- 138 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
SEMA
Bugün 12 Mayıs 2023 saat 18: 00 ve otobüsünün kalkmasına Neredeyse 2 saat kadar bir zaman vardı. Kitaplarımı, bilgisayarımı ve yanımda olmasını istediğim her şeyi düzenli bir şekilde çantama yerleştirdim. Evimden çıkarken şöyle bir geriden baktım. Tek başıma kaldığım bu evde tarif edilemez geceler,yorgun sabahlar, anlaşılması belki anlatılması çok zor zamanlar geçirdim. Bugün Bursa’ya doğru yola çıkacaktım. Yanıma aldığım bazı kitaplarımı otobüste okumayı düşünüyordum. Evime son bir kez baktıktan sonra Otogara doğru yürümeye başladım. Aklımı düşünceler karıştırıp duruyordu. Çünkü Bursa’ya gittiğimde beni neyin karşılayacağını bilmiyordum. Daha önce hiç oraya gitmemiştim. Nasıl bir şehir, nasıl bir ahenk içinde hiçbir fikrim yoktu. Otogara geldiğimde çantamı görevli muavine teslim ettim. Vakit geldikten sonra 17 numaralı koltuğa oturup beklemeye başladım ve bir süre sonra otobüs hareket etti. Elime aldığım Charles Dickens’ın Oliver Twist adlı kitabının 34 sayfasında takıldığım bazı konuları tekrar etmeye karar verdim Bu kitap yetimhanede geçen yaşanmış gerçek bir öyküyü konu alıyordu. Dickens’ın bu öyküyükaleme alırken neler hissettiğini çok merak ediyordum. Oliver Twist, 19. yüzyıl İngiliz edebiyatının en büyük romancısı olarak kabul edilen Charles Dickens’ın ikinci romanıdır. Hayatımın belli bir kısmı Oliver Twist gibi tahmin ve tasvir edilemez birçok olayla sürüklenmiştir Bu kitabı okumaya başladığımda hayatımın büyük bir kısmını bu romanda bulmuştum yoksullar evinde hayatını sürdürürken daha fazla yemek isteme çabasıyla kapının önüne koyulan Oliver Twist tam olmasa da benim hayatımın bir kısmını anlatıyordu. Ben çocukluğumun en güzel yaşlarını Sivas’ın Kılavuz Mahallesi’nde bulunan iki dağın arasında inşa edilmiş Yaklaşık 3 katlı bir yetimhanede geçirdim iyi kötü acı tatlı birçok olaya burada şahit oldum kalemi elime almamdaki etkenlerden bir tanesi bu yetimhanede ve diğer başka yetimhanelerde yaşadığım olaylar sevk etti. Bu konular bir yandan akıp giderken aklımın ucundan Nihayet Kayseri’ye kadar gelmiştik bir an Kitaplarımı hemen önümde bulunan koltuğun önüne yerleştirdim ve başıma cama dayadım. Bursa’da bir kitap fuarına katılacaktım burada yeni çıkan kitapları yazarları ile birlikte ziyaret edecektim. Araştırmacı ve bir kitap meraklısı olarak ülkenin birçok yerinde bu tür fuarlara katılırdım. Öncelikle kendime konaklayabileceğim bir apart veya bir otel bulmalıydım kitap fuarının açılacağı Saat sabah 9.00’da Onun için öncelikle eşyalarımı yerleştirebileceğim bir yere yerleşmeliydim saatler ilerlerken Nihayet Eskişehir’e kadar gelmiştim burada yaklaşık yarım saat kadar bir mola verdik çok yorgundum otobüse binmeden önceki geçirdiğim son 8 saat üzerinde büyük bir yorgunluk bırakmıştı Yalnız tek bir sorunum vardı Hiçbir koşulda otobüste kolay kolay uyuyamazdım bundan olsa gerek uykusuzluğum adeta gözlerimden akıyordu Mola bittikten sonra tekrar yerimi aldım. Yaklaşık 4-5 saatlik bir Yolumun kaldığını biliyordum bu sebeple biraz uyumalıydım her ne kadar denemeye çalışsam da bunu Başaramadım bu uykusuzluğun ardından yolculuk bitmiş otobüs Bursa otogarına girmişti eşyalarımı aldım ve az ileride bulunan taksilerden bir tanesine bindim şoföre beni şehrin merkezine götürmesini söyledim bu arada şehrin sokaklarını geçerken gözlerimi etraftan alamıyordum çok yüksek yapıları olmayan çok kalabalık ve telaşlı bir şehrin olmadığı her halinden belliydi daha çok yeşilliklerin dağların olduğu ülkemin diğer güzel şehirlerinden