- 440 Okunma
- 7 Yorum
- 5 Beğeni
SIDIKA
Yine Sıdıka’yla çıktık yola. Ağır aksak gidiyor, hiç alışkın olmadığımız sesler çıkarıyordu. Gideceğimiz yere vardık.
“Hayrola Sıdıka bu gün neşen yok gibi?”
Sesi kırgın, sitemkârdı.
“Yok, bir şeyim.”
“Yok… Yok… Sende bu gün bir haller var. “
“ Moralim bozuk. “
“Hayırdır. Sana, senin canını sıkacak bir şey mi söylendi?”
“Bir şey söylenmedi ama çok şey yapılacak.”
Sıdıka’nın canını sıkan şey neydi? Onunla konuşup öğrenmeliydim:
“Hadi çekinme anlat. Sorun bensem özür diler gönlünü alırım. Diğerleri bir şey yaptılarsa da, konuşur bir hal çaresi buluruz.”
İç geçirdi:
“Her zaman - Hadi Sıdıka- dediniz gelmedim mi? Bu çamur dediniz geçmedim mi? Bu dağ dediniz aşmadım mı? Bunu nasıl yapacaksınız bana, nasıl ?”
Sinirliydi. Sesimin en yumuşak haliyle:
“ Hadi anlat. Derdin her ne ise bir çözüm bulurum ben. Güven bana.”
“O gelecekmiş. Ne gerek vardı ki?”
“O kim Sıdıka?”
“ O işte. Yeni gelecek olan. Tabii o genç, o hünerli, eli yüzü düzgün. Ama genç ve güzel olan nazlı olur.
Nazı çok olan da başa beladır. Gelsin bakalım görürsünüz nazlarını. “
Biraz düşündükten sonra Sıdıka’nın canını sıkanın ne olduğunu tahmin ettim. Sıdıka O’nun gelmesini istemiyordu. Güldüm, elimi göğsüne koydum:
“Vayy… Benim Kahriman Sıdıka’m. Demek derdin O’nun gelecek olması. O süs güzeli hele bir gelsin. Sen hiç merak etme. O’nu koyduğumuz yerden kıpırdatmayız. Biz seni terk etmeyiz. Az mı emeğin var üstümüzde. Biz senden vaz geçer miyiz hiç? Yine eskisi gibi seninle beraberliğimiz devam eder. Biz seni çok seviyoruz.”
Sevindi, rahatlamıştı:
“ Ben de sizi çok seviyorum. Her mihnetiniz başım gözüm üstüne.”
Diğerleri olanların farkında değildi. Konuştuklarımızı duymamışlardı.
Dönüş yolundayız. Sıdıka pür neşe. Bıraksak kanatlanıp uçacak…
Kimdi bu Sıdıka?
Sıdıka arkadaşımın SKODA marka arabası. Nereye gitsek hep onunla gideriz. Biz O’na SIDIKA deriz. Arkadaşımın sıfır bir araba alma planı var. Bir kaç gündür onu konuşuyoruz. Demek ki;
konuştuklarımızı duymuş telaşlanmış, kıskanmıştı.
YORUMLAR
Aracınız olmadan bakkala bile gidemeyeceğiniz bir yerde yaşıyorum. Bakkal diye adlandırdığımız süper market yürüyerek otuz dakiak mesafede. On iki yılda bir kere kayınpeder cahil cesaretiyle yürüdü. Sonrası kimseden gelmedi. Zaten yol kenarından yürürseniz polis yanınızdan geçerken durup soruyor "Koçum, derdin ne senin?" diye. O yüzden evde yetişkin sayısı kadar araba olmak zorunda. Hatta birkaç aylığına kalan misafiriniz varsa ona da bir araba bulmak durumunda kalabiliyorsunuz.
İşin ilginci burada Sıdıka türünden araçlar bulmak kolay değil. Şkoda'nın Amerika'da bulunmayan, hatta duyulmamış bir marka olmasını geçtim, eski araba yeni araçlardan pahalı. Örneğin komşum 2012 model BMW'sini altı bin dolara satıyor (Yok pahası) Ama o aracın ilk tamire sokulmasında hiç yoktan dört ila on bin dolar aralığında bir masraf çıkaracağını biliyorum. Ona da dediğim gibi "Türkiye'de olsa hiç düşünmeden alırdım. Ama burada imkanı yok" Durumun farkında olan biri de kasabanın merkezine dükkan açmış: "Gurkan Auto". Ara ara oto sanayiden usta getirttiğini düşünüyorum. Saygılarımla.
Bedri Tokul
Her külfet bir nimet karşılığıdır derler.
İlginize teşekkür ederim.
Selam ve Saygıyla...
Evet güzeldi. Kalbi güzel ağabey. Dostluklar artık günü birlik ve çıkar üstüne. Eskinin hatırasına başka bir şeyi yok. O da zamanla unutulur gider.
