- 468 Okunma
- 5 Yorum
- 5 Beğeni
ESKİ DOSTLAR
Sabah kahvaltıdayız. Hanımda bir durgunluk:
“Hayırdır hanım? Daldın gittin:
“Amann adam… Aklıma eski günler geldi işte.”
“Ne vardı ki eski günlerde”
“Genç yaşta evlendik. Ne paramız vardı, ne de tecrübemiz. Allah’a bin şükür, şimdi her şeyimiz var. Ama o eski dostlar, o eski dostluklar yok artık. Kayseri’de ONİKİEVLER lojmanlarında ki Duran abimiz, Saniye ablamız geldi aklıma. Bizi sahiplenmişler babamız, anamız olmuşlardı. Çok şey öğrendim Saniye ablamdan. Kim bilir şimdi onlar nasıldırlar?”
Ben de daldım gittim o günlere.
Yetmişli yıllar. ONİKİEVLER dediğimiz tek katlı bahçeli sobalı lojmanlar. O lojmanları tercih eden az olduğundan sıra bana gelmişti. Duran abi de birliğimizde sivil memur kontenjanından yan komşumuz. Çocukları Ayşe, Fatma, Mustafa.
Üçü de küçükler. Ben Mustafa’ya takılmayı severdim. “Adın ne Mustafa derdim. “Müştefa” derdi. “Anlamadım neydi? “Müştefa dedim ya Bedri Amca?”
Hanım:
“Emekli olmadan Kayseri’ye görevli gittiğinde, ”Onları tanıyan birine rastladım. Duran abi emekli, Mustafa da doktor oldu. “ demişlerdi ya sana. Şimdi her şey kolay. Araştırsan bulamaz mısın onları?”
Mustafa doktor olduğuna göre, belki de Kayseri’de görev yapıyordu. Bir umutla
Girdim Google ’ye:
KAYSERİ AİLE HEKİM DOKTORLARI.
Umduğumdan da kolay oldu. Adı soyadı Sağlık Ocağının telefon numarası.
“Buldum hanım buldum.”
Hanımda bir heyecan, bende bir heyecan.
“Ara… Hadi ara.”
Aradım:
“Ben Isparta’dan arıyorum. Doktor bey benim aile dostumdur. Beni görüştüre bilir misiniz?”
Bağladılar.
“Alo Mustafa’m ben ONİKİ evlerden Bedri amcan. Hatırladın mı?”
Kısa bir tereddütten sonda:
“Hatırladım Bedri amca. Hatırlamaz mıyım? Nasılsın? Gülşen teyzem nasıl?”
“İyiyiz. Sizler nasılsınız? Baban, annen nasıllar Mustafa’m.”
Elim yüreğimde bir ihtimal beklediğim cevap geldi:
“Babam rahmetli olalı iki sene oluyor. Annem iyi çok şükür. “
“Öyle mi? Çok üzüldüm. Allah rahmet etsin. “
Kendisinin, annesinin telefonlarını aldım. Vedalaştık.
Hanım merakla:
“Ne olmuş adam? Ne olmuş? Kime –Allah rahmet etsin- dedin?
Çok üzüleceğini bilmeme rağmen yapacak bir şey yoktu. Gerçeği söyledim:
“Duran abi rahmetli olmuş. Saniye ablamız iyiymiş. Telefon numarasını aldım. Ararız konuşursun.”
Hanım ellerini dizlerine vurdu. “Vahh… Vahh… O bizim babamızdı, atamızdı. Çok iyiliklerini gördük, çookk.”
Ağladı. Bende ağladım.
Biraz sakinleştikten sonra Saniye ablamızı aradık. Baş sağlığı diledik. O günlerden bahsettik. O da çok mutlu oldu bizde.
Kalktık sofradan. O günlere gittik. Gözleri dolu dolu, önce Hanım başladı:
“Bir gün Duran abim bana; Sen Ispartalısın. Halı dokumasını da biliyorsundur. Öyle boş boş oturmakla olmaz. Bak lojmanlarımız da tek katlı. Sana bir halı tezgâhı kurdurayım. Kayseri’nin halıları altın gibidir, yıllar geçtikçe değerlenir. Dediğini yaptı kurdurdu halı tezgâhını. İki ayda bitirdim ilk halıyı. Bu halı tek olmaz. İkincisini de dokuyacaksın.” ikincisini de dokudum. Salonumuzdaki halılar o halılar.”
Sıra bendeydi:
“Gel bakalım yanıma seninle konuşacaklarım var. Erkilet’e satılık bir tarla var. O tarladan sen de bir hisse al. Daha gençsiniz. Yıllar sonra oradan size en azından bir daire düşer. -Abi ben zor geçiniyorum param yok ki. - Sen hele bir gir sıkışırsan ben yardımcı olurum.”
Girdim ödedim. O gün yaptığım yatırıma şimdi bu yılın sonbaharında bir buçuk daire verecekler.”
O günler, o İnsanlar öyleydi. Genç yaşımızda hayatın temel taşlarının nasıl döşeneceğini o insanlar öğretmişti bizlere.
Cahildik. Yerli yersiz kavgalarımız olurdu. İğne yarasına kurt düşürür, küserdik. Gelirler araya girer bizi barıştırır, nasihat ederlerdi.
Bu bir süreç işte. Her canlı doğuyor, büyüyor yaşlanıyor. Denildiği gibi –her nefis ölümü tadıyor-.
Ancak şairin dediği gibi-Her ölüm de erken ölümdür.-
Abim!
Ellerimizi açtık dualar ettik sana. Bilmiyorum; bu Dünyadan ayrılanlardan da helallik istenir mi?
HAKKANI HELAL ET ABİM.
YATTIĞIN YER NUR OLSUN.
YORUMLAR
Anı niteliğindeki yazınızı beğendim. Aklıam eski dost düşman olmaz atasözü geldi.
Dost kar yağdırmaz umduğumuz dağlara
döndürür benliğimizi yemyeşil bahçelere bağlara
Bedri Tokul
Selam ve saygıyla...
bedri hocam ağlattınız beni gece gece
eskiliğim eksilmişliğimle
saygılar olsun
Bedri Tokul
O da:
" Siz bana taş değil ekmek atıyorsunuz" Demiş.
Sizin göz yaşlarınız bu yazının en büyük ödülüdür.
Teşekkürler...
Selam ve Saygılarımla.
Vay ne Allah rahmet eylesin.
Mekanı cennet olsun.
İyi adamın iyiliği, kötülerin de kötülüğü unutulmuyor işte.
Ne diyor Yaşar Kemal "O iyi insanlar beyaz atlarına binip gittiler."
Güzel bir yazı olmuş. Var ol ağabeyim.
Adam yazdı mı yazıyor.
Selam ve saygılarımla Kel'den öptüm.
Bedri Tokul
Sen de ne kadar isabetli bir cümle bulmuşsun bu yazıya.
Sen bir şeyi beğendiysen o şey değerlidir.
Teşekkürler...
GARDAŞIM BENİM.
Bedri Tokul
Sağ ol Ustam.
Teşekkürler.
Selam ve Saygıyla.
Mahalleler küçük belki evler iki üç katlı ama insanlar kocaman yürekliydi... Dostluk arkadaşlık çıkarsız sevilirdi insanlar... Yıllar geçse de unutamıyor insan hayatından gelip geçen iyi insanları... Kutlarım yürekten abim...
Bedri Tokul
Öyleydi değil mi Ahmet Kardeşim.
Teşekkür ederim.
Selam ve Saygıyla...