- 301 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
KİMSELER BİLMEZ BAYIM...
Düşlerim mi hani, hani, d/işlerken kalemimi diktiğim sökükler misal varsa yoksa yüreğimin mintanı vazgeçişler bir de vazgeçemediklerim ki en çok kendimden vazgeçmişken ruhumun medarı iftarı ve işte içinde yaşadığım sır dolu kale’ m…
Münferit hecelerim var misal: nereden başlasam ki saymaya?
Rengi köz ruhu söz olan bir minval şakıyan ruhum kanayan yaram bir de yamalı mintanım…
Siz ve de bayım…
B/akmayınız öylece yüzüme sarsmayınız da kalemimi:
Kaile almadığınızda düşen gardım yanan ruhum kanayan kalbim sancılı bir var oluş sanrı yüklü yok olmaya meylettiğim.
Hem, hem kabrim hazır dünden ben zaten dümende yol alırken çark etmeden sevmedim mi insanları ve aşka da öykünmedim mi aşikâr aşka âşık yine de teğet geçtiğim kimi zaman hem ben yasaklıyım babadan ne de olsa bizim evde söz açılmazdı aşktan ve aşkın açtığı yaradan yine de ben hep merak ettim aşkı ve bodoslama da sevmişken defalarca ve işte çocukluğumdan miras o şarkı:
Aşktan da üstün.
Künyemde ismim.
Kusurlu addedilen saf ve çocuk yüreğim.
Bir kumar değilse de yaşamak hayatta da kaybettim aşkta da zifiri karanlığa teslim olduğum ilk gençlik yıllarım ve yüreğimin mahşeri kalabalığı bir o kadar yalnız sürdürdüğüm yıllarım.
Ben önce zemheride açtım.
Ben en çok severken ç/ağladım…
Hem ne fark eder ki bir insan eğer ki iki ismiyle müsemma ise?
Öznem çiçek özlemim yıldız özveri dolu olduğum bir evren yasaklandığım kadar âşık olmaktan…
Rahmetli babamın ilk göz ağrısı ve biricik sevdası ve o, o kadar kol kanat germişti ki üzerime ne saldı beni oyun bahçesine ne de yalandan sevdi…
Hem bizim evde eve geç kalmak da yasaktı.
Yasak-savar ruhum hem okuldan eve uzanan yol mademki on dakika idi on birinci dakikada babam uzanırdı okul yoluna.
İçimdeki hüzün bahçem.
Ruhumdaki cennetim.
Bilmez kimse hem, bayım:
Ben aslında bir ömür cehennemi yaşadım.
İçtimada iç sesim ve baskın dış sesin dinmeyen nidaları.
Üşümem de yasaktı terlemem de koşmam da sevmem de.
Kusurlu addedilen bir fani: baba sözünden çıkmayan üstelik onca zaman geçmiş olsa da üzerinden babamın ebediyete intikal ettiğinin hala girer rüyalarıma ve hesap sorar bana.
Şikâyet merciim kalemim.
Şiarım kalemim.
Sancılandığımdan beri her doğum vaktinde şiirin bir de altına imzamı attığım o akit nelere delalet şu hayat dediğin ödediğim nakit?
Renkler var uzamında göğün.
Beyaz ve pembe benim tercihim.
Bir de karanlık ve zifiri gece sığınağım sandukam sandığım hatta mezarım…
Bizim buralara düşmez yolunuz o halde peşinen söyleyeyim:
İnanın ki kolay değil yaşamak kolay değil bunca şeyi yazmak.
İki arada bir derede yazdığım kadar bir ömrü ben sevmeye harcadım hem de kadın erkek fark etmeden aşktı mademki kıblem ve işte çalan nice şarkı ve d/okunmaksa s/onsuzluğa seve seve çıktım hidayetin basamaklarını gerçi kendime geç rastladım amma…
Bununla mukayyet olsun.
Varsın en mütereddit yürek olayım kendimle bir türlü de uzlaşamadığım.
Ne dünüm kaldı ne günüm yarınlarsa korkum ve duyduğum hicabın ana kıtası.
