- 133 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tembellik 2
Tembelliğin kötü olduğunu sevgili Peygamberimiz(s.a.v.): "Allah’ım! Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan,ihtiyarlıktan sana sığınırım." (Buhari,Daavat,38;Müslim,Zikir,15) diye dua ederek ifade buyurmuşlardır.
Tembelliği ölüme denk tutan Bediüzzaman Hazretleri bunun ne kadar kötü bir şey olduğunu ifade etmiştir.Ayrıca bizi tembelliğe, hareketsizliğe, geri kalmışlığa iten sebepleri şöyle izah etmiş ve bizlere yol göstermiştir:
Hayat bir faaliyet ve harekettir.Şevk ise onun bineğidir. İşte,samimi gayretiniz şevke binip hayat mücadelesi meydanına çıktığı vakit ilk olarak düşman olarak karşısına ümitsizlik çıkar. Şevkinizi kırar. Siz o düşmana karşı "Ümidinizi kesmeyiniz" Zümer,39/35 kılıcını kullanınız. Sonra,çekişmesiz olan hakkın hizmetinin yerini alan başkalarından üstün olma eğilimi, baskıyla hücum eder. Himmetin başına vurur,atından düşürtür. Siz "Allah için olunuz" hakikatini o düşmana gönderiniz. Sonra da,birbirine bağlı olan sebepler sıralamayı atlamakla karmakarışık yapan acelecilik karşımıza çıkar,himmetin ayağını kaydırır. Siz "Sabırlı olun;sabır yarışında düşmanlarınızı geride bırakın", Al-i İmran,3/200 siperini edininiz. Sonra da, yaratılış itibarı ile insan medeni olduğundan, aynı cinsten olanların hukukunu muhafazaya ve hakkını onlar içinde arayan insanın emellerini dağıtan ferdiyetçilik fikri ve şahsi düşünceler ortaya çıkar. Siz de "İnsanların en hayırlısı,insanlara en çok faydalı olandır" olan yüksek gayret sahibi mücahidin mücadelesiyle ortaya çıkınız. Sonra,başkasının tembelliğini görerek fırsat bulup,hücum edip,belini kırar.Sizde "Tevekkül etmek isteyenler sadece Allah’a güvensinler" İbrahim,14/12 olan en sağlam korumayı himmete dayanma noktası yapınız. Sonra da,acz ve nefsin itimatsızlığından ortaya çıkan işi birbirine bırakmak olan düşman gelir. Himmetin elini tutup oturtturur.Siz de "Siz doğru yolda oldukça, sapıtmış olanlar size zarar veremez" Maide,5/105 olan yüksek hakikati karşısına çıkarınız.Ta o düşmanın eli o himmetle boy ölçüşemesin. Sonra,Allah’ın vazifesine müdahale eden dinsiz düşman gelir; himmetin yüzünü tokatlar,gözünü kör eder.Siz de "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol" Hud,11/112 "Efendine amirlik taslama" olan işini bilen ve vazifesine sahip olma hakikati gönderiniz;ta onun haddini bildirsin.Sonra bütün sıkıntının anası ve umum rezaletin yuvası olan rahata meyletme geliyor. Siz de "İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır" Necm,53/39 olan prensibi rehber alınız.
Evet, bize zorluklarda büyük rahat var. Zira, heyecanlı yaratılışta olan insanın rahatı, yalnız çalışma ve mücadelededir.
Görüldüğü gibi Bediüzzaman Hazretleri, insanları tembelliğe iten ve geri kalmış duruma düşüren hastalıkları çok iyi tesbit etmiş ve bunlardan kurtuluş reçetelerini de bizlere yazmıştır.
Tembellik,adeta bulaşıcı hastalık gibidir ki, kim tembellerle temas halinde bulunursa kendilerine tembellik bulaşmaktadır.Bu tür kişilerle arkadaşlık yapanların bu açıdan dünyaları da ahiretleri de kararmaktadır.Çünkü dünyada da ahirette de mutlu olması için insanların boş durmayıp çalışması gerekmektedir.Ayrıca insana hiç bir nimet yattığı yerden gelmez. Bazı Müslüman kardeşlerimiz bu manada tevekkülü yanlış yorumlamaktadırlar.Tevekkül her şeyi Allah’a havale edip yan gelip yatmak değildir. Yani "Allah bütün canlıların rızkını temin etmeyi üzerine alıp garantilemiştir." Hud,11/6 ayetini delil göstererek,şöyle demeleri doğru değildir."O halde benim çalışmama gayret etmeme ne gerek var.Allah vadetmişse muhakkak verir." Bu şekildeki ifadeye göre hareket tevekkül değil tembelliktir.Çünkü gerçek tevekkül,bir neticeye ulaşmak için elinden gelen bütün gayreti gösterip, yapılabilecek her şeyi yaptıktan sonra gerisini Allah’a havale edip ısmarlamak neticeyi O’ndan beklemektir.Yoksa sırtüstü yatmak değildir.
Ben bağımı,sürmeyeyim,budamayayım,gübre atıp, sulamayayım, gerekli bütün tedbirleri almayayım ,Allah’a tevekkül edip bu sene hayırlı bol,üzüm kaldırmayı bekleyeyim,bu tevekkülü anlamamak demektir.Bu bağlamda güzel bir sözü sizlere aktarmak istiyorum "Atını sağlam kazığa bağla sonra Allah’a emanet et"
Ayrıca bir lokma bir hırka yeter diyerek, çalışmamak, gayret etmemek en büyük tembellik, uyuşukluktur.Hatta böyle düşünmek İslamiyete dolayısıyla Allah’a hakarettir.Bediüzzamanın dediği gibi: Bir neticenin meydana gelmesi lazım olan sebepleri sıraya dizmede,işi Allah’a havale etmek tembelliktir.Terettüb-ü neticede (çalışmasının neticesine) kısmetine rıza kanaatdır;meyl-i sa’yi(çalışma meylini) kuvvetlendirir. Var olanla yetinmek, himmetsizlik, gayretsizliktir.
İnsanlar elinden gelenin en iyisiyle gayret ederek çalışmalıdır.Neticesinde onu rızıklandırmak, zenginlik nasip etmek Cenab-ı Hak’kın elindedir.Allah’ın verdiğine kanaat etmeli hırs göstermemelidir."O kadar çok çalışıp, çabalıyorum niye Allah bana zenginlik vermiyor?" deyip isyanı tercih etmemelidir.Fakat çalışmayı da asla terketmeyip, tembelliği tercih etmemeliyiz. "Allah çalışsam da çalışmasam da bana zenginlik veya başka bir nimet nasip edecekse zaten eder,bu bakımdan çalışmama gerek yok" deyip çalışmayı çabalamayı terkedersek, mevcutla yetinme yolunu tercih edersek,bu gayretsizlikten, tembellikten başka bir şey değildir.
Hele fitne fesadın arttığı bu ahirzamanda ve her şeyin paraya dayandığı bir çağda Müslümanların gayretsizliği,tembelliği, yanlış tevekkülü,asla affedilecek bir mazeret değildir. Himmet, gayret,çalışkanlıktan sonra ise en büyük hizmete vesile olan bu zamanda paradır. Niçin her kez için bu dünya ilerleme terakki dünyası olsun da,Müslümanlar için hep geriye gitme,yerinde sayma dünyası olsun. Bunu asla kabul etmemiz mümkün değildir.Bu müslümanın vasfı olamaz,bunu kabul eden sıradan bir Müslüman dahi olamaz.
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.