- 194 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
YÜREĞİMDEKİ İĞNELER-2
YÜREĞİMDEKİ İĞNELER-2
***Gezilerimden birinde beldenin dağlarına tırmanmış güzelliğini seyrederken bir piknik alanı gördüm ve inişte içlerine katıldım.
***Ayaklarından özürlü çocuğunu pazar arabasın ile taşıdığını fark ettiğim ailenin yanına sokulup sohbet ettim ve yüreğimin burukluğu ile şehre, kaldığım misafirhaneye döndüm.
***O yöreden başka yörelere ve bir ay sonra da kümesime / Ankara’ya evime dönmüş gezi anılarını kaleme alma amaçlı evime kapanmıştım.
***Sohbet ettiğim, bacakları tutmayan çocuğun babası kaldığım misafirhaneden ben hakkında bilgi almış ve “Şair olduğumu öğrenmiş, şair deyince zengin ve çevresel sözü geçer biri sanıp, telefon ve adresimi almış… Pohpohlayan da olmuş ki trene binerek düşmüş Ankara yoluna ve Ankara GAR da inerek telefona sarılmış…
- Alo buyurun,
-Şair ağabey, ben Zonguldak- …’den sohbet ettiğin bacakları felç olan çocuğun babasıyım. Benim oğlana sakat arabası için yardım edersin diye sana güvenip geldim. Şu an Ankara’da trenden indim ve burada kimsem yok. Bir Allah bir de siz…
- A gözüm, kendi halinde laklak öten leylek misali kalemiyle oyalanan faniyim ama bekle geliyorum dedim ve arabası olan bankadan meslektaşıma / arkadaşıma; arabanla Ankara tren garında buluşalım deyip ben de çıktım yola ve buluştuk,
*** Beyi ve çocuğunu da alarak T. B. M. M’nin yolunu tuttuk. Zonguldak Milletvekilleri yerinde yokmuş, şahsen tanımadığım ve de 3-4 senede 1-2 günlüğüne uğradığım Ata toprağı Nevşehir M. Vekilinden birinin kapısını çaldım ve sekretere kendimi tanıttım.
- Sekreteri; İş görüşmesi için ilerideki solda Kayseri M.V.’nin yanına gitti dedi,
- Misafirler burada dursun ben yanına gidiyorum deyip odadan çıktım ve yanlarına vardım.
- Oo toprağımın şairi buyur,
- Derdim böyle böyle… Ben de kendilerinin kim ve kimlerden olduğunu bilmiyorum ama naçar kalmış olmalı ki insan diye gelmiş; İktidarsınız, bunu hallederseniz seviniriz.
***Sekreteri yanımdaki beyin kimliğini almış ve yöresinden neden araba verilmediğini sormuş. İktidara oy vermeyenlerden olduğu için derdine derman olunmadığı bilgisini alır almaz yanlarında bulunduğum Vekile durumu anlatmış…
- Üstat, yardımcı olmak isterim ama o yöre partililerimize ve oranın vekiline karşı zorda kalırım, kusura bakmayın…
- Vekilim bu olay partiler üstü, insani bir konu; şık olmadı, bana 15-20 dakika müsaade edin koridorda biraz düşüneyim dedim ve araya bağdaş kurup yüklendim kaleme… Ayağa kalkıp aradaki gözleme kamerasının karşısına geçip yazdığımı ara koridorda yüksek sesle başladım okumaya...
EY BOZKIRIMIM SEÇİLMİŞLERİ
Bacalar boş, kayıp olmuş perisi,
Ne kemiği kalmış, ne de derisi,
Yarınlarda deneceksen serisi; / birisi
İyi düşün, söylenmesin gerisi,
Bir sana bak! Bir de bana… Bu mu hak?
*
Biz diyerek seçtiğimiz başlarım,
Sahipsizim, yürümüyor işlerim,
Birbirine yapışık mı dişlerim?
Görevini yapmaz isen taşlarım,
Bir sana bak! Bir de bana… Bu mu hak?
*
Bozkırlımın nasırlıdır elleri,
Tırnağıyla kazıyorken çölleri,
Susuzluktan pörsür ise gülleri;
Zincir tınmaz! Şaha kalkar dilleri,
Bir sana bak! Bir de bana… Bu mu hak?
*
Hıfz edene öngörülen reva mı?
Hiçbir fani söndüremez sevdamı,
Mahşere dek sürdürürüm davamı;
Yüce Mevla’m, kabul et duamı,
Bir sana bak! Bir de bana… Bu mu hak? Hıfzı KARACA
***Çevre odadaki vekiller ve danışmanları vs. kapılarına çıkıp beni dinlemeye koyuldular ve yanıma güvenlik geldi…
Güvenliğe beni; Meclis Balkanına götürün dedim. Beraber gittik makama…
Meclis Başkan Vekiline durumu anlatıp, olayı çözmezseniz ÇIKIŞTAKİ BASIN ODASINA UĞRARIM dedim ve misafirlerin olduğu yere (Nevşehir Vekili odasına) yöneldim.
*Odaya ben gelmeden sakat arabasının temin edilerek beylerin adresine gönderilmesi talimatının verildiğini öğrendim ve dünyalar benim oldu…
***Arabası olan arkadaşla misafirleri trene bindirdik ve şiir de bu olayın mimarı olarak kitabımda yerini aldı…
Saygı ve sevgilerimle
Hıfzı KARACA (T. C. Kültür Bakanlığı Halk ve Kalem Şairi)
Halk Şairi; yöresel /bölgesel,
Kalem Şairi; genel / her dalda
YORUMLAR
Hıfzı bey, yazınızı okudum ve halen ülkemizde iyi yürekli insanların olduğunu gördüm. Acı olan şu ki, insanların bir oy aracı olarak görülmesidir. Siyasileri bu tavırlarından dolayı şiddetle kınarken, sizi yürekten kutluyorum. Yüreğin sesiydi bu yaptığınız. Bu yaptığınız bana göre duanın eyleme geçmiş halidir ve pasif dualar yerine eyleme dönüşmüş dualarla kanayan yaralara merhem olunmalı ve YÜCE Allah insanlardan pasifliği değil, aktif olmamızı ister...
Yazılanlar da gösteriyor ki; balık baştan kokmuş .Hakkını zorla aramayana hakkını teslim etmek yokmuş.Şairlik bu işte ..Vatandaşın derdi ile dertlenmek .Vatandaşa verilecek yardımı beklemek..Olumlu faaliyetleri birbirine eklemek.Umutların çiçek açması içi can suyu vermek.Üstadı selamlıyorum.Sağlıcakla.Saygıyla.