Bu adam benim babam
Bu adam benim babam
Hani fatih kısa parmak diyor ya şarkısında işte öyle bir şey
Bu kaytan bıyıklı, karakaşlı tombul yanaklı beyaz gömlek, kareli ceket li adam benim babam
Yıl 1965 Erzincan tercan çok eski adı heme ipe, diğer adı ile mezre, şimdiki adı esenevler köyünde reçber iken 3 yıl askerlik yapmış ankarada berber olarak terhisinden sonra köyünden bir hayli uzakta, Erzuruma bağlı bir kemekan aşiretin bağlı bir köyde, mezre den gidip bu köyde çobanlık yapan İsmail bilici amcanın arabulucuğu ile aileler tanışmış güzel yün halı dokuyan dertli adında bir kız olduğunu ve bu kızı babama Laik çalışkan güzel hamarat bir kız olduğu söylenmesi üzerine babam Kır atı dizginleyip yanına biraz leblebi üzüm karışımı çerez, baba anneme bir gün önceden yaptırdığı un helvası, askerden getirdiği yün bere, yün deri eldivenlerle bir bohça ile yola koyulmuş kemekan lar komu na gitmiş, kızı abilerine gözükmeden halı tezgahı başında İsmail amcanın destek ve yardımlarıyla görmüş
Hediyelerini bir yün işlemeli heybeyle bırakmış
Dertli kızın yüzüne şöyle bir bakışta aşık olmuş içinden tamam sen benim olacaksın demiş Kır atın terkisine atlamış elindeki gümüş saplı kamçısı ile Ata vurup revana getirip yola koyulmuş mezre köyüne dönmüş
Kapıdan baba anneme zazaca daye, daye anne anne diye bağırıp ben sevdiğim kızı buldum sevinç içinde attın terkisine inmiş
Kır atı teri soğusun diye üzerine, bir cacım yün örtü atmış
samanını suyunu verdikten sonra cevahir baba anneyi öperek en büyük misafir odasında karşısına minderli tahta sekiler de oturarak, hayatındaki aşkı, sevgiliyi bulduğunu müjdelemiştir
Tüm bu yaşanan olayları bizzati annemden dinleyerek, sohbetinde not aldıklarından kaynak aktarımı ile hayatta halen yaşayan 85 yaşındaki yaşıt hemcinslerinden teyit ederek romanımda yer verdim
Devamı gelecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.