- 189 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İSLAM GÜZEL AHLÂKTIR
Yüce Allah, insanoğlunu en mükemmel ve mükerrrem bir surette yaratmıştır. Başka bir şekilde ifade edecek olursak, Allah Azimüşşan Hazretleri biz insanları diğer canlılardan çok üstün özelliklerle donatmıştır. Maddî ve manevî yönden en seçkin varlık insandır. Bu seçkinlikle beraber vazife yönünden de en üstün ve en sorumlu olan varlık yine insandır. Allah Teala’nın verdiği güzellikleri, huy ve ahlâkını güzelleştirerek kendini tamamlamak, kemâlâta ulaşmak insana verilmiş bir görevdir. Bütün hak dinlerin ve peygamberlerin ortak gayesi de insanların güzel ahlâk sahibi olmalarıdır. Peygamberler, başta kendilerinde güzel ahlâkı yaşayıp, göstermekle bu gayelerine ulaşmaya çalışmışlardır.
İnsanların, Allah Teala’nın rızasına uygun bir hayat yaşamak suretiyle dünya ve ahirette saadet ve selamete kavuşmaları için gönderilen Yüce Dinimiz İslam’da mü’minlerin güzel ahlâk sahibi olmasına çok büyük bir kıymet ve önem vermiştir. Din-i mübin-i İslâm, aslında, bir ahlâk, fazilet ve hikmet dinidir. Yüce dinimizin gayesi, Müslümanları güzel ahlâk sahibi yaparak olgunlaştırmaktır. Yüce Dinimizin emir ve yasaklarına bakarsak bunu açık bir şekilde görebiliriz. Peygamber Efendimiz (s.a.s) buyurmuştur: “Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” Yine Efendimiz (s.a.s) “İslâm güzel ahlâktır” buyurarak İslâm’da güzel ahlâkın ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır.
Yüce dinimiz İslâm güzel ahlâk olduğuna göre, bizlerin de Müslüman olarak güzel ahlâk sahibi olmamız gerekir. Bir müslümanın değeri de, aslında, ahlâkının güzelliği ile ölçülür. İmanın meyvesi güzel ahlâktır. İyi ve güzel ahlâk sahibi olmayan kimse meyvesiz ağaç gibidir. Allah Teala’nın ve Resuli Kibriya (s.a.s) Efendimizin bizi sevmesi için, Bizim kalbimizde de Allah Teala’nın ve Resulullah (s.a.s) Efendimizin sevgisinin tam olarak yerleşmesi için ahlâkımızı güzelleştirmemiz gerekir. Sahabe-i Kiram efendilerimiz Peygamber Efendimiz’e (s.a.s) sordular: Allah katında en sevgili kullar kimlerdir? Efendimiz (s.a.s) “Ahlâkı en güzel olanlardır.” Buyurdu. Başka bir hadisi şerifde de: “Sizin bana en sevimliniz ve kıyamet gününde bana en yakınınız, ahlâkı en güzel olanınızdır.” buyurmuştur.
Bir müslümanın güzel ahlâklı oluşu, kalbindeki olgun imanın bir göstergesidir, yani sağlâm ve olgun bir imana sahip olan kimsenin ahlâkı güzel, davranışları da iyi olur, böyle kimseden kötü davranışlar meydana gelmez. Peygamber Efendimizin şu hadisi bunun ifadesidir: “Mü’minlerin iman yönünden en olgunu, ahlâkı en güzel olanıdır.” Bir müslümanı, Allah Teala’nın sevdiği kularının mertebesine yükselten ve Peygamber Efendimize yaklaştıran güzel ahlâk, sonunda mü’minin cennete girmesine ve ebedî saadete kavuşmasına vesile olur.
