Hayaller
Masa! çok sade ve basit, birkaç çalışma kağıdı, işle ilgili evraklar, dökümanlar, telefon , kalemlik, renkli kağıtlar, bilgisayar, koltuk...koltuğun üzerine kurulmuş ben.
İşe keyfim yok , hiç birşey yapmadan saatlerce oturabilirim ve öylede yapıyorum.Kulağımı kapattım iş yeri ve caddeden gelen seslere. Hafif hafif dinliyorum Vivaldi’den Dört Mevsim’i. Vivaldi bende bir başka anıdır, okul yıllarından kalma.Hep bir garip tebessümle ve azıcık buruklukla dinlerim, yine aynı duygular dokunuyor yüreğime.Ama hoşuma gidiyor bu duygular, hüzün’ü seviyorum sanırım, hayallerimi yeşertiyor. Gözlerimi masa manzarasından alarak kapatıyor ve dalıyorum hayallerime....
Şimdi nerede olmak isterdim? uçuyorum Vivaldinin Dört Mevsim’i eşliğinde, göl manzaralı, hafif geniş gün batımını karşılayan bir oda da... Manzaraya karşı elimde fırça, boyalar dans ediyor tuval’de. Mavi’yi seviyorum! onda demlendim. Mavi tonlarda hüzünlü yüreğimi rersmediyorum tuval’e....... ve tabi odanın diğer köşesinde calan Vivaldi halen yankılanıyor duvarlarda , sığmıyor odaya. Sağ elimde kırmızı şarap kadehi, tadı damaklarımda hoş bir ekşilik bırakıyor, ruhumu okşuyor.
..... Ve sen, sensiz olmuyor hayallerim. Ben resim yaparken mavi tonda, göl manzarası ve günbatımı karşısında, izlerken gözlerin beni, bir ahşap sandalyeye oturtuyorum sessizce seni. Fırçayı bırakıp, mavi tonda yaptığım yarım kalan resmin karşısında, sen arkamda , gözlerin üzerimde, Dört Mevsim’in yankısı kulaklarımda. Gözlerimi kapatıyorum, günbatını karşılarken göl manzarasına karşı.
..... Caddeden gelen korna sesleriyle irkiliyorum. Gözlerimi açtım aniden .... masa manzarası karşımda. Ben öylece sessiz sessiz bakıyorum, nereye baktığımı bilmeden.
....düşler ve hayaller insanı yeşertmezmi ?...
baran...