Sağ denilen bu bedbaht topluluk solun kusuntularıyla yaşayan basiretsizlik hikayesinden başka bir şey değildir. Belki de; misafirler gittikten sonra sofra döküntülerini yalamağa gelen bedbaht bir sokak kedisi … gibidir sağ. Sağın kendine özgü, yaratıcı, üretici, ... daha doğrusu hiçbir fikri yoktur. Sağcı aydınlar Batı dillerini bilmedikleri gibi Osmanlıcayı da bilmiyorlar. Ebedi bir vesayet altındadırlar. Huysuzdurlar, huysuzlukları intibaksızlıklarından gelen bir hastalıktır. Bu intibaksızlık hastalığı onların tembelliklerinden ileri geldiği için, kuru bir milliyetcilik ve ırkçılığın dışında tutunacak bir kökleri yoktur. İntibaksızlıkları tembelliklerinden, tembellikleri de intibasızlıklarınden ileri gelir. Sağın cilasını kazıyın, altından kıskançlık, hasetlik, kin, nefret, saygısızlık, basiretsizlik, riyakarlık, nepotik tavırlar ve ötekini aşağılayarak hakir görme sahtekarlığı ortayaya çıkar.
Tarihin sahte kahramanları ve katliamları, talanları ve sömürüleri onlara olmayan bir dünya vaderek öbür dünya sahtekarlığıyla birbirlerini kandırarak dinin bataklığında boğulma sanattır. Sağcı olmak, belki de ayıpların, utanmazlığın, telafisi mümkün olmayan toplumların patolojik durumunun bir nahoşluğudur.
Bütün eksiklere ve hatalara rağmen; vicdan, ahlak, hakca paylaşım, eğitimde, sağlıkta, barınma ve eşit iş şartları solu ölümsüzleştiren onun bu yüce değerlerdir. Bu değerleri başka hiç bir ideoloji de bulamazsınız.
Dürüst olmak, sağcılığın lügatında olmayan bir kelimedir. Lügatızın sol tarafta olması ve kalmasını temenni ederek sollu bir hafta sonu dilerim.

Saygılar!

Sosyolog Hasan Hüseyin - 17.02.2024