biriydi burası taksi beni Kent Meydanı dedikleri bir alana bıraktı etraf alabildiğince geniş ne kalabalık insanların birbirlerine çarpmadan bir ahenk içinde yürüdü bir yardımın odası hemen karşımda büyük bir alışveriş merkezi yukarıya doğru uzanan dar Sokaklar Tramvayın gürültülü sesi kuşların gökyüzünde sürekli Bu güzelliğe eşlik etmesi Ben de kaleme alınması gereken konulardan biriydi kalan Hayat mı böyle bir şehirde sürdürmeyi düşünebilirdim kent meydanında bulunan büyük alışveriş merkezinin önünde ki büfede çalışan ismini bile bilmediğim o arkadaştan burada bir otel bulup bulamayacağım konusunda bir soru yöneldim o da bana hemen şu karşıdan yukarıya doğru bir yol gidiyor görüyor musun Oradan yukarıya doğru çık ilk sola dön dümdüz git yaklaşık 400 metre ileride bir apart bulabilirsin diye beni yöneltti. Kitap Fuarı yaklaşık akşam saat 5.00’e kadar açık olacağından bir an önce eşyalarımı yerleştirip öyle vakitlerine doğru fuara gitmeyi düşünüyordum yol tarifini yeterince iyi ezberlemiştim biraz ilerledikten sonra hemen sağ tarafta bulunan ismini vermek istemediğim Yaklaşık 4 tatlı bir Apart evin içinde katında bulunan 110 numaralı dairesine yerleştim eşyalarımı çıkarıp dolaba yerleştirdim yatağı biraz uzanıp gözlerimi dinlendirdikten sonra ılık suyla bir duş alıp dışarıya çıktım etrafta insanların telaşlı yaşam mücadelelerini hayretle seyrediyordum burası dünya bu dünyada herkesin gelip geçeceği gerçeği bu telaşla görülebiliyordu her Ne yaparsak yapalım her ne yaşarsak yaşayalım her ne kadar
Bugün 12 Mayıs 2023 saat 18: 00 ve otobüsünün kalkmasına Neredeyse 2 saat kadar bir zaman vardı. Kitaplarımı, bilgisayarımı ve yanımda olmasını istediğim her şeyi düzenli bir şekilde çantama yerleştirdim. Evimden çıkarken şöyle bir geriden baktım. Tek başıma kaldığım bu evde tarif edilemez geceler,yorgun sabahlar, anlaşılması belki anlatılması çok zor zamanlar geçirdim. Bugün Bursa’ya doğru yola çıkacaktım. Yanıma aldığım bazı kitaplarımı otobüste okumayı düşünüyordum. Evime son bir kez baktıktan sonra Otogara doğru yürümeye başladım. Aklımı düşünceler karıştırıp duruyordu. Çünkü Bursa’ya gittiğimde beni neyin karşılayacağını bilmiyordum. Daha önce hiç oraya gitmemiştim. Nasıl bir şehir, nasıl bir ahenk içinde hiçbir fikrim yoktu. Otogara geldiğimde çantamı görevli muavine teslim ettim. Vakit geldikten sonra 17 numaralı koltuğa oturup beklemeye başladım ve bir süre sonra otobüs hareket etti. Elime aldığım Charles Dickens’ın Oliver Twist adlı kitabının 34 sayfasında takıldığım bazı konuları tekrar etmeye karar verdim Bu kitap yetimhanede geçen yaşanmış gerçek bir öyküyü konu alıyordu. Dickens’ın bu öyküyükaleme alırken neler hissettiğini çok merak ediyordum. Oliver Twist, 19. yüzyıl İngiliz edebiyatının en büyük romancısı olarak kabul edilen Charles Dickens’ın ikinci romanıdır. Hayatımın belli bir kısmı Oliver Twist gibi tahmin ve tasvir edilemez birçok olayla sürüklenmiştir Bu kitabı okumaya başladığımda hayatımın büyük bir kısmını bu romanda bulmuştum yoksullar evinde hayatını sürdürürken daha fazla yemek isteme çabasıyla kapının önüne koyulan Oliver Twist tam olmasa da benim hayatımın bir kısmını anlatıyordu. Ben çocukluğumun en güzel yaşlarını Sivas’ın Kılavuz Mahallesi’nde bulunan iki dağın arasında inşa edilmiş Yaklaşık 3 katlı bir yetimhanede geçirdim iyi kötü acı tatlı birçok olaya burada şahit oldum kalemi elime almamdaki etkenlerden bir tanesi bu yetimhanede ve diğer başka yetimhanelerde yaşadığım olaylar sevk etti. Bu konular bir yandan akıp giderken aklımın ucundan Nihayet