- 119 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sema2
Elindeki defteri uzun zinciri olan siyah çantasının içerisine koyup Oturduğun yerden kalktı o ayağa kalkarken acaba 2 defa göz göze Gelecek miyiz düşüncesi aklımı sardı ve küçük adımlarla yürümeye başladı doğrusu arkasına bile hiç bakmadı gözümün önünde ilerlerken sadece onu izliyordum acaba dönecek mi diye bir süre sonra gözden kayboldu ve onu kaybettim aklımda garip düşünceler vardı Ne hissediyordum aşık mı olmuştum ona tutulmuş muydum o neydi birçok düşünce aklımı yiyip bitiriyordu Daha sonra ben de Oturduğum yerden kalkıp sonra gezmeye başladım Elbette arkasından gitmeyi düşünmüştüm ancak yine onu tanıyordum ne de o beni Bence yapacağım en aptalca şeylerden biri olurdu ona Belki bir çay içebilir miyiz diye soru yöneltebilirdim ya da vaktiniz varsa kitapları beraber inceleyebilir miyiz diyebilirdim Bunların hiçbirine cesaret edemedim Çünkü duygumun henüz ne olduğunu bile bilmiyordu Bildiğim tek şey kalbimin hızla çarptığı etrafta gezinmeye başlamışken yeni yazarların o kitaplarını inceleyen O insanları hayretle izlemeye başladım ben de birkaç kitap yazarının bulunduğu masalara yöneldim ismini vermek istemediğim bir hocamızın imzalı bir kitabını alıp fuardan ayrıldım yarın aynı saatte burada olmayı planlıyordum fuar 9’da açılacaktı akşam 5’e kadar burada beklemeyi düşünüyordum Taksiye binip Kent Meydanı’na döndüm Orada bulunan bir restoranda restoranda yemeğimi yedikten sonra otele doğru yürümeye başladım Mayıs ayıydı ama Hava yine de üşütmeye yetiyordu Otel yolu boyunca aklım sadece onu düşünüyordu ne bir yazarın bir kitabı ne Geride bıraktığım o Amansız hayatım o evim o karanlığın o Düşlerim hiçbir şey aklımın ucundan geçmiyor da aklımın ucundan geçen tek şey o sarı saçlı yeşil gözlü kısa boylu meltemse hüznüyle gözlerimi işlemiş Adını bile bilmediğim o kız vardı Bilmiyorum daha kaç kelimeyle onu tavsiye edebilirim ki yani hissettiğim şeyin Gerçekten ne olduğunu bilmiyorum Sadece düşünüyorum yanakları yüze gözleri sadece Bunları anlatmak istiyorum Ve nihayet Bu düşüncelerle birlikte Otele geldim odama geçip yatağıma uzandım gözlerimi bir an tavana dikip sadece orada geçirdiğimiz O birkaç dakikalık zamanı yeniden anımsamaya başladım tek temennim ertesi gün aynı saatte orada olmasıydı Eğer bu sefer yine onu orada görürsem kendisine kitapları birlikte inceleyip incelemeyeceğimiz konusunda soru yöneltmekti saat Bu sırada akşamın 9’unu geride bırakıyordu daha bu sabah inmiştim otobüste uyuyamamıştım üzerimdeki yorgunluğu atmam gerekiyordu biraz erken uyumalıydım Charles Dickens’ın Oliver Twist kitabını 54 sayfaya kadar okuduktan sonra geceliklerimi giyip uykuya daldım garip gelecek belki size ama rüyama bu kız girmişti kısaca şöyle söyleyebilirim ki Rüyamda birlikte büyük bir parkta Yürüyüş yapıyorduk onun elinde inceledi bir geyşanın anıları kitabını konuşuyorduk kitabın konusunu tam olarak hatırlayamasam da onunla birlikte O Parkta yürümek konuşma Hiç bitmesini istemediğim bir andı Nihayet her masanın sonu olduğu gibi bu rüyanın da bir sunu vardı mutlu muydu mutsuz muydu Bilinmez ama sabah garip bir duygu ile Uyanmıştım bana bu hisleri veren o kız birkaç dakikalık hayatımda Rüyama bile girmişti bütün saatler Saniyeler artık onun için geçiyordu sabah kalktığımda hızlı Üzerimi giydim Resepsiyonu Anahtarı teslim edip Hemen otelin önünde bekleyen taksilerden birine bindim daha sonra kahvaltımı