- 165 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Uygun Mizaca Uygun Metot ve Ehil Eğitimciler
Araştırmaların neticesinde varılan sonuca göre eğitimin inkar edilemeyecek bir gücü vardır. Fertlerin gerek doğuştan, gerekse sonradan kazandığı bazı davranış biçimleri eğitim yoluyla belli bir mükemmelliğe ulaştırılabilmektedir.
İnsanoğlu dünyaya geldiğinde yaratılıştan bazı değerler taşısa da bunlar eğitilip belli bir kalıba sokulmadan pek bir işe yaramaz,hatta zamanla körelir gider.Oysa bu kabiliyetler eğitim yoluyla daha da geliştirilip mükemmel bir hale getirilebilir.
Bu bakımdan insanların eğitime şiddetle ihtiyacı vardır. Buradaki eğitimden kasıt müspet olanıdır.Eğitim,bilgisiz ve yanlış metotlarla yapıldığında hiç hoş olmayan sonuçlar doğabilir.
Diğer yandan her insanın eğitilmesi mümkündür fakat,bu durum ferdi farklılıklar arz eder.Fertlerin bazıları eğitimi kolay kabul ederken bazıları zor kabul eder.Yani eğitmede zorluk olsa da,imkansız değildir.Önemli olan kişilerde uygun,eğitim metodunun tespit edilip uygulanmasıdır.Ayrıca terbiyeye erken yaşlarda başlamanın ve ehil terbiyeciler seçilmesinin faydası göz ardı edilmemelidir.
Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de bizlere bir çok terbiye metodu göstermiştir fakat, özellikle ve öncelikle insanın ana merkezini oluşturan kalbe dikkat çekerek kalbin eğitilmesini ve itikadi esasların yerleştirilmesini bildirmiştir. Kalp her bakımdan sağlam olursa,diğer azalarda kendisini muhafaza edebilir.Bu bakımdan eğitimciler faaliyetlerini çocuğun kalbinde yoğunlaştırmışlardır.
Peygamber Efendimiz Aleyhisselâtü Vesselâm da Kur’an-ı Kerim’in metodunu takip etmiştir.Bir çok fiili ve kavli sünnetleriyle ümmetine örnek olmuştur.
Öğrenme ve öğretme ile ilgili bir çok ayet ve hadis İslamiyet’in başlangıcından bu yana Müslümanlara ışık tutmuş, onların okumasına, araştırmasına kısaca öğrenip-öğretmelerine rehber teşkil etmiştir.Böylece gayretler artmış, bilmeyenler araştırıp öğrenmeye çalışmış,bilenler de bilgilerini çevresindeki insanlara aktarma çabası içine girmişlerdir.Bunun sonucu olarak ilim ve ilim faaliyetleri gelişmiştir.
İnsanın doğuştan bir takım kabiliyetler getirdiğini,bir kısmını da sonradan kazandığını söylemiştik.Hangilerinin doğuştan geldiğini hangilerinin sonradan kazanıldığını bilmediğimiz için, hepsinin sonradan kazanıldığını kabul edip,eğitim faaliyetini ihmal etmemeliyiz.
Bu bakımdan İslam dini çocuğun terbiyesinde birinci derecede sorumluluğu ailesinde görmüştür.Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) "Çocuklarınıza,her hususta ihtimam gösterdiğiniz gibi,onları güzel bir şekilde terbiye ediniz." buyurmaktadır.
İkinci derecede sorumlu eğitimciler, öğretmenlerdir. Çocuk küçük yaşlarda pek bir şey bilmezken ona iyi şeylerin, güzelliklerin öğretilmesi müspet bir tesir yapar.Mesela:Ona haya, sabır,vakar, şefkat,hilm gibi iyi huyların ne olduğunu ve bu gibi huyların kazanılması için ne gibi çalışmaların yapılması gerektiği,riya, gurur, hased, gazab,cimrilik,tenbellik v.b.kötü huyların insanı ne hale düşüreceği,bunlardan kurtulmak veya bu huyların yönlerini iyiye çevirmek için neler yapılması gerektiği öğretilirse çocuk mükemmel bir şekilde yetişip,çevresine ve kendisine faydalı bir insan olur.
Şimdiye kadar ahlakla ilgili birçok eser yazılmıştır. Bütün bu çalışmalar fertlerin ahlak seviyesinin yükseltilmesine yardımcı olmuştur. Fakat,yapılan çalışmalar yeterli görülüp tembelliğe kapılmamalıdır.Dileğimiz ahlak sahasında da büyük şahısların devrimizde de sayılarının çoğalması,ilmi ahlaki, çalışmaların yoğunlaşmasıdır.Bu konuda yeni görüş açıları ile ahlaki,imani konuların desteklenip,fertlerin mükemmel bir insan olması için destek ve yardımcı olunmasıdır.
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.