Kayseri’ye kadar gelmiştik bir an Kitaplarımı hemen önümde bulunan koltuğun önüne yerleştirdim ve başıma cama dayadım. Bursa’da bir kitap fuarına katılacaktım burada yeni çıkan kitapları yazarları ile birlikte ziyaret edecektim. Araştırmacı ve bir kitap meraklısı olarak ülkenin birçok yerinde bu tür fuarlara katılırdım. Öncelikle kendime konaklayabileceğim bir apart veya bir otel bulmalıydım kitap fuarının açılacağı Saat sabah 9.00’da Onun için öncelikle eşyalarımı yerleştirebileceğim bir yere yerleşmeliydim saatler ilerlerken Nihayet Eskişehir’e kadar gelmiştim burada yaklaşık yarım saat kadar bir mola verdik çok yorgundum otobüse binmeden önceki geçirdiğim son 8 saat üzerinde büyük bir yorgunluk bırakmıştı Yalnız tek bir sorunum vardı Hiçbir koşulda otobüste kolay kolay uyuyamazdım bundan olsa gerek uykusuzluğum adeta gözlerimden akıyordu Mola bittikten sonra tekrar yerimi aldım. Yaklaşık 4-5 saatlik bir Yolumun kaldığını biliyordum bu sebeple biraz uyumalıydım her ne kadar denemeye çalışsam da bunu Başaramadım bu uykusuzluğun ardından yolculuk bitmiş otobüs Bursa otogarına girmişti eşyalarımı aldım ve az ileride bulunan taksilerden bir tanesine bindim şoföre beni şehrin merkezine götürmesini söyledim bu arada şehrin sokaklarını geçerken gözlerimi etraftan alamıyordum çok yüksek yapıları olmayan çok kalabalık ve telaşlı bir şehrin olmadığı her halinden belliydi daha çok yeşilliklerin dağların olduğu ülkemin diğer güzel şehirlerinden biriydi burası taksi beni Kent Meydanı dedikleri bir alana bıraktı etraf alabildiğince geniş ne kalabalık insanların birbirlerine çarpmadan bir ahenk içinde yürüdü bir yardımın odası hemen karşımda büyük bir alışveriş merkezi yukarıya doğru uzanan dar Sokaklar Tramvayın gürültülü sesi kuşların gökyüzünde sürekli Bu güzelliğe eşlik etmesi Ben de kaleme alınması gereken konulardan biriydi kalan Hayat mı böyle bir şehirde sürdürmeyi düşünebilirdim kent meydanında bulunan büyük alışveriş merkezinin önünde ki büfede çalışan ismini bile bilmediğim o arkadaştan burada bir otel bulup bulamayacağım konusunda bir soru yöneldim o da bana hemen şu karşıdan yukarıya doğru bir yol gidiyor görüyor musun Oradan yukarıya doğru çık ilk sola dön dümdüz git yaklaşık 400 metre ileride bir apart bulabilirsin diye beni yöneltti. Kitap Fuarı yaklaşık akşam saat 5.00’e kadar açık olacağından bir an önce eşyalarımı yerleştirip öyle vakitlerine doğru fuara gitmeyi düşünüyordum yol tarifini yeterince iyi ezberlemiştim biraz ilerledikten sonra hemen sağ tarafta bulunan ismini vermek istemediğim Yaklaşık 4 tatlı bir Apart evin içinde katında bulunan 110 numaralı dairesine yerleştim eşyalarımı çıkarıp dolaba yerleştirdim yatağı biraz uzanıp gözlerimi dinlendirdikten sonra ılık suyla bir duş alıp dışarıya çıktım etrafta insanların telaşlı yaşam mücadelelerini hayretle seyrediyordum burası dünya bu dünyada herkesin gelip geçeceği gerçeği bu telaşla görülebiliyordu her Ne yaparsak yapalım her ne yaşarsak yaşayalım her ne kadarHer ne yaşatırsak yaşatalım zengin fakir Dindar Günahkar hiç fark etmeksizin Bir Gün Mutlak öleceğimiz gerçeği bu telaşla görülebiliyordu biraz yürüdükten sonra hemen ileride tren raylarının sol tarafında 4 katlı bir binanın giriş katına açılmış bir simitçi vardı adımlarımı hızlandırıp hemen oraya girdim 1 porsiyon peynirli börek 1 adet kaşarlı simit ve bir de çay istedim kahvaltı mı yaptıktan sonra ücretimi ödeyip oradan ayrıldım. Öyle vakitleri yavaş yavaş yaklaşıyordu tren raylarının hemen solunda bulunan taksi durağından taksilerden birine " kolay gelsin