- 130 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tembellik 3
Bu vesileyle öncelikle güzel Türkiye’mizin çok kıymetli, saygıdeğer zenginlerine seslenmek istiyorum.Kefenin cebi yok,öbür tarafa yaptığınız hayırlı işlerden başka bir şey götüremezsiniz.Bu manayı ifade eden bir arkadaşımdan duyduğum hadiseyi bu noktada sizlere nakletmeden geçemeyeceğim.Bu olay gerçekten oldu mu bilemiyorum fakat,ifade edilmek isteneni çok güzel anlatan ibret verici bir olaydır:Denizli’nin en zenginlerinden olan bir zat öldüğünde cenazesi taşınırken tabuttan bir elinin dışarıya çıkarılarak götürülmesini vasiyet etmiş.Sebebini sorduklarında "Bu kadar zengin olmasına rağmen öbür tarafa bir şey götüremiyor, elleri boş gidiyor" desinler diyor.Gerçekten çok ders alınması gereken bir hadise.Öldüğümüzde yanımızda götürebildiğimiz tek şey amellerimiz.Bu bakımdan zenginlerimize haddim olmayarak yine diyorum,"Gelin bu paranızı Türkiye’mizin,İslam’ın emri çerçevesinde uygun gördüğü yerlere harcayınız. Öldükten sonra amel defterinizi açık bırakacak dünyada güzel eserler bırakınız. Hırsı, düşmanlığı, kavgayı,haksız rekabeti bir tarafa bırakınız.Allah namına güç birliği yapıp,Allah namına hareket ediniz.Güzel yurdumuzun ve dinimizin düşmanlarının elindeki silahlarla silahlanınız. Bunun için bir araya gelip,tek yumruk olunuz.Dinimizin örf,adet ve geleneklerini yaşatan hadiselere öncülük ediniz.Maddi ve manevi terakkiye zemin hazırlayınız.Şayet sizler bu gayret içinde olmazsanız,İslam’ın bayraktarlığı şerefi elimizden uçup gidecektir. Çünkü Bediüzzaman Hazretleri bunun vadedildiğini bizlere şöyle müjdelemiştir:
"Evet, ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür sada İslâmın sadası olacaktır!"
Bizler gayretle çalışmayıp,uyuşukluk eder,tembelliği terketmezsek Allah korusun bu şeref elimizden alınır,bir başkalarının omuzlarına yükleniverir.Bizler de kaybettikten sonra ağıtlar yaksak da son pişmanlık fayda vermez. Bunun için geliniz iş işten geçmeden en dar manadan başlayarak, denize atılan taşın meydana getirdiği dalgalar misali, halkalar halinde genişleyerek önce kendimizi,yakın çevremizi, ilçemizi, ilimizi,ülkemizi, dünyamızı güzelliklere,çağdaşlığa, medeniyete, insanlığa,İslamın hoş görüsüne,ilme sahip kılalım.İslam kardeşliğini dünyada tesis edelim.
Kendilerini müslüman uyguladıkları rejimi de İslama dayandıran bazı müslüman ülkelerine bakıyorum da boğazım düğümleniyor,kalbim sıkışıyor,tansiyonum artıyor.Her vesile ile birbirlerine yardımcı olacakları yerde düşmanca davranıp,kanlarını akıtıyorlar.Acaba sormak istiyorum,Allah’ın indirdiği,Peygamberin uyguladığı İslamiyet bunu mu emrediyor?Yoksa ben,İslam’ı yanlış mı biliyorum? Yoksa krallıklarla, baskılarla yönetilen bu ülkeler Müslüman mı değil? İnanın bunun cevabını vermekte zorlanıyorum. Oysa petrol zengini bu ülkeler kardeş kanı dökmek için silaha ve İslam’ın reddettiği israfa verdikleri paraları insanlık adına,İslam adına çalışmaya,ilme kullansalar emin olun dünyanın çehresi kesin olarak değişirdi.Ne diyelim,Allah ıslah etsin,Allah doğru yoluna ulaştırsın.
