- 147 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gazab ve Öfke 1
Gazab ve öfke duyguları,aşırı gitmemek şartıyla insanları dış tehlikelerden korumak gayesiyle yaratılıştan verilen kuvvetlerdir. İstisnasız her insanda bu duygular bulunmaktadır. Bunları yok etmenin imkanı yoktur,aslında buna gerek de yoktur. Çünkü yerine göre bunlara ihtiyaç duyulmaktadır.Dozunu ayarlayıp, yönünü de hayırlı şeylere çevirdiğimizde gazab ve öfke zararlı değil tam tersi faydalı olur.
Aslında insan düşünse,gereksiz gazablanmaya, öfkelenmeye ne lüzum var? Şu üç günlük dünya hayatında buna değer mi?
Kainata baktığımızda Allah’ın rahmetinin,gazabına galip geldiğini açıkça görürüz.İnsanoğlunun bunca taşkınlığı, zulmü, kan dökmesi,kalp kırmasına rağmen Cenab-ı Hak’kın kullarına davranışında hakim olan gazab değil, rahmet, merhamettir. Bir hadiste Cenab-ı Hak’kın "Rahmetim gazabımı geçmiştir." (Buhari.a.g.e.,Tevhid,22) buyurduğu rivayet edilmiştir.
İnsan dünyada adeta rahmete boğulmuş bir haldeyken bunun değerini ve kıymetini bilmeyip hala başkalarına kötülük yapması gazap duygusuyla hareket etmesi ne kadar üzücü bir durumdur.
Ne mutlu ki, "(O takva sahipleri) bollukta ve darlıkta harcayıp yedirenler, öfkelerini yutanlar, insanların kusurlarını bağışlayanlardır.Allah da bu iyilik edenleri sever." Al-i İmran,3/134 Cenab-ı Hak’kın ayetinde buyurduğu öfkesini dizginleyen ve Allah’ın sevdiği insanlardan olmak istiyorsak, gazab duygusunu biraz daha tanıyalım ve yönünü iyiliklere çevirmeye gayret edelim.
Gazab, "Ruhi bir haldir ki,bununla kalbin içinde huya bağlı bir hareket olan ruhun cevheri bedenin dışına hareket eder,kalbin kanı coşup galeyana gelir.Bedenin dış görünüşünde kırmızı bir sıcaklık belirir hele bu hal yüzünde tamamen ortaya çıkar.Boyundaki damarlara kan hücum ederek ağırlaşır.
Gazabın sebebi,nefsin elem duyduğu kimseden intikam almaya kastetmesidir.Bu istek nefiste belirince bedene de geçer ve gazab huyuna ait bir hareket meydana gelir.Bu dalgalanmalardan buhar ve karartıcı bir duman yükselir.Dimağı ve cereyan etmekte olan damarları bir perde kaplar.Bunun doğurduğu karanlıktan aklın nuru kapanır,parıldayışı ve sıhhatli bir şekilde işleyişi durur. Akıl aynası kirlenir. Aşırı derecede gazablanmış bir insanı öğütle,tatlı sözle,nasihatle durdurmaya çalışmak, ateşe bir yerden biraz su alıp söndürmeye çalışmak gibidir ki,azıcık su yükselen ateşin alevlerini biraz daha yükseltir.
Bu tür bir ruh haline kapılmış olan insanlar her türlü kötülüğü ve hatayı yapabilir.Çünkü böyle bir durumda akıllı ve mantıklı düşünüp karar verilmesi ve uygulanması mümkün değildir.
Hiddet artınca insan söz söyleme gücünü yitirir.Yalnız bağırıp çağırmaya başlar gözleri kimseyi görmez,kulakları duymaz olur.Yüzüne boğazlarına kan dolar,çehresi kırmızı olur.Gözleri kızarır ve dehşetli bir hal alır.Nefsinin kontrolüde girer.Böyle insan tam gazab halinde olup, her türlü cinayeti işlemeye hazırdır. Bu kimseyi ne güzel söz,ne nasihat ne de kanun korkusu durduramaz.
Böyle bir öfke haline gelirsek Allah’a sığınmalı dua etmeli,bulunduğumuz pozisyonu değiştirmeliyiz. Mesela,oturuyorsak ayağa kalkmalı, ayaktaysak yürümeliyiz.Şayet imkanımız varsa abdest alıp namaz kılmalı,Kur’an okumalıyız.
Öfkeli birisini gören Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: "Ben bir kelime biliyorum ki, eğer şu adam o kelimeyi söylese muhakkak öfkesi geçer.O kelime" E’uzü billahi mine’ş-şeytanirracim" sözüdür. (Müslim,a.g.e.,Birr ve Sıla,109 )
Fakat asıl olan,insanın kendini kontrol etmeye gayret etmesi ve gazablanmamaya çalışmasıdır.İnsanın öfkesini yenip başkalarının kusurlarını bağışlaması ve gazab duygusuna hakim olması Cenab-ı Hak tarafından emir buyurulmuştur. Al-i İmran,3/134-Şuara,26/37
Gazab ve hiddet halinde kusur ve hataları affedebilmek gayet seyrek görülen yüksek bir ahlaktır.Gazab anında kendine kaybetmemek, iradesine hakim olabilmek,nefsinin dizginlerini ele geçirip zaptedebilmek gerçekten büyük bir kuvvet bir kahramanlıktır.Zordur fakat,asıl böyle zamanlarda insanın kendisine hakim olmasıdır.
Hz.Peygamber(a.s.m.) bunu bir hadislerinde şöyle buyurarak ifade etmişlerdir:
"Gerçek pehlivan güreşte başkalarını yenen değil,öfke anında,intikam hırsıyla kanı kaynadığında nefsine sahip iradesine sahip olandır." (Müslim,a.g.e.,Birr,30)
Öfkenin ne kadar güçlü bir duygu olduğunu görüyoruz.İnsan öfkelendiğinde dengesini bütün bütün kaybettiği içindir ki, eğitimde de aksi tesirleri olup,akıl ve mantık yolunu kapatır. Hiddetli olduğumuz böyle zamanlarda kendimize sahip,nefsimize hakim olarak, hiç bir fiili harekette bulunmamaya çalışmalıyız.
"Öfke ile kalkan zarar ile oturur" atasözü de öfkenin neticesini açıklamak bakımından manidardır.Bunun için öfkemizi yenmeye çalışmalıyız.Zaten güzel ahlak,öfkelenmemektir.
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.