yapmadan direkt kitap fuarına geldim sabah saatleri olsa gerek Etrafta çok fazla insan yoktu parmakta sayılabilecek kadar az insanlarda herhalde erken geldim diye düşünerek etrafta gezinmeye başladım fuarın sonuna doğru 5-6 kişiden oluşan bir ekip vardı orada bulunan kitaplıklardan birindeki çeşitli kitapları inceliyorlardı onların olduğu yere doğru yaklaşmaya karar verdim içlerinden bir tanesi kısa boylu sarı saçlı ve arkası dönüktü onun dünkü gördüğüm o kız olmasını o kadar çok istemiştim ki gittikçe onlara doğru yaklaşıyordum onu çantasından tanımıştım bu oydu gözlerime inanamadım sabahın bu saatinde burada ne işi vardı ya da yanındaki insanlar kimdi onları tanıyor muydu Hiçbir fikrim yoktu Sadece onun orada olması beni çok mutlu etmişti çok sonra öğrendim Oradaki insanlar aslında birbirini tanımayan insanlar olduğunuÖnümde Duran masadan bir adet dergi alıp onların olduğu kitaplığın hemen yanına geldim beni fark etmesini istiyordun bu sebeple aşağıda ve yukarıda bulunan kitapları incelemeye başladım sol gözünle de oradaki insanları süzüyordum bu kızın beni fark etmesini sağlamak için elindeki kitaplardan birini bilerek yere düşürdüm o arada bir an için döndü ve bana mı attı Ben de bana bakıyorum diyerek ona doğru baktım Evet bakışıyorduk hayatımın orta yerine doğmuş bir güneş gibi Dün Bana göstermiş olduğu o tebessümün çok daha güzelini gözlerimi işliyordu sonra yanıma yaklaştı o bana yaklaşırken bir an için kendimi toparladım ve bir şey söyleyeceğini düşünerek kendimi ona cevap vermeye hazır hale getirdim O da beni yanıltmadı merhaba nasılsınız diyerek elini uzattı bu Anadolu’da pek Alışık olmadığımız bir tanışma Biçimiydi aslında Çünkü biz Anadolu’da hiç tanımadınız bayanların elini tutmaktan çekiniriz o sebepten batıda böyle bir tanışma anına karşılık vermek benim için oldukça güçtü sağ elimde bulunan birkaç tane kitabı sol elime aldıktan sonra Merhaba Teşekkür ederim Siz nasılsınız diyerek karşılık verdin ancak elini tutarken hissettiğim o titremeyi o kalbimin atışlarını gözlerimin yerinden fırlayacak gibi olmasını size anlatamam dudaklarım adeta titriyordu ama bunu ona belli etmemek için verdiğim çabayı herhalde ömrümün herhangi bir yerinde vermemiştim Ben de iyiyim teşekkür ederim bir yere karşılık verdim Daha sonra Dün de buradaydınız Anlaşılan kitapları çok seviyor olmalısınız diyerek konuşmaya devam ettirdi evet özellikle bunun için Sivas’tan buraya geldim ülkemizin birçok şehrinde bu tür kitap fuarlarına katılırım galiba katılmış olduğum en güzel fuarlardan bir tanesi burasıydı meraklanmış olmalı ki başını hafif sağa doğru yatırıp hafif be tebessümlü bir endişeyle neden Neden dedi Elbette bu bu fuarın güzel olmasını ona bağladığımı söyleyemezdim onun için içerideki atmosferin daha önce gördüklerimden farklı olduğunu insanların bir uyum içerisinde birbirleriyle sağlıklı bir iletişim kurmalarının ve dışarıdaki hayatın içerideki hayatın aslında bir farkının olmadığını ona söyledim şaşkınla gittikçe artarak vaktiniz varsa bir çay içebiliriz şurada dedikten sonra kendimden hiç olmadığım kadar utanmıştım Aslında ne yaptığımı ben de bilmiyordum utangaçlığımı neye borçluydum Hiçbir fikrim yoktu Sadece bu teklifi Benim ona yapmam gerekiyordu böyle hissetmiştim hislerim dünden bugüne Sadece bu yönde ilerliyordu Eğer tekrar görüşebilirsem ona birlikte çay içmeyi teklif edecektin Ancak şu anki gelişmelere göre onun teklifine katılmam gerekiyordu.
