak,kendime ait bir fikir beyan etmek isterim, bana göre Yaratılışsal durumu, anlatım konusunda basite indirmişsiniz, günümüze entegre etmek için de olabilir diye düşündüm, sizin bu durumu daha derinlemesine yazabileceğinize eminim, saygımla.
Hüma Efkan
Tanrı kadını yarattı
Iyikide dedim hikmetine sugal olmaz ama
Bu günümüze anlam yönüyle baktığında
Bir birine benzemeye başladı
bir purofil çıkarıldı kusursuz
Nereye dönsen aynı model
Doğallıktan uzak
Erkekmi
Oda yine kandırıldı peşine gidip gömüldü
Bende bu yönüyle baktım
Tebrik ederim güne gelen yazınızı
Larmina tarafından 2.4.2024 06:21:49 zamanında düzenlenmiştir.
Hüma Efkan
'Ve Tanrı kadını yarattı"derken,içimden de "keşke yaratmasaydı dedim :) Ama düşündüm de kadın en az doğa kadar güzel bir varlık.En iyisi ben Tanrının işine karışmayayım:)Çok akıcı,çok güzel bir yaklaşım.. Tebrikler arkadaşım.