Enes bin Mâlik (r.a.) anlatıyor: Bir gün Peygamber Efendimiz’le beraberdik. Allah Resulü: "Şu anda şuradan Cennetlik biri gelecek” buyurdu. Ensar’dan Sa’d isimli biri geldi. Selam verdi. Ayakkabıları sol elindeydi. Yeni abdest almış, sakalından sular damlıyordu. Peygamber Efendimiz, ertesi gün de, bir üçüncü gün de aynı zat için bu müjdeyi tekrarladı. Bunun üzerine genç Sahabi Abdullah bin Amr bin As (r.a) bu zatın peşinden gitti. Ona: “Müsaade ederseniz evinizde üç gün misafir kalmak istiyorum” dedi. Sa’d kabul etti. Abdullah bin Amr, üç gece Sa’d ile aynı odada kaldı. Abdullah, Cennetlik olan bu zatın farklı nafile ibadetini merak ediyordu. Ancak farklı bir gece namazı yoktu. Sadece konuştuğu zaman güzel sözler söylüyordu. Üçüncü gün akşamı o zata Peygamber Efendimiz’in müjdesini haber verdi. Farklı nafile ibadeti olup olmadığını öğrenmek istiyordu. Sa’d: “Gördüğün gibi, benim başka yaptığım bir ibadetim yok” dedi. Abdullah kalkıp giderken, Sa’d: “Ben hiçbir Müslüman kardeşime kin gütmem. Allah’ ın bir kuluna verdiği nimeti kesinlikle kıskanmam” dedi. Bunun üzerine Abdullah bin Amr: “Tamam, senin Cennetlik olmana sebep, bu özelliğin olmalıdır” dedi
Peygamber Efendimiz (s.a.s) her hususta olduğu gibi, ahlakının güzelliği hususunda da insanların en mükemmeli idi. Onun ahlakı hakkında Kalem Suresi’nin 4. âyet-i kerîmesinde şöyle buyruluyor: "Ve sen elbette büyük bir ahlak üzeresin." Rasül-i Ekrem (s.a.s) Efendimizin, bu güzel ahlakının mü’minler üzerindeki tezahürleri de başka bir âyet-i kerîmede şöyle ifade olunuyor: “Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, ancak mü’minlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.”
Hz. Aişe (r.anhâ) Validemiz, kendisine Rasülullah (s.a.s) Efendimiz’in ahlakı sorulunca, soran zatlara hitaben "Siz Kur’ân okumuyor musunuz. Onun ahlakı Kur’ân idi." buyurmuşlardır. Hz. Enes (r.a)’da: "Ben Rasülullah (s.a.s)’in elinden daha yumuşak ne bir atlasa ne de bir ipeğe dokundum. Rasülullah’ın kokusundan daha güzel bir koku da koklamadım. Tam on sene O’na hizmet ettim; bana bir defa bile ’öf’ demedi. Yaptığım bir şey için ’bunu niye böyle yaptın’ demediği gibi; yapmadığım bir şey sebebiyle de ’niye şöyle yapmadın’ demedi." demiştir.
Böylesine mükemmel bir ahlaka sahip olan Peygamber Efendimiz (s.a.s) Sahabe-i Kiram Efendilerimizi de bizlere örnek olacak yüksek bir ahlâk üzerine yetiştirmiştir. Kız çocuklarını diri diri toprağa gömecek kadar vahşileşmiş olan Arap yarımadasının o sert tabiatlı insanlarını Efendimiz sas öyle bir terbiye etti ki, bugün dahi bizler onları kendimize örnek almakla şerefleniyoruz.
İki cihan serveri Resuli Kibriya (s.a.s) Başka bir hadîs-i şerîfinde de "Kıyamet gününde mü’min kulun terazisinde güzel ahlaktan daha ağır bir şey olmaz. Allah (c.c.) çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyen kimseye buğz eder." buyurmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e insanların cennete girmelerine en çok hangi amelin sebep olacağı süal edilince "Takvâ ve güzel ahlak" diye cevap vermişlerdir.
Büyük İslâm alimlerinden Kâdı Iyaz Hz. güzel ahlakın insanlarla güzel geçinmek, onlara kendini sevdirmek, merhamet etmek, verdikleri sıkıntılara katlanmak, yaptıkları kötülüklere sabretmek, kibirlenmemek, şiddet göstermemek, öfkelenmemek ve azarlamamak olduğunu söylemiştir.
Bir müminde bulunması gereken güzel huylar konusunda, Ebu Hureyre (r.a.) Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’den şu hadisi rivayet etmişlerdir: Bir gün Resuli Kibriya (s.a.s) Efendimiz şöyle buyurdular. “Şu kelimeleri, onlar ile amel etmek veya onlar ile amel edecek olana ögretmek için benden kim almak ister?" Bunun üzerine ben, "Ben, ya Rasulallah" dedim. Rasul–i Ekrem (s.a.s) elimden tutarak beş şey saydı ve buyurdu ki: "Haramdan sakın. İnsanların en çok ibadet edeni olursun. Allahu Teala’nın sana ayırdığına razı ol. İnsanların en zengini olursun. Komşuna iyilik et, mümin olursun. Kendin için sevdiğini, insanlar için de sev müslüman olursun. Çok gülme. Çünkü fazla gülmek kalbi öldürür" (Tirmizi, Ahmed b. Hanbel).
