BEKLENEN “O” AN
Attalos Yurdu; “Attaleia”, verimli anlamına gelen “Pamphylia” veya “Lykia” geçmişten günümüze değişen isimlerle namı diğer Antalya!!! Akdeniz’in gözbebeği, turizmin incisi, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış tarihin kadim şehri…
Şehrine âşık bir halk, Cumhuriyet’imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal’i ağırlamaktan büyük bir onur içinde….Temel gayesi halkın refah seviyesini mutlak hedefe ulaştırmak olan Gazi Mustafa Kemal’le ayrı bir anlam bulan şehir, tarihinin en güzel günlerini yaşamakta…
Mustafa Kemal Atatürk, hem halkıyla hemhal olmak hem de memleketin genel ahvalini yerinde görmek için zaman zaman şehirlere ziyaretler düzenler. Ilık bir mart günü Antalya’ya ilk kez ayak basan Atatürk’ün gelişiyle halk çok heyecanlanmış, şehrin her bir köşesini bayram havası sarmış, sokaklar büyük bir özenle süslenmiştir. Kepez’den şehir merkezine kadar Antalyalılar yolları doldurmuş ve sonunda herkesin beklediği o an gelmiştir. Atatürk’ü getiren araç görüldüğünde: “Hoş geldin “Ata”m, sefalar getirdin “Paşa”m!!!’’ naraları şehrin dört yanında yankılanır. Zira Antalya halkı sonsuz bir minnet duygusuyla bağlı oldukları “Ata”sını en iyi şekilde ağırlama telaşındadır... Gözlerinde denizler dalgalanan, sapsarı saçlarıyla ışıklar saçan ve bakışlarıyla insana umut aşılayan bir lider için hissedilenler az değil midir? Halkıyla bir olup zinhar ‘ben’ değil, ’biz’ olarak bahseden yüzyılın lideri...Memleketin her köşesinde yeni fikirler, yeni hayatlar için uğraşan bir aydın için söylenilenler yeterli midir ? Mustafa Kemal biziz, hepimiziz! Onun emanet ettiği bu inanç “Damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur...”
Şehirde kaldığı süre boyunca tarihi alanları, fabrikaları ve portakal bahçelerini gezmiştir. Atatürk, portakal bahçelerinde turunç ağaçlarının arasında yürürken, meyvelerin şifalı kokusu burnumuza gelir. Atatürk ise o güzelim portakalları elleriyle toplar ve halka ikram eder. Halkına böylesine samimi duygularla yaklaşan, böylesine kalbinde taşıyan dünyada başka bir lider olabilir miydi ? O, sadece içten duygularıyla değil; manalı sözleriyle, kibar sohbetleriyle de kalpleri ısıtmıştır. Şüphe yoktur ki Atatürk’ün kalbindeki samimiyeti ve liderlik tarzı dünyada hiçbir liderde bulunamayacak bir özellik olarak adlandırılır.
Atatürk; Akdeniz mavisi gözleriyle sahilleri, karla bürünmüş Bey Dağları’nı uzun uzun seyreder ve karla kaplı zirvesini gördüğünde içindeki heyecanı gizleyemez : “Hiç şüphesiz ki Antalya dünyanın en güzel yeridir” der ve gönüllere bir kez daha yer eder.
Ata’nın Antalya’dan ayrılacağı haberiyle sevincin yerini hüzün almıştır… 12 Mart sabahı lideri uğurlamak için uğurlama töreni yapılır ve Atatürk tekrar Antalya’ya geleceğine dair söz verir. Atatürk’ün Antalya ziyareti, halkın refahı ve mutluluğu için yaptığı mücadelesinin bir simgesidir. Antalya halkı, inancını bir miras olarak kabul ettikleri ve fikirlerine sahip çıktıkları Gazi’nin vizyonu ve liderliğiyle bir kez daha büyülenmiştir. Bundandır ki sonraki ziyaretlerinde de Atatürk aynı coşkuyla karşılanmıştır.
Atatürk’ün Antalya sevgisi ve Antalya halkının Atatürk’e olan bağlılığı hiç solmadığı gibi her geçen gün daha da güçlenmektedir. Antalya, Atatürk’ün izinden yürümeye devam edecek ve onun düşüncelerini her zaman canlı tutacaktır. Hoş geldin “Ata”m, sefalar getirdin “Paşa”m. Seni her zaman minnetle anıyoruz ve emanetini gözümüz gibi koruyoruz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.