Epeyce Bıraktım Okumayı
Neden, 6-8 ay önce aldığım bir kitabın kapağını bir sefer ya açtım ya açmadım, sanki arka kapak sayfasını veya önsöz ve sonsözlerini okuyup geçmek yetiyor. Hata değil mi bu. Lakin hani derler ya buz gibi soğudum okumaktan. Neden?
Orta Yaş Sendorumuyla alakası olabilir mi? Ya da 20-25 yıllık bir görsel, manşet ve başlık hafızasıyla. Filmler, diziler ve belgeseller insanı okumaktan soğutabilir mi?
Peki insan okuyunca ne öğrenebilir belli bir yaştan sonra. Öğrenmenin yaşı yoktur derler ya, gerçekten doğru mu? Bilgi ne işe yarayacak bu saatten sonra bana. Fazladan ne öğrenebilirim her türlü bilimden, ilimden.
Öğrendiğimiz veya zihnimize ve gönlümüze yanardağ misali çakılan tek şey; acizliğimiz. Yaşam döngümüz çok hassas, kırılgan ve gücümüz çok sınırlı.
Mesela; Tanrı, Allah veya dinlerle alakalı hiçbir şey duymak ve okumak ve dinlemek istememizin nedeni ne olabilir?
Mesela; Toplum, millet, devlet, uluslararası ilişkiler veya ticaret hakkında hiç bir şey duymak ve okumak dinlemek istememizin nedeni ne olabilir?
Mesela; Hukuk,yasa, kanun, tüzük veya yönetmelikler hakkında keza…
Mesela; Kayalara, oyulmuş çizilmiş nutuklar, demeçler, işaretler, anlatılar hakkında ha keza..
Mesela; …. Mesela;
Yine fazladan olarak roman, hikaye, makale, deneme, gazete köşesi vb vs okumak, dinlemek istememizin nedeni ne olabilir.
Tv, internet ve en son olarak da akıllı telefon ekranların yanı sıra kalabalık şehirlerin birçok yerindeki yazı, reklam, renk ve işaretlerinin 20-25 yıldır zihnimize gönderdiği binler yüzbinlerce görüntü, manşet, haberlerin vb vs bunda etkisi olabilir mi?
Mesela; 100 yıl veya 1000 yıl önceye göre dünyada görülen renkler ile günümüzde görülen renklerin sayısı, canlılığı ve etkisi aynı olabilir mi?
Yeni bir dil bile öğrenmek istememizin nedenleri nedir?
Tüm bu sorulara ve isteksizliğe karşı, yine bir cevap duymak ve okumamak istememizin nedeni nedir.
Bilim insanları veya soruşturmacı ve meraklı zihinler, insanlar soruyor? Işık nasıl yol alıyor dünyada, ses nasıl oluşuyor, nasıl azalıp çoğalıyor, ses nasıl yol alıyor? Amiyane tabirle çok kafayı taktıysa ve imkanları da yeterliyse araştıra araştıra, ölçe biçe bir sonuca varıyor insan?
Yıllardır kimi bağıra bağıra kimi anıra anıra diyorum ki; son 40 yılda zihinlerde ve düşüncelerde meydana geleni anlatmanın bir yolu yok ve bu insanlar sanki zihinsel olarak başka türe dönüşüyor gittikçe. Ne derseniz deyin adına… Doygunluk, bıkkınlık ve sonunda pes etmek…
Eski dünyanın eski kural ve adetleri, alışkanlıkları sanki normal değil de anormal bir şeymiş gibi gelmiyor mu sizlere de?
Tüm bunların nedeni, bilgiye ve görüntüye çok hızlı erişim ve gittikçe daha çok kalabalıklaşmış dünya mıdır?
Az çoğa göre daha değerli midir yoksa bu sadece bir yanıltmaca mıdır zihnimizi? Özlemeyi bile özler hale gelmek midir vardığımız sonuç?
Ve tüm bu soru ve sorgulamalar ve serzenişler de şimdilik burada bitiyor.
En seveninize emanet olunuz.
Karşınıza daha çok sevilecek şeylerin çıkması dileğimle.
Y.
YORUMLAR
"Tüm bunların nedeni, bilgiye ve görüntüye çok hızlı erişim"
Teknolojik gelişimin çok fazla kolay kıldığı, pek çok şeyi hazır ve kolay elde edilir kıldığı muhakkak
Bir ruhsal yorgunluğun ifadesi de olabilir
Ülkemiz yoğun politizasyon süreçlerinden geçti, geçiyor da
Ömür törpüsüdür iktidarıyla, muhalefetiyle bu süreçler
Tarih nosyonu zayıf bir toplumun siyasal kültürü de zayıf, kahvehane ağzıyla konuşmalar, sosyal medya etkileşimleri de hayatın insan ruhuna kurduğu kapanlar
Teknolojinin ulaştığı düzey de aklı devreden çıkartmakta
Akıllı telefon mesela, aklı telefona veren insanoğlu akıldan piyade vaziyet almakta
Çözüm ne peki? Kafayı ve ruhu boşaltmak bence, doğal ortamlara açılın biraz, şiir ve musikiyle sağaltımı etkinleştirmek, dindirmek ruhu, dizilerden uzak durup klasik filmlere yönelmek belki
İnsani olana meyletmek, sentetik ortamlardan uzaklaşmak, bir tür madde bağımlılığından, resetlemek gerek kendimizi sözün özü
Nihayet hocam
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Selam ve saygılarımla.