Yalnızlık devindiğim bir sancı ve biliniz ki, bayım: yalnızlık önceleri benim seçimim olsa da cihan beni mecbur kıldı yalnızlığa ama gözümü kırpmadan da sevebildiğim bunca insan varsın olmasın bir yara.
Yâdım.
Yalvardığım.
Yandığım.
Yakardığım.
Yüce Huda.
Acımla açımla açamadığım bir kara kutu belki de yüreğimin en alt çekmecesi ve siz orada iken ben hali hazırda konumlandıramadım kendimi hayat denen bu güzergâhta.
Gecem gündüzüm.
Günyüzü görmediğim kadar gürbüz sesi hüznün.
Hangi minvalde sekiyorsam artık…
Misal.
Dün gece babamı gördüm rüyada ve elinde bir cetvel bekliyordu beni köşe başında.
Bizim buralara fazla yağmaz mutluluk ben de hüznümle beslenmeyi şiar edindim madem ve işte şair yüreğimle de en çok ben sevmedim mi?
Kendime sıra ancak geldi.
Kendimsiz bir ömür dilemiş olsam da Rabbimden kıyamadım içimdeki çocuğa ve azıcık da onu patakladıktan sonra başını okşayıp bırakıverdim usulca.
Karşı geldim tabiat kanunları:
Yalnızlık ve ben!
Yakardığım bazen sitem ektiğim.
Yandığım kadar yağdığım ve alt etmekle mükellef sefil nefsimi.
Karınca kararınca yazıyorum ve yaşıyorum ve seviyorum.
Esefle kendimi kınıyorum hem…
Hem benim bir ömür insanlardan aldığım darbeler sığmaz sayfaya sığmaz da sözlüğe hatta alfabeye ve işte ben doya doya yazma aşkımla aşkın hakkını veriyorum Allah nezdinde…
Aşikâr aşkım.
Ama dedim ya:
Aşk yasak bir kelime bizim buralarda her ne kadar ben babama ve tabiat kanunlarına karşı gelsem bile…
Mil çekmişken gözlerime minnet etmediğim kadar da bir Allah’ın kuluna ve külliyemde dinmeyen o yangın ve işte ilk kurtardığım kalbim sizse emanet olun Allah’a ve sakın da taş değmesin ayağınıza…
YORUMLAR
Yüz masal, bir gerçek.
Nakış nakış emek.
Ve dâhi sevmek.
Aklımda bir.
Çok saygımla Üstadım.
Çok saygımla.
Gülüm Çamlısoy
Özgürlüğe giden yol ya da ölüme bir o kadar s/onsuzlukla iştigal elbet sözcüklerin de kalemin de keyfi yerinde iken...
Hayal bu ya...
Teşekkür ederim.
İçten saygılarımla
Muktedir olduğundan da öte müptelası sair imge göğün revnak çatısı ve de aşkın şaşkın akıbeti:
Ölümsüzlük bir ön koşu.
Sözcüklerse koşut.
Yerin göğün temennisi ve ırgat yürek
Delişmen aşk
Sevecen rahmet
Bir kaos
Belki de fanus
Sırça köşkün ibadeti
Nasıl ki Hak yolunda şair
Nasıl ki kesmedi ümidini
Kör kurşun kor vecize
İtikadı sonsuzluğa edilesi nazire
Bir umman kaybolan
Zamandan öte yarılan yolun
Ukdesi olduğu kadar müptelası
Zincirleme bir tamlamada saklı
Sonsuzluğa duyulan sevda
Mahşerin izi
Eklem yerleri sızlayan şiirini nazlı sesi
Niyazının her biri şairin
Sevecen mehtabın çağrısı
Ve işte şairin o yıldızın altına attığı imzası…
Kuralsız
Kaidesiz
Saklı tutulası her sus payı söylemde
Devşirdiği kadar acılarını
Rüzgârın o delişmen esintisi ile
Şiarı şiir şarkısı hüzün
Göğün kodaman kanatlarına asılı
Masum bir buse