Sevgilerimle.
Bedri Tokul
Hoş geldin sefa geldin.
Gelişinle yazıma tat verdin.
Selam ve saygıyla...
Gençliğimizde bacakları çarpık olan kızlara skoda bacaklı derlerdi abilerimiz
Tebrik ederim
Bedri Tokul
Ne güzel bir tespit. Unutulmamış demek ki. Teşekkürler...
Kıymetli kardeşim.
Sizin aracılığınızla bazı şeyleri açıklamak istiyorum.
Okuyanlar, yorum yapanlar yazının içeriğiyle ilgilenmişler. Sağ olsunlar.
Ancak bu yazıyı yazmaktaki asıl amacım şuydu:
FABL: Kişileri çoğunlukla hayvanlardan seçilen, sonunda bir yaşam dersi ortaya koyan yazı türü.
Ben bu yazımda fabl benzeri bir şey yaparak cansız bir varlığı, bir arabayı konuşturdum. Bu bir edebi denemeydi.
TERDİD; Sözü okuyucunun beklemediği biçimde bitirerek onu şaşırtma sanatı.
Yazının sonunda konuşanın bir insan değil bir araba olduğunu belirterek
okuyucuyu şaşırtmak istedim.
Yazıda bu konular dikkati çekmediğine göre demek ki başarılı olamamışım.
İlginize teşekkür ediyor selam ve saygılar gönderiyorum.
.
Hahahaha nereye bağlayacak derken!
İnsan alışıyor evet.
Kullandığımız eşyalar da hissediyor mu ne bazen aksilikler üstüste geliyor.
Araba da kesinlikle ihtiyaç.
Muhannetin kapısı çalınmıyor abi.
Sıdıka yıllardır kahrını çekmiş. Alınır tabii.
Güzeldi var ol ağabeyim.
Adam yazıyor kardeşim.
Selam ve saygılar.
Kel'den öptüm.
Bedri Tokul
Bazen seninle edebi sanatlar üzerine konuşur, sohbet ederiz.
Terdid: Sözü okuyucunun beklemediği biçimde bitirerek onu şaşırtma sanatı.
Bunu en iyi Amerikalı ünlü yazar O. Henry yapar. Bütün öykülerinin sonu sürprizle biter.
Ben bu yazımda terdid sanatını denemek istedim. Ne kadar başarılı olduğum sizlerin taktiri.
Benim hiç arabam olmadı. Arabası olan dostlar sağ olsun.
Selamlarımla, öperim dost gözlerinden.
GARDAŞIM BENİM...
O eski Skoda arabaları bilirim az çok. Yampiri yampiri giderlerdi... Sonra Skoda çok kaliteli arabalar yapmaya başladı. Firma Çek'lerden sanırım Volkswagen grubuna geçince... İnsan uzun süre kullanınca arabasını onun ile sıkı fıkı dost oluyor bende geçen sene Transporter sattım ki 22 sene kullanmıştım. Hüzünleniyor insan... Kutlarım abim...
Bedri Tokul
Benim hiç arabam olmadı.
Ama arabası olan birçok arkadaşım oldu.
Arabalarla ilgili bilgileri onlardan alır bazen onlara satmaya kalkarım.
Araba artık büyük ihtiyaç.
Hani şimdi iki kişilik küçük arabalar var ya onlardan alayım diyorum.
Hanım da:
"Boş ver alma. Komşular bize gülerler" diyor.
Allahtan hayırlısı.
Teşekkür ederim.
Selam ve Saygıyla...
Muhteşem! :) Sıdıka'ya o kalbi ve hissi koca kalpli Bedri Üstad vermiş belli.Kullanılan eşyalar kullanıcılarının ruhuyla ruhlanır derler.Hassas oluşları ruh alıp can buldukları Koca Yürek'ten geliyor belli.Daha iyilerine aynı koca ve hassas ruhtan vermeniz dileği ile.Üstadı selamlıyorum.Sağlıcakla.Saygıyla.
Bedri Tokul
Ne güzel şeyler söylemişsiniz benim için.
Duygulandım, utandım.
sağ olun.
Selam ve Saygıyla...
Sıdıka'nın bu saatten sonra işi zor. Yaşama sevinci insan kokusunu, sıcaklığını bekleyecek bir köşede. Dört bir etrafından gelip geçen genç arkadaşlarını imrenerek seyrederken.
Arada bi uğrayacaklar yanına hatıralar anılacak Sonra üstü brandayla kapatılacak, nefes almada zorluklar çekecek. Hurdalık olmasa sonu...
Kim ne derse desin cansız varlıkların kalbi olduğuna inanıyorum ben.
Saygılarımla günaydınlar.
Bedri Tokul
Ben de sizin gibi düşünüyorum.
Ama O'na bunu söylemeye yüreğim el vermedi.
Çok teşekkür ederim.
Selam ve Saygıyla...