- 222 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
HAYLİ ÜŞÜDÜM, HAFIZ...
Düşler biriktirdim yüreğim düş takviminde ve celladım bellediğim zemheride hayli de üşüdüm, hafız.
Bazen…
Bazen Horasan tepelerine diktim sancağımı ve verdiğim o dev/asa Es:
Renklerdir muadilim olan benimse en sevdalandığım renk: hayli pembe olan hani, hani sevdiğimde mahcubiyetten asla solmayacakmışçasına açan bir çiçek misal.
İade-i itibarım meylettiğim iklimlerden umut ve sevgi ise resmettiğim.
Ben öylesine bir coğrafyayım ki hem…
Kâh ova kâh dağ kâh plato ah, bir de öykündüğüm gölün durgunluğunda bir yaşam mesela.
Öyküler.
Vermediğim ödünler.
Ödünç aldığım hiçbir duygum yok hem benim ve ben tüm duyguların, hüzünlü yüreğimin ve kalemimin müdavimi iken bazen çekinceler yüklendiğim bazen çetin ceviz olup da yalnızlığımla bir çeşme başında dinlendiğim.
Hem su gibi olmalı insan hele ki severken.
Sular seller misali sevmeli ve yazmalı da.
Sudan sebeplerle değil şiar edindiği saygının indinde sevgiyi de ekledi mi omzundaki heybesine.
Kimlik ve benlik eşleşen.
Sorgu sual hak getire ve işte nabzımı her alamadığımda yakalandığım kadar da kâinatın radarına.
Kâinat orkestrası aralıksız çalarken hayat şarkısını ve şahlandığı kadar kalem kıyamet kopacakmışçasına kendimden uzaklaştığım bir ömür.
Miski amber kokansa duygular ve işte baharın öncüsü sevgi ve umut ve coşkunun da eşlik eden nidaları.
Zemheride üşümüşlüğümle göz kırpıyorum güneşe ve şarkım çalıyor hele ki o sessizlik yok mu yok mu?
Üstüme alındığım kadar haizi olduğum o curcuna o gürültü.
Ben en çok sessizlikte ağlıyorum.
Ben en çok kırık yüreğimi seviyorum alabildiğine coşkulu kendimi kucaklamanın da zamanının çoktan gelip geçtiği bir minvalde şaşkın ruhumla bentler aştığım coşkumla ve işte ufkumda saklı hayallerin resmini çiziyorum kalemimle.
Kaile alınmadığım kadar da hayatta…
Sahi, ben neden seviyorum insanları?
Allah rızası için deyip de şerh düştüğüm ve Yaratandan dolayı yaratılmış canlıları yüreğimde biriktirirken epey de kendimden çalmışken ve işte hayallerimi bir bir gerçek kılıyorum.
Yorgun nidalar şehri.
Hüzün dolu revnak cümlelerin inşa ettiği cenneti hele ki o cennet de annemin ayaklarının altında saklı iken…
Havsalamdan taşan çok şey var bazense bir aldatı bir kandırmaca sunuyor bana cihan ve kandığım kadar insanlara kayboluyorum yeniden ve yeniden derken hâsıl olan nice mucize ve işte başa sarıyorum hikâyemi.
Uzun bir yol.
Kısa süren bir hayat.
Sevgiyle eşleşen yürek.
Kayıplarımın nazarında belki de ayıp addedilen:
Kâh coşkum kâh hüznüm ve sunumunda sıfatların asılı kaldığım göğün tebessümünde yeniden doğuyorum da Rabbin izniyle.
Ruhuma eşlik eden o çelişki ve işte hali hazırsa güven duygumu da saklı tutabilirken…
Sözcüklerin neşrinde binlerce nesir yazabilirim ki yazdım da.
Yazgıma razı ve işte hayatıma alt yazı geçtiğim şiirlerim ve coşkum.
Sönsem de bazen.
Solsam bile…
Mademki insan ismiyle yaşar…
O halde bana bahşedilen iki ismimle bırakın da iki kat yaşayım ben duygularımı bırakın da kucaklayayım içimdeki çocuğu.
Bir rica değil.
Bir emir asla.
Emir eri olduğum sevginin ihtiva ettiği o minvalde sekerken de iki ismimle sağdıcım nasıl ki kalemim ve işte günbegün de büyüyen bir yangına ev sahipliği yapan sol yanım…
YORUMLAR
Kolay mıydı sanki her gün ama her gün doğmak ve gün bitiminde ölmek?
Ve işte ruhumun sesi ve acımın telvesi ve UMUT.
Aksayan bir şiirdim bazen ya da aksıran bir hikâye.
Acımla pekişen bir asalet ve nice kelime.
Duygularımsa sınırsız boydan boya üstüme ilişen bense illa ki hayatla ilintili sözcüklerle sevişebilen bir dirayet bir rivayet olmayan en çok sınandığıma biat omzumdaki yükü taşımakla iştigal.
Gün geçmiyordu ki…
Ya, öncem?
HASAN ÇAPRAZ
Dünyada sadece sevmek kazanıyor