Yazımıza Resulullah (s.a.s) Efendimizin güzel ahlâkla ilgili hadisleriyle devam edelim.
-Güzel ahlak hataları eritir; suyun buzu erittiği gibi. Fena ahlak da ameli bozar; sirkenin balı bozduğu gibi.
-Doğruluğa yapışın, çünkü doğruluk iyiliğe götürür, doğruluk ve iyilik (sahipleri) de cennettedir. Yalandan sakının, çünkü yalan kötülüğe götürür, yalan ve kötülük (sahipleri) de kötülük cehennemdedir.
-Tehlikeyi doğrulukta görseniz de doğruluğu yapışın, çünkü kurtuluş doğruluktadır
-Yalandan sakının, çünkü yalan bir tarafta, iman da bir taraftadır. Yalan ile iman bir arada bulunmaz.
-Birbirinize haset (kıskançlık) etmeyiniz. Birbirinize buğz etmeyiniz. Birbirinizden yüz çevirmeyiniz. Birbiriniz hakkında kötü zandan bulunmaktan kaçınınız. Birbirinizin eksikliğini ve kusurunu görmeye çalışmayınız. Birbirinizin gizli hallerini ve gizli hayatını araştırmayınız. Menfaat yarışına girmeyiniz. Birbirinize küsmeyiniz. Ey Allah’ın kulları hepiniz kardeş olunuz!
Yazımızın son bölümünde de Peygamber (s.a.s) Efendimizin yüce ahlâkından ve davranışlarından bazı örnekler sunmak istiyoruz:
- Peygamber Efendimiz (s.a.s) kötülük edene iyilik ederdi
- Kendine istediğini başkasına da ister, kendi istemediklerini başkasına da istemezdi
- İçi, dışı, özü, sözü birdi
- Hem doğruluğu öğütler, hem de söylediklerini aynen uygulardı. Şakalaşır fakat şakasında
dahi doğruyu söylerdi
- Hayatında söyledikleriyle yaptıkları arasında asla bir tezat ve tutarsızlık görülmezdi
- Muamelelerinde daima yumuşaklığı şefkat ve merhameti kine, öfkeye ve sertliğe tercih
ederdi
- Bütün davranışlarında ifrat ve tefritten kaçınır, orta yolu benimserdi
- Çevresine karşı güler yüzlü idi Herkese değer verir hiçbir şekilde nezaketi elden bırakmazdı
- Ağzından çirkin söz çıkmaz, ahlakı güzel olanın hayırlı insan olduğunu söylerdi
- Hiçbir şeyi uğursuz görmezdi
- Kim olursa olsun çağırana “buyurun” diye cevap verirdi
- Son derece cömertti Kendisinden bir şey istendiği zaman ona çok ihtiyacı da olsa verirdi
- Fakiri, yetimi, dulu kimsesizi gözetler, onlara yardım eder, onlarla oturur ve onlarla gezerdi
- Evde bulunduğu saatlerde ev işlerine yardımcı olurdu
- Daima düşünen bir insan olarak görülürdü. Çoğu kez sessiz durur, hiçbir zaman gereksiz
yere konuşmazdı
- Yumuşak huylu, mütevazı, güvenilir, hoşgörülü ve affediciydi. Katı kalpli değildi,
hoşlanmadığı şeye göz yumardı
- Hiç kimsenin ayıbını ve kusurunu araştırmaz, hiçbir Müslüman hakkında kin gütmezdi. Hiç
kimse ile çekişmezdi
Sonuç olarak diyebiliriz ki, merhameti sonsuz olan Yüce Rabbimizin rızasına ermek; alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimizin sevgisini kazanarak onun yakınında bulunmak, ancak iyi ahlâk sahibi olmakla mümkündür. Ortasına yaklaştığımız mübarek Ramazan Ayı hürmetine Yüce Rabbimiz bizlere İslam Ahlakıyla ahlaklanmayı nasib etsin.
Remzi Ormancı
Mart, 2024
BURSA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.