Batıda bunun bir medeniyet sergilemesinden ibaret olduğunu çok iyi biliyordum batı kültürünün Doğu kültüründen aslında pekte bir farkı yoktu farklılık sadece iletişimlerin farklı şekillerde seyretmesiydi bugün doğunun neresine gidersiniz gidin hangi kapıyı çalarsanız çalın karnınızın Aç olduğunu söylediğiniz andan itibaren o şehirde yaşayan herkesin misafir haline gelirsiniz ancak batıda tam olarak bu işler böyle değildir batıda aç olduğunuzu öyle her Evin kapısını çalarak söyleyemeyebilirsiniz Çünkü batıdaki anlayış alışılmışın dışındadır ülkemin dört bir yanında her şehrin her Kasabanın birbirinden farklı şekilde değerleri medeni yaşam şekilleri vardır.Batı değerlerine göre misafir en güzel şekilde ağırlanır ama batıda Kimse kimsenin kapısını aç olduğu için çalmaz.
Bu düşünceler aklımın ucundan birkaç saniyede gelip geçerken yavaşça yürümeye başladık titremem ve içimdeki O kalbimin atışları dışarıdan neredeyse duyulabiliyordu rahatsız mısınız bir şeyiniz mi var diyerek bana baktı Hayır yok Sadece biraz erken uyandım kahvaltı yapmadım herhalde ondan olursa gerek diye konuşma yapsak kestim yalnız ona bunu söylerken ona bir cevap hakkı vermek zorunda kaldım istemeden Ha öyle mi O zaman şöyle yapalım Ben de kahvaltı yapmamıştım Birlikte kahvaltı yaparız şaşkınlığım gittikçe artmıştı ne söyleyebilirdin kabul etmekten başka çarem yoktu peki diyerek cevapladım Saat sabahın 10’unu geride bırakıyordu fuardan ayrıldık ve hemen aşağıya doğru ilerleyen ve sadece insanların yürüdüğü caddeye doğru ilerledik orada çam ağaçlarından süslenmiş girişinde Işıklı merdivenleri olan yaklaşık iki katlı güzel bir kahvaltı salonu vardı bize oraya götürdü içeri girdikten sonra garson uygun bir masayı bize yönelttin cam kenarında bulunan bu masanın ortasında bir çiçek ve tavana asılı rengarenk şemsiyeler vardı yerlerimizi aldıktan sonra garson ne alırsınız efendim diyerek siparişimizi vermemizi istedi Hiçbir fikrim yoktu ne isteyebilirdim ki heyecanlıydım gelmişim bana baktı sarı saçlı kız Ne istersin ne yiyelim dedi menü ver döneme sadece bir göz gezdirdim pek bilmem ben buraların yöresini hiç fark etmez diyerek kendisine seçmesi gerektiğini söyledim O da garson’a bize dedi iki kişilik serpme kahvaltı ve ekstra Bir demlik çay getirirseniz çok memnun oluruz diyerek garsona siparişi verdim sipariş alan garson oradan uzaklaştı bu kahvaltının hazırlanması neredeyse bir 20 dakika kadar sürecekti o sırada o sırada sarı saçlı kız bu arada tanışmadı benim adım Sema diyerek elini tekrar uzattı bir an için aklıma bu tanışmanın aslında fuarda olması gerektiği aklıma geldi Ben de elimi uzatıp memnun oldum Benim ismimde Hakan diyerek cevapladım Sema gökyüzü demekti acaba aradığım gökyüzü o muydu gözlerine bakamıyordum Cennetten bir bahçe gibi görünüyordu gözleri sırtına doğru yaklaşan sarı saçları Bu güzelliğe eşlik ediyordu boynuna takılı Melek simgeli bir kolye dikkatimi çekti Elbette bu soruyu ona yöneltemezdin zaten Öyle de oldu merakımı kaldım bana ne iş yaptığımı neden bu fuarda olduğumu tekratekrar sordu " ben Sivas’ta yaşıyorum 30 yaşındayım Yalnız bir hayatım var Milli Eğitim bünyesinde personelim bu tür fuarları ara sıra ziyaret eder yeni yazarlar ve kitaplarını incelerim " diyerek sorusunu cevapladım
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.