- 201 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
SOLMAYAN KIRMIZI GÜLLER-5 (Hastane)
Erdem dükkanında çalışırken kapıda Gülistan belirdi.
“Hayrola Gül Bahçem!” dedi Erdem, “Ne işin var çarşıda?”
“Alışveriş için geldim” dedi Gülistan…
“Neyimiz eksik kız? Sağ olsun Bora getirmiyor mu ne lazımsa?” dedi Erdem.
“Ama seni merak ettim” dedi Gülistan…
“Merak edilecek durumum yok!” dedi Erdem, biraz da öfkelenmiş gibi görünmeye çalışarak.
“Hasta olduğun gün gibi ortada” dedi Gülistan. “Seni hastaneye götürmeliyiz.”
“Bora ile mi konuştun sen?” diye sordu Erdem.
“Konuşmuşsam ne olacak?” dedi Gülistan… “Gözümün önünde erimeni mi izleyecektim?”
“Tabi ki istemezsin” dedi Erdem. “Ama elimde işler var. Onları yetiştirmeliyim.”
“İşler senin hayatından, benim can yoldaşımdan daha mı önemli?” diye biraz da sesini yükselterek konuştu Gülistan ve devam etti.
“Nevzat’ı gördüm biraz önce. Halen işsizmiş. Senin yokluğunda işlerine bakar, biraz da nafakasını kazanır”
Nevzat bir zamanlar Erdem’in babasının yanında çalışıyordu. Daha sonra Erdem de dükkânda çalışmaya başlayınca bu dükkân için 3 kişinin fazla olacağını iddia ederek yanlarından ayrılmıştı. Kendisi ayrı bir dükkân açmış ama iş tutturamadığından kapatmıştı.
Bora terzi dükkânından görülmemek için uzağından geçmeye çalıştıysa da Erdem onu görmüş ve “Bora!” diye seslenmişti.
“Eyvah!” diye yakınarak durdu bora ve suçlu bir eda ile dükkâna döndü. İstemeye istemeye yürümeye çalışırken Erdem’in “Sallanma oğlum, buraya gel!” demesiyle hızlandı.
“Selamsız geçiyorsun bakıyorum!” dedi Erdem.
“Abi ben…” derken sözünü kesti Erdem.
“Suçlu gibi durma karşımda!” dedi Boraya. “Sen benim en iyi arkadaşım, kardeşimsin. Benim için kötü bir şey yapmazsın.” dedi.
Bora’nın içi rahatladı.
O sırada Gülistan: “Ben Nevzat’la konuşmaya gidiyorum” diyerek dükkândan ayrılmıştı.
“Benim hayatım, can yoldaşım, gül bahçem Gülistan senin de kız kardeşindir Bora!” dedi Erdem. “Bana bir şey olursa o sana emanet.”
Bora gözlerinden yaş gelmemesi için kendini zor tutarak: “Abi tabi ki dünya ahret bacımdır Gülistan. Ama sen o kadar ümitsiz olma! Allah’tan ümit kesilmez.” dedi.
Ama dediğine kendisi de inanmıyordu…
Biraz sonra Gülistan, yanında Nevzat’la geldi.
“Abi geçmiş olsun, çok üzüldüm!” dedi Nevzat. “Ben senin bu illeti atlatacağına inanıyorum. Sen burayı merak etme. Ne kadar iş yaparsam yarı yarıya paylaşırız.” dedi.
Artık şehir yolu görünmüştü. Evlerine kapanmış ve zamanlarını ibadetle geçiren Erdem’in anne ve babasına söyleyip söylememekte tereddüt ediyorlardı. “Bir de onları sıkıntıya sokmayalım” diyordu Erdem. Ama bir yandan da “Anne ve babaların evlat için duaları kabul olur” diye düşünüyordu. Biraz tereddüt ettikten sonra “Babamın evine uğrayıp onlardan helallik alayım” dedi Erdem.
“Abi öyle söyleme” dedi Bora. “Sen bu hastalığı atlatacaksın. Dualarını alalım yalnızca.”
Eve uğradılar. Anne ve babasına biraz rahatsız olduğunu, Şehre gidip tedavi olmak istediğini bildirdi Erdem. Ama ince Hastalık olduğunu söylemedi. Babası,
“Oğlum benden bir şey saklamıyorsun değil mi?” diye şüpheyle sordu.
“Yok baba, ne saklayacağım!” dedi Erdem. “Şu sıralar sağ kolum ağrıyor. Dikiş dikmekte zorlanıyorum.” dedi.
Babası “Ben de geleyim mi?” dediyse de şehre kadar gidebilecek mecali olmadığını kendisi de biliyordu.
“Gerek yok Baba!” dedi Erdem. “Gülistan ve Bora benimle geliyor. Şehirde Kayınbabamı da buluruz. Bize yardımcı olur.”
Böylece Erdem at üzerinde ve Gülistan’la Bora yanlarında yürüyerek şehre doğru yola çıktılar.
Kadir Tozlu
22.02.2024
(devam edecek)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.