- 480 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BUGÜN HAMİDİYE VE ÇAMLIDERE KÖYÜ İLE BOZDOĞAN KEMER BARAJI'NDA VAKİT GEÇİRDİK...
KERİM ÖZBEKLER
GAZETECİ-YAZAR-ŞAİR
Bizim çocuklar 2 hafta önce ’’Dayı, Hamidiye Köyü’nde keşkek hayırı var, gidermiyiz ?’’ demişlerdi, ’’Gideriz.’’ demiştim. Bugün 2 araçla yola çıktık, Aydın’ın Nazilli İlçesi’ne bağlı Hamidiye Köyü’ne ulaştık. Araç çokluğundan 200-300 metre kadar geride araçları park ettik, hayırın yapıldığı yeri bilmediğimizden insanların gittiği güzergahı takip ederek hayırın yapıldığı alana geldik. Kapıda bizi 2 bayan ile 2 erkek karşıladı ’’Hoşgeldiniz.’’ dediler ama erkeklerden birisi uzun süre görmediğim bir öğretmen arkadaşım, selamlaşıp sarıldık. ’’Hocam, sen bu köyde mi yaşıyorsun ?’’ diye sordum, bu köyde yaşıyormuş. ’’Hele bir yemeğimizi yiyelim, seninla biraz hasbihal edelim.’’ dedim. Bizi hemen 3 masalık bir bölüme aldılar, yemekleri de hemen masamıza koydular. Çorba-pancar turşusu-keşkek-irmik helvası takdim ettiler, toplam 12 kişiyiz. Ben turşuya dokunmadım, karnımı doyurup kapıya yöneldim. Muhtara ’’Bu keşkek hayırınının amacı nedir ? Kaç yıldır yapıyorsunuz ? Hamidiye Köyü’nün nüfusu ne kadar ? Nazilli’ye kaç kilometre uzaklıkta ?’’ diye sordum. Keşkek hayırını 3 yıldır yapıyorlarmış, amacı insanların kaynaşması ve sosyal faaliyet içinmiş. Köyün nüfusu 200, ilçeye uzaklığı 10 kilometre imiş. Bu arada yağmur gibi insan geliyor, bayağı modern bayanlar ve beyefendiler burada. Nazilli Belediyesi Mehteran Bölüğü’de dipte heyecanlı ve güzel parçalar çalıyor, kapı ağzında beklemeye başladım. Bir baktım Nazilli Belediye Başkanı Kürşad Engin Özcan orada, toplu bir fotoğraf çekildik. Sonra Kürşad’ı 2-3 dakika için dışarı çıkarıp özel bir soru sordum, cevabını verdi. Tatmin oldum, sık sık gördüğü yerde halimi hatırımı sorar. Babası da çok samimi arkadaşımdı, bazen telefon eder. Mesaj atar, zaten belediye başkanı olmadan da dükkan ve ofislerimiz karşı karşıya idi. Bizim çocuklarında annesi ile araları iyidir, sık sık görüşüp gelir giderler.
Bir ara etrafa göz attım, bu köye daha önceleri gelip gittiğimi biliyorum ama hayırın yapıldığı yer kenarda 3-4 dağın yanıbaşında. Manzara o kadar güzel ki, dağlara doğru sırtımı verip Seyhan Güzel’e 3-4 fotoğraf çektirdim. Tekrar kapı önüne geldiğimde bir baktım, Nazilli Atatürkçü Düşünce Derneği’nin 15-20 üyesi kadınlı-erkekli geliyor. Sürprize bak, hepsi ile tokalaştık. Yemek yemek için içeriye girdiler, onlarda etrafın güzelliğinden büyülenmişlerdi. Birisi dedi ki ’’Şu dağların başında bir yer kapat, ev yap otur.’’, aynısını biraz önce bende düşündüm diye cevap verdim.
Sağa sola bakınırken bir patırtı, bir telaş. Ne oluyor demeye kalmadı, önümüzde 2 siyah araç durdu. Birisinden Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, diğerinden CHP Nazilli Belediye Başkanı Adayı Dr.Ertuğrul Tetik indi. Her ikisi ile önce ben tokalaştım ama etrafları o kadar kalabalık ki 15-20 dakika yanlarına yeniden yaklaşamadım. Uzaktan seyrediyorum, etrafları biraz sakinleşince Seyhan Güzel’e ’’Seyhan, ikisinin ortasında bir resim çekeceksin. Elini çabuk tut, hemen onların önüne geç.’’ dedim. İzdihamdan Seyhan güç bela öne geçmeye çalışırken korumalarına ’’Çocuklar biraz müsaade edin, ortalarında bir fotoğraf çekileyim.’’ dedim. Bütün gazeteciler deklanşöre basıyor, bizim Seyhan ortalıklarda yok. Meğerse kalabalıktan daha yeni karşıma geçmiş, neyse bayağı güzel fotoğraflar almış. Oradan ayrılıp bizim çocukların yanına gittim, onlarla konuşurken bu sefer alana Memleket Partisi Nazilli Belediye Başkanı Adayı İnşaat Mühendisi Ali Çetinkaya girmez mi ? Herkesle el sıkışıp tokalaşıyor, daha önceleri bana facebook’tan mesaj atıp ziyaret etmemi istemişti ama bir türlü fırsat bulamamıştım. Yanına gidip tokalaştık, 5-10 poz da resim çekildik. Arkadaş burada bugün neler oluyor ? En az 50-60 arkadaşımı gördüm, inanılır gibi değil. Çocuklara ’’Hazırlanın artık gidelim.’’ dedim, kapının ağzında Nazilli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ümit Özmen belirdi. Seyhan’a ’’Seyhan bu adam Nazilli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, şununla da bir resmimi çek bakayım. Bugün bana bayağı malzeme çıktı, eve gider gitmez bunları internete atarım.’’ dedim. Alandan ayrıldıktan sonra bizim çocuklardan bir kısmı Bozdoğan Belediyesi Piknik Alanı’na doğru yola çıktılar, biz Nazilli’ye yöneldik. İşi olanları bıraktık, bu seferde Seyhan ’’Kerim abi, Bozdoğan’a gidelim mi ?’’ demez mi. Evdeki biladere bir yere gidip gitmeyeceğini sordum, gitmeyecekmiş. Tekrar araca binip geldiğimiz köy yolunun üzerinden de geçerek 40-50 kilometre daha yol giderek Bozdoğan’ın Çamlıdere Köyü’ne geldik.
