- 208 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
KIVILCIM
Eros, Yunan efsanesine göre güzellik ve aşk tanrıçası Aphrodite ve savaş tanrısı Ares’in oğludur. Ölümsüz Tanrı Apollon’u güzeller güzeli Daphne’ye aşık eden de odur. elindeki ok ve yayla, ya da meşaleyle ölümlü insanların da yüreklerinde aşk ateşini yakan odur. Diyerek bir başka efsaneyi ekleyelim yazımıza
Kerem, İsfahan( İran) Şahı’nın oğlu, Müslüman. Aslı ise Şah’ın Ermeni asıllı hazinedarı’nın kızı.
Kerem ile Aslı aynı sarayda büyürler. Eros işin içine girip Kerem’in yüreğine okunu atmış mıdır, Aslı’nın yüreğini meşalesiyle yakmış mıdır bilinmez? Ama Kerem’in de Aslı’nın da yüreklerine aşkın ateşi düşmüş bir kere…
“Aşk bir kıvılcımdır. Tutkuya dönüşürse herkese zarar, sevgiye dönüşürse herkesi sarar.”
Veznedar baba kızını kaçırır. Rivayete göre Halep’e…
Kerem’in aşkı tutkuya dönüşür, düşer yollara. Aylar yıllar içinde varır Halep’e. Halep Valisi olayı öğrenmiştir. İşe el atar, babayı ikna eder. Kerem ile Aslıyı evlendirir ama baba kızına büyülü bir giysi yaptırır. Kerem büyülü elbise yüzünden Aslıya ilişemez. O şaşkınlıkla bir offff! çeker ağzından alev çıkar, Alevler Kerem’i de, Aslı’yı da yakar. Doğrusuyla eğrisiyle hikaye bu.
Bu hikayeyi nasıl anlamalıyız. Bana göre aşkın ateşi kavuşamayan aşıkları, özlem ateşiyle yakarken; aşkın gücünü kavrayamayan ana babaları da pişmanlık ateşiyle yakar.
/İnsanın yüreği tek kişiliktir/ başlıklı yazımda, “aşk ile öfke iç içedir” Devamla:
“Aşk ile öfke arasında benzerliği kavramak çarpıcıdır. Aşkta da öfkede de kendinizden geçersiniz. Ancak, öfkenin ateşine herkes su taşır ama aşkın ateşini kendiniz söndürmek zorundasınızdır.” Demiştim.
Eğer efsanelerde anlatıldığı gbi ‘aşk’ bir ok, (Eros’un oku) ya da bir kıvılcımla yüreğe düşüyorsa; öfkede, kavgada bütün karmaşık olaylar da en küçüğünden en büyüğüne bir kıvılcımla başlar diyebiliriz.
Bu anlamda (Tdk.): “Kıvılcım, Harekete geçiren etken” tanımını yapmıştır
Bütün kavgalar, incitici tartışmalar; “Öyle değil, böyle! Yan baktın çamura battın! Vs.” Sebepler değil midir? Sebep ne olursa olsun, haklı ya da haksız sonuçta, öfkeyi kabartan, kavğayı kışkırtan da bir söz, bir davranış, bir kıvılcım değil midir?
Öyle ise, aşağıdaki dizelerde ifade ettiğim gibi…
“Adam dediğin
Bastığı yerde izi
Vardığı yerde, söyleyecek sözü olmalı
Vurması gerekiyorsa, vurmalı!
Ama ilk önce
Sevgisini silah gibi kuşanıp
Öfkesine karşı durmalı
Duracağı yeri bilmeli.” Diyerek, yeniden konuya dönelim.
Buraya kadar anlattıklarımız, insanın, insanla olan ilişkileri; bir sebep, bir kıvılcım ile harlanan öfkenin ya da tutkunun çok küçük bir alanı etkileyen kötü sonuçlarından söz ettik.
Kıvılcım, daha büyük ateşleri de harlayıp doğaya, insalara yıkımlar, katlimlar unutulmaz acılar vermiştir.
