- 455 Okunma
- 5 Yorum
- 6 Beğeni
Delikanlı Nötron
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hoş geldin Davut,
Otobüsü kaçırmanın üzerinden yirmi yıl üç ay on iki gün geçti. Tahminimce bunca yıldan sonra kim olduğumu merak ediyorsun. Bunu ben de merak ediyorum. Uzun ayrılığın sonrasında hüsran duymaya alışkınız. Hüsranı uyutmaya meyilliyiz ya da boş ver bunları, gelirken bakkaldan sigara ve çay alır mısın?
Bir an duraksadın. Koskoca yirmi küsur yıl söz konusu. Haklısın, ekmek bu sürede bayatlar, yine de çayın şansı olabilr. Küf kokusunu alana kadar içeriz. Bir yudum, yok yudumdan iyidir.
Bir ağaç olsan gövdene yapışmış salyangoz olurdum. İnsan olmam daha iyi. Yoksa senin gibi otobüsü kaçıramaz, yolculuğun çekiciliğine aldanamaz ve kaçırmadıklarımla ne yapacağımı bilemezdim.
Karmaşık konuşunca insanlar çözülmesi gereken bir problem varmış gibi bir süre etrafında oyalanıyorlar. İlginç biri olduğunu düşündüren bu duruma bir anlam vermeden bir sessizlikte ilgilerinden feragat ediyorum. Çirkinligimi ben belirlerim, güzelligimi başkaları. İlgimi çekenlerin ilgisini çekmem imkansız görünürken ilgisini çektiklerimi hor görüyormuşum. Bu talihsiz durumumu fark etmem öylesine gerçekleşmedi. Başka bir konu üzerine çalışırken beni buldu. Önce bu durumla ne yapacağımı bilemedim, yüzüm asıldı, üzgün hissettim. Bir süredir kendimle ne yapacağımı bilmiyorum, yüzümle ve ona bakanlarla ve o bakanlara bakmayanlara, bakar körlüğümle, senin kim olduğun hakkında en ufak fikrimin olmamasıyla birlikte tuhaflığın birkaçıyım Davut.
Ne güzeldi, bana değer vermemen, cevaplanmamış mesajlarım, yanıtsız sorular, alınmamış ev tozların, birikmiş gözlem yeteneğin, ormana bakan penceren, boş hali evinin ne güzeldi.
Bir nedenle görünmezdin. Zehirli bir mantar saklanmaz. Delikanlıysan çık ortaya, zehirini at kardeşim, bir şey olmaz merak etme deliliğine yaklaşmaz kimse. Benim dışımda tabi.
Özlem bir hastalık gibi geliyor, geceye kadar esiriyim, üzerime çöküyor, dokunduğumda aslında dokunamıyorum, acı çekme görevimi tamamlamalıyım Davut.
Evlerde amelle tırpanlanan kararlar verilir. Bunu ciddiye almayan için durum değişmez. Örneğin hafta sonları hüzünlenmek doğru zamanlardır. Seyrelmiş de olur. Şimdi de bir pasta tarifine geçerek mide kası geliştirelim,
İki yumurta
Bir bardak un
Yine şaka yapıyorum, kekliyor değilim seni, daha sigara çay da kaldık. Davut, kimdin sen sahi?
Hafta sonu hüznünden bir parçasın ve sana ismini uygun bulduğum gibi parçacık olman gerekçesiyle delikanlı bir nötron da diyebilirdim.
Geçenlerde hesap ettim, giderek uzak görünen hayalim olan emeklilikliğimin kası henüz oluşmadı. Ciddi konulara memuriyetimle ilgili komik bir benzetmeyle bir ara vermeyi istedim. Otobüsün üzerinde ne mi yazıyordu. Bunun için şakalara yirmi yıl ara vermem gerekir. İyi geceler Davut, bir parçam, kardeşim.
YORUMLAR
Davut dedim kendime sen nasıl bir c'ezasın...
Farklı kıtalarda yol aldım yine geldim Davut durağına .
Tebrikler değerli kalem.
Sevgilerimle...
Parlain m
Teşekkür ederim, sevgilerimle, saygılarımla Alev-i hüzün.
-Bir an duraksadım.-
Somun ekmeğin yirmi yıl sonraki halini gözümün önüne getirip, masaya koydum. Davut gelseydi, avucuna kalbini verseydin, geriye senden bir şey kalır mıydı onu düşündüm. Yirmi yıl sonra o ekmek, taş olur taş! Zamanında gelmezse, sonrasında zehrini içine akıtır her şey...
Biz ağaç olsak, tırtıklı göğsümüze adlarının baş harflerini çakıyla kazarlar, aşk sanrısına kapılan dünkü yeni yetme süt çocuklar. Bir salyongozun ağaca olan tutkusu bu yüzden, bir insanın insana olan duygusal yükünden çok daha çekici ve anlamlıdır.
Ben de zehirli bir mantarım, narin şapkamın altında l'ameller, ince ve yıpranmış d'okumdan, yersiz iştahla çekip kopardıklarında zehir s'açıyorum. Toprağa bağlanma şeklim ormandan ormana insandan insana değişir. Ormanda ekmek elden, su gölden müsrif tutumsuz davranış sergileyen ve bıngıl bıngıl lak luk yapanlara üzerimdeki ölü toprağı iki uçlu bir duyguyla üfürüp silkeliyorum.
Davut, acını soyun dökün de gel kardeşim yoksa yine biz üzüleceğiz.
...
Yazında gittim geldim, durdum...duraksadım...soluklandım...i mgelerin o çarpıcı, ayağımı yerden kesen nasıl anlamlardı öyle...Londra asfaltı gibi ifadesiz, kifayetsiz dümdüz yere serildim.
Harikaydı Parlain, iyi ki yazıyorsun. Kalbimi bıraktım.
.
Gule tarafından 18.3.2024 02:44:33 zamanında düzenlenmiştir.
Parlain m
Hislerimiz karşılıklı. Sevgilerimle.