Çamlıdere Köyü’nde Pazar günleri karayolu üzerinde ’’Köy Pazarı’’ kuruluyor, buraya geldiğimizde Seyhan Fransa’’nın Başkenti Paris’te yaşayan dayısını görmez mi ? Pazar dağılmak üzere, aracı durdurdu. Dayısı ile konuşurken araç kapısına 3-4 metre uzaklıkta simit-boğaça satan bir bayana rastladım. Araçtan indim, boğaçalar iri ve güzel ’’Tanesi ne kadar ?’’ diye sordum, 10 liraymış ama bayan bana ’’6 tanesini 50 lira yapıvereyim.’’ deyince önüne 50 lira tıp 6 boğaça aldım. Seyhan dayısına eve gideceğini söyledi, dayısı ’’Dönüşte bana uğrayın.’’ dedi. Gaza bastı, köyden 300 metre kadar uzaklıktaki evlerine geldik. Burası köyün kuzeyinde, annesi babası öldüğü için evde kimse durmuyor. Evin önünde 2000 metrelik bir bahçeleri var. Geçen yıla kadar burasını bir köylü işliyordu, bu yıl ellerinden alıp ’’Ekme’’ demişler. Bahçe bakımsız, ağaçlar budanacak. Otlar yarım metre boy atmış, Seyhan kiracının geçen yıl ektiği taze soğanlardan bir kilo kadar topladı. Ayrıca sarı ve mavi sümbüllerden birer demet çiçek yaptı, benim dikkatimi portakal ağacı çekti. Birisinin üzerinde çapıt gibi portakal var ama küçük biraz, bir tanesini koparıp yedim. Baktım, çekirdeksiz ve lezzetli. ’’Seyhan, bu portakallar ne olacak ? Sen bunları koparıp götürecekmisin ? Şimdi koparmazsan, bunlar kısa süre sonra kurur ve yere düşer’’ dedim. ’’Abi, sen kopar.’’ deyince ağaçtan 5-6 kilo portakal kopardım. Üzerinde hiç portakal bırakmadım ama ağaçta öylesine fazla çiçek var ki gelecek yıl rekor portakal vereceğini sanıyorum. Bu olaydan sonra evin yanında da bir portakal ağacı gördüm, onun üzerinde sadece 3 tane portakal vardı. Onları da kopardım, bu arada Seyhan ’’Abi, turunç koparacaksan turunçta kopar.’’ dedi. Sadece 6 tane turunç kopardım ama bunların portakal ve limon aşılanmasının iyi olcağını söyledim, 5-6 tane yetişmiş turunç ağacı var. Burada 1 saat kadar vakit geçirdikten sonra ayrıldık, Bozdoğan Kemer Barajı kenarındaki çay evine gittik. Burası Çamlıdere Köyü’nden 10 kilometre falan uzaklıkta, Türk Bayrakları ile süslü yol kenarında o bana ben ona fotoğraf çektik. Daha sonra ben barajın tam dibindeki açık balkondaki masalardan birisine oturdum. O üşüdüğünü söyleyerek, araca ceket almaya gitti. Biraz sonra elinde ki bir tepside 2 çay getirip geldi, adam ’’Çayları kendin kat, benim işim var.’’ demiş. Burada 1 saat kadar oturduk, bayağı fotoğraf çekildik. Su insanın bütün derdini alıp götürüyor, 1 saat sessiz-sakin aheste aheste küçük yakamozlar sunan baraj sularını seyrettim. Moralim düzeldi, daha sonra kalktık. Seyhan 2 çay için 25 lira ödemiş, adama ’’Ben Bozdoğan’lıyım, bir çay 12.5 lira olur mu ?’’ demiş. bayağı kızdı. Adam sonunda 20 lira almış, araca binip hızla Çamlıdere Köyü’ne geldik. Bir baktık, dayısı Osman Topan kıraathanede oturuyor. Araçtan inip yanına gittik, yarım saat kadar muhabbet edip çay içtik. Sonra izin isteyip yola koyulduk, bir günüm daha iyi ve güzel geçti.(03 Mart 2024 Pazar-22.06)
Fotoğrafta;Gazeteci-Yazar-Şair Kerim Özbekler, Çanakkale’nin Gelibolu İlçesi’nde bulunan ’’Şehitler Anıtı’’ önünde görülüyor.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.