beni acaba kitap fuarına götürebilir misiniz" dedim taksici takdim edileyi açıp Tabii Efendim diyerek cevapladı yaklaşık 300 yayın evinin katılacağı Bu kitap fuarında beni nelerin beklediğini hangi yazarların hangi kitaplarının beklediğini bilmiyordum Nihayet fuarın önüne geldim taksicinin parasını ödedikten sonra fuarın içerisine girdim etraf alabildiğince insanla doluydu yazarlar kitaplarını imzalıyor diğer insanlar ise Orada bulunan kitapları incelemeye çalışıyordu oldukça güzel bir atmosfer olduğundan bir süre boyunca etrafa gezinmeye başladım yeni yazarların kitapların yazar hocalarımız bunları bir süre sözlükten sonra Etrafta bulunan koltuklardan bir tanesine oturdum giriş kapısından içeriye doğru insanlar Akın ediyordu adeta tesadüf müdür tevafuk mudur Bilinmez ama kapıdan içeriye sarı saçlı kısa boylu yeşil gözlü birkaç kelimeyle anlatamayacağım gözlerimi bakmaktan geri alamayacağım biri girdi bu hissi daha önce hiç yaşamamıştım bu kalp atışlarının içeriye giren o kızın gözlerine odaklanmamla bir alakası var mıydı Bilmiyorum ama daha önce hiç böyle hissetmediğimi iyi biliyorum Oturduğum yerden hemen kalktım içeriye giren o kızın ilgilendiği bölüme doğru yöneldim Etrafta bulunan kitaplıklardan bir tanesini inceliyordu Ben de uzaktan onun o kitapları incelemesini izliyordum yanına gitsem mi gitmesem mi konusunda herhangi bir şey düşünmedim sadece izlemeyle yetinebiliyordum şairin güzel bir sözü vardı burada yetinmeyi bilmeyen gitmeyi öğrenirdi acaba sadece izlemeli miydim bakmalı mıydım Ya da yanına gidip konuşmalı mıydım bilmiyorum bir süre izledikten sonra onun ilgilendiği kitaplığın hemen iki yanında bulunan diğer kitaplıklardan bir tanesine doğru yöneldim Orada bulunan kitapları incelemeye başladım bir yandan kitapları inceliyor diğer bir yandan o kızın hangi kitapları incelediğini merak ediyordum birkaç kitabı inceledikten sonra eline bir kitap aldım Yaklaşık 5-6 dakika boyunca bu kitabı inceledi acaba kitap neydi çok merak ediyordum daha sonra kitabı kitaplıktaki yerine koyup koltuklardan bir tanesine oturdu tek başınaydı Yanaklara kızarmış gözlerinde saçlarında meltemsi bir Esinti vardı sanki kendimi bakmaktan alıkoyamıyordum yanlış mı yapıyordum inanın hiç bilmiyordum. Incelemekte olduğum kitabı elimden bırakarak onun incelediği kitaplığa yöneldim gözlerimle Takip ettiğim kitabı elime aldım kitabın ismi bir geyşanın anılarıydı Acaba neyi anlatıyordun neler yaşanmıştı ya bu kitabın hikayesi neydi ya da o kızın Bu kitabı incelemesindeki hikaye neydi bunları çok merak etmiştim kitabı Hafızama yazdım ve yerine koydum Daha sonra bulunduğum yerden onun bulunduğu yere doğru yürümeye başladım cebinden çıkardı küçük renkli bir deftere notlar alıyordu inanın neler yazdığını bilmeyi çok isterdim ama Bunu öğrenmek öyle kolay değildi. Onun oturduğu koltuğun hemen bir yanına oturdum yaptığım şeyin doğru olup olmadığını hala bilmiyordum onu rahatsız mı ediyordum acaba Ama bildiğim tek bir şey vardı Onu sadece izlemek yaklaştıkça kalbimin hızla arttığını fark ettim Ellerimi titrediğini ayaklarımın bağını çözüldüğünü hissettim ve bir an önce oturmalıydım yoksa dengemi kaybedip düşebilirdim Belki de Ben de yerime aldım ve önümde bulunan bazı dergileri okumaya başladım hoş okudum söylenemez Çünkü Gözümün sağ tarafıyla onun orada neler yaptığını inceliyordun bir an için göz göze geldik hafiften bir tebessüm ettiğini fark ettim Yanakları çekildi gözleri gülümsedi bu benim daha önce hissetmediğim hatta yaşamadığım Garip Bir Olaydı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.