İslam güneşinin batıdan doğduğu ve her geçen gün kilisenin papazı ve cemaatiyle birlikte İslam’ı seçip,İslam adına hizmetler vermeye gayret eden insanlar çalışırken,anadan Müslüman olarak doğduğu için gerçekte kendisini öyle zanneden kişilerin tembel tembel yatmalarına ne demeli? Çok yazık,çok acı,"Allah gayretimizi arttırsın" diye duadan ve şahsi olarak çalışmaktan başka ferdi olarak elimizden fazla bir şey gelmiyor.
Şu da akıldan çıkarılmamalıdır ki,hiçbir yüce mertebe çalışılmadan,gayret edilmeden elde edilemez.Dünyada hangi seviyedeki makam, mevkie çalışıp gayret etmeden ulaşabiliyoruz? Yedi yaşında ilk okula yazılıyor,soğuk-sıcak demeden ders çalışarak zahmet çekerek ilköğretim,liseyi bitiriyoruz.İki safhadan oluşan üniversite imtihanını kazanırsak baba ocağından ayrılarak başka illerde,ilk yemeğimizi pişirmeye başlayarak, elbiselerimizi yıkamaya ve ütülemeye çalışarak bin bir zahmet neticesinde okulumuzu şayet bitirirsek,şayet iş bulursak,otuz yaşına yaklaşırken ekmeğimizi elimize alabiliyoruz. Ayrıca çok gayretli çalışkan olursak görevimizde yükselebiliriz. Tabii bu arada ölmez sağ kalırsak.Çok kısaca vermeye çalıştığımız bunca safhaları aşmak ancak gayretle çalışmakla olabilir.
Şu da unutulmamalı ki,dünya için bu denli emek sarfeden bizler ahiret için acaba hangi gayreti gösteriyoruz. Anneler, babalar çocukları için daha doğmasıyla birlikte gelecek hayatını planlayıp eğitimini,evliliğini,işini her şeyini düşünürler. Kız çocukları için evlenme garantisi veya evleneceği çağa kadar yaşama garantisi olmadığı halde ona çeyiz hazırlığı yaparlar.Peki sormak istiyorum: "Anneler, babalar! Madem ölüm öldürülmüyor,kabir kapısı kapanmıyor, her doğan ölüyor.Ebedi yaşanacak,gidilmesi kaçınılmaz olan ahiret için çocuğunuza ne çeyiz hazırlıyorsunuz veya hazırladınız? Yani bir nevi ahiret çeyizi olan dini eğitimini ve bilgisini kendisine verdiniz mi? Dinini diyanetini ona öğrettiniz mi? Tahkiki,yani gerçek anlamda şuurlu Müslüman olması için gerekli imani bilgiyi verdiniz mi? Allah’ın emir ve yasaklarını öğrettiniz mi? Yoksa bütün bunları sizde mi tam olarak bilmiyorsunuz ve uygula mıyorsunuz? O zaman hem kendiniz için hem de sorumluluğunu aldığınız çocuğunuz için azap çekersiniz.Fakat hadi kendiniz bir derece o her şeyden koruyup kolladığınız mis gibi kokan ciğer pareniz her şeyiniz olan çocuğunuz siz öğretmediğiniz veya öğrenmesine engel olduğunuz için cehennem ateşlerinde cayır cayır yanarken hiç mi vicdanınız sızlamayacak? Bu bakımdan vakit geçmeden ölüm henüz kapımızı çalmadan,belimiz bükülmeden, sağlığımız yerindeyken gayret edelim dinimizi başta biz öğrenelim sonra en iyi bir şekilde uygulamaya çalışalım.Sonra da emanet verilen yavrularımıza bunları öğretelim. Öğrenelim, öğretelim ve gayretle çalışalım ki,kurtuluşa eren insanlar zümresinden olalım.
Bütün bunlar dikkate alınacak olursa akıllı insanın tembellik etmesi söz konusu olamaz. Atalarımız da "çalışan kazanır" demişlerdir.Hiç bir gayret boşa gitmez,mutlaka netice verir. Çalışma düsturunu kainat çapında bir prensip olarak koyan Cenab-ı Hak da bunu taahhüt etmiştir: "Çalışanların mükafatını zayi etmeyiz." Kehf,18/30 buyurmuşlardır.Öyleyse çalışmak bizden, muvaffakiyet Allah’tandır.
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.