- 194 Okunma
- 2 Yorum
- 6 Beğeni
Sevgi
Nihayet kendisi ile baş başa kalabilmişti...
Gecenin kimsesizliği ile olan dostluğu çok uzun yıllara dayanırdı Sevgi’nin.
Ne yorgunluğu ne de uykusuz kalışı onu bu alışkanlığından vazgeçirememişti.
.
Olmazsa olmazım dediği o saatlerde dünlerinde dolaşmayı seviyordu.
Köşesine çekilmek yerine balkona çıkmayı tercih eden Sevgi, çökercesine atmıştı kendini sandalyeye.
Başını geriye atarak yıldızları seyretmeye koyuldu.
Tek tek ve küme halinde gökyüzüne dağılmışlar, muhteşem bir görüntüyle sanki dünyaya göz
kırpıyorlardı.
Birden, hareket halinde olan başka bir ışık dikkatini çekti... Uçak, evet evet bu bir uçaktı.
Yüzünü buruşturdu, baktı... baktı, içi acımıştı besbelli...
Hayatın yalancı seyrine kendini kaptırıp, uzun uzun ağladı.
Neye, niçin ağladığını da kendi de çözemiyordu aslında.
**********
Uçağın kalkmasına çok az bir zaman kalmıştı...
Meraklı bakışlarla kalabalığı izlerken yüreği kıpır kıpırdı Sevgi’nin.
Yolcularını uğurlamaya gelenler bekleme salonunu terk ederken yaşanan hüzün seli çok duygulandırmıştı onu.
Son on gündür annesini doya doya göremediğini düşününce içi acıdı.
...
Vedaları hiç sevmezdi, son ayrılırken de ailesine, anneciğine sarılıp, öperken ’ yarın görüşürüz meleğim ’ demişti.
Kimse bilmiyordu o gün uçacağını.
...
Her şey o kadar ani gelişmişti ki...
Bir ay içinde nikah, düğün, hazırlıklar tamamlanmış ve şimdi kendisini uzaklara, bilinmeyene götürecek olan uçağı bekliyordu Sevgi.
Ailesini, evini, odasını, yatağını daha şimdiden çok özlemişti...
Yanında sessizce oturan eşini merak etti birden. Yan gözle süzdü, yüzündeki bitkin ve sıkıntılı ifadesiyle yaşlı bir çocuğa benzetti onu.
Henüz bir aydır tanıdığı, hakkında hiçbir şey bilmediği eşi nasıl biriydi acaba, nasıl bir hayat bekliyordu Sevgi’yi...
...’ Kontroldan geçin ’ anonsu.
Son kez dönüp ardına baktığında, yüreğine düşen acıyı gizleyen bir buluttu.
...
Ve gurbet...
Hayat; içine dalmadan çözülmeyen zor bir bilmece.
Dağ gibi sorunlar ömür törpüsüydü gibiydi, düze çıkmayı beklerken sinesine aşılamayan kalelerin surları örülüyordu sanki.
Hayallerini çok derinlere gömmüştü Sevgi.
**********
’ Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime
Perde-i zulmet çekilmiş, korkarım ikbalime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime ’
Kemani Serkis Efendi
**********
Hüznün sancılarıyla beliren düşünceler kalbini öyle yormuştu ki...
Gözlerini yumdu, dünlerinde kaybolmak istiyordu sanki.
...
- Sen hâlâ yatmadın mı?... Çocuk musun senn?...
Hasta olacaksın kalkkk.
Eşinin sesiyle irkilen Sevgi acı acı gülümsedi.
- Evet canım, yaşlı bir çocuğum ben, koşulların zorluğuna direnen.
YORUMLAR
Neden bilmem ama, yıllar önce okumuş olduğum ve beni çok etkileyen bir kitap geldi aklıma. Pınar Kür' ün yazdığı "Bir Deli Ağaç"
Anlatım tarzı olarak çağrışım yaptı belki bilmiyorum. Belki de ikisinin de hüznü yüreğime kadar geldiği için.
Kalemini hep sevdim. Sen ne yazarsan yaz hepsi okunmalı dediğim şeyler oldu hep.
...
Hayat umduklarımız ve bulduklarımız.
Bulduklarımız bizimle iken umduklarımız düşlerde hayallerde kalıyor. Bu her konuda böyle.
Gurbet zor...ben de kısa bir zaman yaşadığım için biliyorum.
Ama asıl zor olan insanın yüreğindeki gurbet sanırım.
Hayat mücadelesi ve elbette yoruyor öyle ya da bu şekilde.
Gücümüzün tükendiğini hissettiğimiz anlar.
Ve böyle anlarda sığındığımız, başımızı dizlerine koyup da avunduğumuz eski hatıraların, o en sevdiklerimizin kokusuyla burnumuzda tütmesi.
Bir nebze de olsa derinden bir nefes aldıran belki ve kaldığımız yerden devam etmemizi sağlayan.
Ve hep direnebilmektir yaşamak belki de tüm zorluklara rağmen.
Öyle doğal ve samimi bir yazıydı ki.
Öpüyorum yüreğinden güzel kurşunum
Hep sevgilerimle 🌸