- 193 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Gözaltı
Sabah saatler 05.50 gösterdiğinde emniyet müdürlüğü binasına götürüldüm emniyete vardığımızda büyük oğlum ve gelinim bizi bekliyorlar. Görevliler bana doktor olan oğlumu sordular ben şaşkınlıkla polisin yüzüne baktım nereden biliyorlardı benim çocuklarımı hayret ettim.. oğlum yanımıza geldi memurlara ricada bulundu fakat konuşma fırsatı dâhi vermediler. Sadece vedalaşmamıza izin verdiler çocuklarımın gözleri yaşlı kucaklaştım ve bilinmez bir sona doğru götürülmek üzere çocuklarımdan ayrıldım oradan polis okuluna götürüldüm. Kapalı spor salonunun camları kalın brandalar ile kapatılmış yerlere yataklar dizilmiş tüm yataklar dolu yaklaşık 100 kişi orada göz altında. Bizi öğretmen olduğunu söyleyen birisi karşıladı. Çoğunluğu polis avukat öğretmen olmak üzere Koca salon tıklım tıklım. Bir köşede toplanmış kirli tozlu nevresim ve çarşaf seçerek bir köşede boş yatak buldum. yorgundum Sabah namazını kıldım yatağa uzandım. Yatak ve nevresim o kadar kirlenmiş ki tozu hemen çıkıyor.
Bir bilinmez yolculuğun başındayım. Ben kendimi salonun havasına hazırlarken 4 tane gardiyan daha getirildi. Anlaşılan Sıra cezaevi personeline de gelmiş . O kadar yorulmuştum ki derhal yatağa uzandım uzanır uzanmaz uyumuşum
Uyandığımda saat 10 olmuş kahvaltı olarak getirilen sandviç ve küçük meyve suyu ayrılış, bir parça aldım fakat hiç yemek gelmiyordu içimden.yemedim artıkların toplandığı karton kutuya kalan parçayı bıraktım, salonda polis,asker gardiyan,esnaf, öğretmen avukat olmak üzere her meslekten insan gözaltında.
13 gün salonda göz altında kaldım bu süre zarfında yaklaşık 50 60 kişi adliyeye götürüldü ardından 50 60 kişi daha getirildi bu seferki gelenler infaz katipleri gardiyanlar icra müdürlerinden oluşmakta.
13 Ağustos günü akşam saatlerinde emniyet müdürlüğüne götürüldüm.
Avukat olduğunu söyleyen birisi bana sen kendini bilirsin baylok kullanmış sin dediğinde şaşırdım çünkü ben bu kelimeyi ilk defa duyuyorum dedim iradeyi alan polis memuru öfkeli bir şekilde kullanırsınız sonra inkar ederdiniz kayıtlar yalan Söylemez diyerek tehdit vari ifadeler kullandığında ben cep telefonu mu gösterdim tuşlu ilkel bir telefon kullanıyorum bu telefona bahsettiğiniz o program yüklemesi yapılabilir mi diye sordum. Üzerime atılan suçların hiç birisi bana uymuyordu ifadem alındıktan sonra tekrar Spor salonuna götürüldüm
Hayret ettim devlet barodan avukat gorevlendiriyor avukat ise Herhangi bir savunma yapmadan ifadeden çıkıyorsun.
O gün tanıdığım birisinin bana yıllar öncesi sorduğu soruyu hatırladım"cezaevine getirilen herkesi suçlu mu sanıyorsun? Demiş ti.
O gün sabaha kadar cezaevi ve adliye personeli hiç uyumadan sabahı ettik sabah sabah saat 06 sıralarında toplu olarak otobüslere bindirilerek önce doktor kontrolünü ne arkasından da cumhuriyet savcısına ifade vermek üzere adliyeye götürüldük.
Adliyede cumhuriyet savcısına
.ifade vermek için saatlerce bekletildik. Prostat rahatsızlığın artmış her beş dakikada bir polisnezaretinds tuvalete goturuluyorum fakat bir türlü sıkıntım geçmiyor. Akşam saat 18 gösterdiğinde cumhuriyet savcısının kararı açıklandı.
Savcı emniyette sorulan soruları tekrarladı, ben bu suclalara ilişkin olarak ortada bir delil olması veya bir tanık olması gerektiğini ifade ettim isede baylok konusunda hts kayıtlarının olduğunu gerekçe göstermekte ben ısrarla bu kayıtların bana ait olmadığını ısrarla tekrar ettim. Emniyetteki ifadelerim de olduğu gibi savcılıkta da telefonumun eski tuşlu telefon olduğunu bu telefona baylok programının yuklenemeyecegini ısrarla tekrar etsem de ipimiz kesilmiş hakkımızda çoktan verilmiş ben dahil 14 kişi tutuklanmak istemi ile mahkemeye sevk edildi 27 kişi adlı kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ben bir taraftan da prostat problemi ile ugrasmaktayim o gün sabaha kadar polisler nezaretinde Erzurum adliyesi konferans salonunda bekletildik,.yorgunluk uykusuzluk, Bunun yanında strese bağlı prostat rahatsızlığı beni oldukça fazla rahatsız etmekte.
Konferans salonunda bekliyoruz kurbanlık koyun gibi