- 117 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Şiir ve Şairliğe Dair
Şiir muhaliftir. Toplumsal bir karşı duruş,(Aşk’ta, siyaset’te, felsefe’de, ekonomi ve inanç’ta; İnsan’ın, yaşamın ve eşyanın tabiat’ına, evrenselligine, çağcıllığına, mutluluk ve özgürlügüne aykırı, statükocu, yoz ve bağnaz, dar kalıpçı düşüncelere (ki; Dinci ve ırkçı faşizmi muaf tutuyorum .Çünkü: Faşizm, bir düşünce, felsefe değil:İNSANLIK SUÇU’dur!) karşı söyleyiştir
Şiir; Dün, bu gün ve yarının, objektif ve geniş bir perspektifle yorumlanıp, insan’a ve hayat’a dair, ilke, detay ve beklentilerin akıcı bir dille, sanatsal ve imgesel olarak üretilmesi, biçimlendirilmesidir.
Yazılıp üretilenin -şiir- kabul edilebilmesi, yazan’ın "şair" sıfatını hak etmesi, yalnızca sanat akademisyenlerince değil , aynı zamanda okur toplumunun (şiir severlerin)büyük çoğunluğu tarafından ,şiirinde kullandığı dilin, akıcılığın, tema(lar) daki yorumun ve biçimselligin kabul görmesi, beğenilmesi ve bu ilgi ve beğeninin -yarın- lara taşınmasıyla, kalıcılığıyla olasıdır. Şiir yazmak, aynı zamanda şair’in empati ve özeleştiri (sürekli oto kontrol) havuzunda kendini arındırması, yenilemesi ve kendini sürekli aşmasıdır.Her şiir bir doğum, her şair bir çocuktur.Yeni bir şiir yazdığında, şair, kendiside yeniden doğar. Bu yüzden şairler içsel olarak asla yaşlanmazlar. Ve bir gün -ölüm- denilen ayrılık gelip çattığında bile; Ki, yeri, biçimi, zamanı ve nedeni nasıl olursa olsun (yatalak, felçli bile olsa) şairler -bir ağaç gibi ayakta- ve dimdik, ve çocuk gibi ölürler. Ve -ölümsüzlüge- gömülürler.
15.10.2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.