- 164 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
KONUŞMADAN KONUŞMAK
Konuşmak; klasik anlamda kelimeleri dile dökmek olarak düşünülür. Bir insan bir insana hiç konuşmuyorsa ’sende hiç konuşmuyorsun, pek suskunsun’. diyerek onu konuya dahil etmek ister. Konuşan için bu durum aslında en basit şekilde
’anlatmak’ tır. Çünkü insanoğlunun en temel aracı dil vasıtasıyla konuşmaktır. Olaya bu açıdan bakılırsa kendince doğrudur. Fakat birşeyler anlatmak sadece konuşarak anlatılacak şeyler değildir.
Susma eylemi de bir tür kendini anlatmaktır. Birşeyler anlatmak için sese, dile ihtiyaç yoktur. Her iki kesimde kendi açısından haklıdır. Susmak; ’zihin içinde çözümleyemediği veya çözümlese bile o an bulunduğu ortamda anlatamadığı’ için dışarıya ’sessizlik’ şeklinde yansıtmaktır. Konuşulan muhabbetin sarmaması da bir neden. Bu durumda yapılabilecek tek şey ’sessiz’ olmaktır. Bunu pek kimse anlamasa da kalabalıklar ardından birisi çıkagelir de anlar onu! Belki binde bir ihtimaldir. Ama güzedir!
Konuşmak bu sayılanlarla sınırlı değildir elbet!
’Gözler ile de konuşanlar var !
İlk akla gelen anlamının çok çok dışında. Bunda da ne bir ses ne bir dil var. Ruhun ve gözlerin dansıdır adeta.
Zihin okumak, konuya sesle değil de gözlerle cevap vermek. Anlayana en güzel cevaptır. Anlamayanaysa; sessiz bir bakış.! Sesle, dille konuşulandan çok daha etkilidir muhakkak.
YORUMLAR
’Gözler ile de konuşanlar var !
İlk akla gelen anlamının çok çok dışında. Bunda da ne bir ses ne bir dil var. Ruhun ve gözlerin dansıdır adeta.
Zihin okumak, konuya sesle değil de gözlerle cevap vermek. Anlayana en güzel cevaptır. Anlamayanaysa; sessiz bir bakış.! Sesle, dille konuşulandan çok daha etkilidir muhakkak...
Siz ve tüm yetenekli Sair ler gibi yazabilmek ...sustuklarinin kaleme gelip harflere dökülerek kagida yansimasi ...ne guzel ifade etmissiniz kaleminize gönlünüze saglik...
Saygilarimla