Bundan sonra da geçmişten ders almadığımız sürece İnsan soyu, daha çok yıkımlar, katliamlar yaşayacaktır. Örnek mi?
Avustya- Macaristan tahtının varisi Arşidük Franz Ferdinand 28. Haziran 1914’de Gavrilo Pirincip adında bir sırplı tarafından öldürülür. Bu bir kıvılcımdır. Avusturya- Macarstan Sırpistanı işgale başlar, Bunu Almanya’nın Belçika, Lüksenburg, Fransa işgali takip eder. Yetinmez , Rusya’ya savaş ilan eder. İngiltere de Almanya’ya ve bağlaşıklarına savaş ilan eder. Dünya ikiye bölünür. 1.Dünya savaşı dört yıl sürer. Yaklaşı, 17 milyon ölü ve kayıp, 21 milyon yaralı ve yanmış yıkılmış şehirler… Almanya, Osmanlı, Avusturya& Macaristan İmparatorlukları ve Çarlık Rusya çöker, Dünya haritası değişir.
Özetle, yangın Dört uzun yılda ancak denetim altına alınır. Soğutma çalışmaları devam ederken, 1 Eylül 1939 da Almanya Polonyayı işgal eder. Bu bir kıvılcımdır. Savaşın ateşi yeniden harlanmıştır.
1945 yılına kadar süren 2. Dün ya savaş, 20 milyon asker,40 milyon sivil yaklaşık 60 milyon ölü, katliam, soykırım, yıkılmış yanmış şehirler ve bu savaşta ilk defa Kıyamet silahı Atom bombası kullanılmıştır. (Sayılar Wikipedia’dan alınmıştır)
Günümzde henüz, Dünya’yı yakıp kavuran Yıldırımlar yağmasada; Afkanistan, Ukrayna, Suriye, Irak, Libya, Filistin daha adını saymadığım birçok ülke de şimşekler çakmakta… halkların üstünde karabulutlar dolaşmaktadır.
Bu bölgesel savaşlar konturolden her an çıkabilir ve Dünya’yı 3. defa yakıp kavuracak yıldırımlar yağabilir. Hatta bu sefer İnsan soyunun sonu olabilir.
Buraya kadar anlatılan olayların başlangıcı bir kıvılcımdır desem de kıvılcım, çıngı, şerare vs. genellikle Ateş ile beraber algılanır. Çünkü kıvılcım Ateş’i harlar, Ateş kıvılcımlar saçar.
Ateş denetim altında, kontrollü kullanılırsa İnsanın ve doğanın yararınadır. Denetimden çıkarsa, orman yangınları gibi… O zaman afettir. Yakar yıkar yok eder.
Yangınların % 90’ı İnsann kaynaklı olduğunu unutmayalım. İster insan kaynaklı olsun, ister doğal sebeplerden olsun;
“Her yangın bir kıvılcımla başlar. Yangını söndüremezseniz, kıvılcımı atanı da kenarda seyredip bakanı da yakar.” Diyerek, yazıyı sonlandıralım.
YORUMLAR
Evet doğrudur ''En büyük yangınlar bir tek kıvılcımla başlar.'' Bu aşkta da böyledir, ormanlar yanarken de böyledir... Dünya ve şu zamanda yaşayan insanlar diken üstünde maalesef, bir iki tane kodaman emperyalist yüzünden. Bunların başında da Sam Amca ve evlatları ile Rusya geliyor. Sudan sebepler ile masum milletlerin halklarını katledip yıkıma uğratıyorlar. Bir yerde savaş çıktığı zaman bundan tek kâr edecek silah şirketleri ve şirketlerin sahibi olan devletlerdir... Sam Amca adlı hain oluşum, kısaca emperyalizm eğer dünyada her iki sene de bir büyük ya da küçük savaş çıkmazsa, çıkartmazsa batar gider... Bunu da unutmamalı... ''Haklı bir sebebe dayanmadıkça savaş cinayettir.'' Gazi Mustafa Kemal Atatürk... Kutlarım yürekten...